Yazıda, söz konusu ülkenin emeklilerine ayırdığı kaynak nedeniyle zorlandığının farkında olunduğu belirtilerek, sigara alışkanlığının ülke ekonomisine getirdiği fayda anlatılmaktadır.
Sigara tekelinin hesaplarına göre, ülkedeki insanların tütün alışkanlığına sahip olması, ekonomiye yıllık 100 milyon sterlin (yaklaşık 190 trilyon lira) tasarruf sağlamıştır. Çünkü tütün alışkanlığına sahip tiryakiler erkenden ölmüş ve ülke emeklilik masrafından kurtulmuştur.
Tütün alışkanlığının sonuçları ve sigara şirketlerinin insana yaklaşımı bundan daha çarpıcı bir örnekle anlatılabilir mi?
4 milyon kişi sigaradan ölüyor
Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre, tüm dünyayı tehdit eden iki küresel sorun vardır: Açlık ve tütün alışkanlığı. Dünya genelindeki ölümlerin yaklaşık yüzde 12sinden açlık, yüzde 6sından sigara sorumludur.
Dünyada her yıl 4 milyon insan sigara nedeniyle ölmektedir. 2025 yılında bu sayının 10 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir. Türkiyede ise yılda 100 bin insanın ölümüne yol açmaktadır sigara. Başka bir ifadeyle, Türkiyede, sigara alışkanlığı nedeniyle günde 200-250 insan yaşamını kaybetmektedir.
Sigara alışkanlığı gelecek otuz yılda AIDS, tüberküloz, trafik kazası, anne ölümleri, intihar ve cinayetlerin toplamından daha fazla sayıda insanın ölümüne neden olacaktır.
Tüm kanserlerin yüzde 30unun, kanser ölümlerinin yüzde 50sinin ve akciğer kanserinin yüzde 90ının nedeni olan, dünyada küresel sağlık sorununa yol açan ve dumanında her biri insan sağlığı için ölümcül etkilere neden olan 2 bin ayrı zehir maddesi içeren sigara ile nasıl savaşılacaktır? Hiç kuşkusuz ki, bataklığı kurutarak!
Yani sigara ile savaşmak istiyorsanız, aslında sigara tekelleri ile savaşmayı göze almanız gerekmektedir.Sigara tekellerinin icraatlarını deşifre etmeden, dünya çapında onlara karşı mücadele örgütlemeden sigara ile savaşmaya çalışmak, aslında hedef saptırmaktır.
Biz yazımızda işte bu savaşa katkı sunmaya çalışıyoruz.
Sigara içme özgürlüğü, zenci, aptal ve fakirlerin
Söze bir sigara tekelinin şirket yöneticisinin cümleleri ile devam edelim. Şirket yöneticisine soruyor; Sigara üreten bir şirketin yöneticisi konumundasınız, pekiyi siz sigara içiyor musunuz?. Cevap açık ve net: Biz bu boku içmeyiz, sadece satarız. Bunu içme hakkı ve özgürlüğünü gençlere, zencilere, aptallara ve fakirlere bırakırız.
Gerçekten doğru söylüyorlar: Çünkü gelişmekte olan ülkelerin tütün tüketimindeki payı 1976da yüzde 41ken, 2000de bu oran yüzde 71e çıkmıştır. 2025de sigaraya bağlı ölümlerin yüzde 70i (7 milyon insan), gelişmekte olan ülkelerde olacaktır.
Gelişmekte olan ülkelerde yaşanan hızlı nüfus artışı, tekellerin saldırgan reklam politikaları, yalan bilim üretimleri ve gelişmekte olan ülkelerdeki kontrol önlemlerinin yetersizliği, bu ülkelerdeki tütün tüketimini önümüzdeki yıllarda daha da artıracaktır.
Sigara tekellerinin sağlam adımları
Türkiyede dahil olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin tümünde sigara tekelleri aynı taktiği izlemektedirler: Önce hedef ülkenin komşusuna ve sonrasında hedef ülke sigara fabrikası kurmak, ardından yeni sigara tadına insanları alıştırmak, peşi sıra saldırgan reklam kampanyaları yapmak, sonunda da kamunun denetiminde olan ülke tekelinin özelleştirilmesini sağlamak ve bu yol ile tekeli ele geçirmek
Bu adımlar sonunda istenen başarılar ve ülkede tütün alışkanlığı üzerindeki kamusal güç tasfiye edilir. Artık ülkedeki insanların sağlığı yukarıdaki iki örnekte aktarıldığı gibi para kazanma uğruna insani erdemlerin tümünü yok sayan sigara tekellerinin insafına kalmıştır.
Sigara tekelleri açısından, genç nüfus oranı nedeniyle Türkiye cazip bir pazardır. Bu pazarın kıymeti bir sigara tekelinin sorumlusu tarafından Lokomotifi doğru raya oturttuk. Şimdi amacımız hızlandırmak. Bu ülkenin avantajını kullanacağız. Türkiye dünyanın en büyük pazarlarından biri. İyi bir ürünümüz var, iyi bir ekibimiz var, iyi stratejimiz var. Türkiye genç nüfusu ile çok ümit verici cümleleri ile tanımlamaktadır.
Türkiyede hükümetlerin inanılmaz destekleri ile doğru raya oturan lokomotif, çok sayıda genç ölüme yol açmak için ümit verici bir hızda yol almaktadır.
Sigara tekellerinin girişimleri
Tüm bu girişimlere rağmen Türkiyede halen yürürlükte bulunan 4207 sayılı yasa tüm sorunlarına rağmen sigara alışkanlığının önlenmesi için ciddi kısıtlamalar içermektedir.
Bu durum tahmin edileceği üzere- sigara tekellerinin canını oldukça sıkmaktadır. Mevcut yasanın aşılması için çeşitli girişimlerde bulunulmaktadır. Bu girişimlerden birkaçını örnekleyecek olursak;
a) Amerikan lobi heyetinin Meclise getirilmesi
b) Kültür Bakanlığının TBMMyi bir sigara tekeline tadil ettirmesi
c) Anayasa mahkemesine başvuru
d) Siyaset alanında etkili isimlerin akrabalarının sigara tekellerine ortak olması
e) Özelleştirmeden sorumlu devlet bakanının sigara firması gençlik programını desteklemesi
f) Spor Bakanına Formula-1 için başvuru
g) Turizm Bakanına Formula-1 için başvuru
h) Adalet, Gençlik-Spor, İçişleri ve Turizm Bakanlıklarının Formula-1 yarışının reklam yasağı dışında tutulması konusunda görüş bildirmesi
Formula-1 yarışları neye hizmet ediyor?
Bu noktada Formula-1 yarışlarından özellikle söz etmek gerekir:
Eğlence, sağlık, spor, zarafet, heyecan, bağımsızlık ve erkeklik imgeleri ile özdeşleştirilen Formula-1 yarışları aslında yasal açıdan yasak sayılan sigaranın reklamının yapıldığı alandır.
New England Journal Medicine dergisinde yayınlanan bir çalışmada; 16 Temmuz 1989 Amerika Marlboro Grand Prix yarışında Marlboro logosunun 94 dakikada 5933 kez görüntüye girdiği veya isminin geçtiği bildirilmiştir (Bu süre toplam yayın süresinin yüzde 49una karşılık gelmektedir).
Yine yapılan başka bir çalışmada; Avustralyada 13-19 yaşlar arası gençlerin yoğun olarak kullandıkları maddelerin, televizyonda görülen spor etkinliklerini sponsor eden markalar arasından seçildiği gösterilmiştir.
British Medical Journal Ağustos 1996 sayısında yayınlanan bir çalışmada ise; 1948 adet 11-18 yaş grubu çocuk incelenmiştir. Kriket maçlarını seyrederek sigara içmenin güç verdiğini ve kazanma olasılığını arttırdığını düşünmeye başlayan çocukların sigarayı 3 ila 10 kat daha fazla denedikleri saptanmıştır.
Strathclyde üniversitesinin 1986 yılında yaptığı bir araştırmada ise; ilkokul çocuklarının yüzde 47si Marlboro reklamını (yarış göstermediği halde) hızlı araba kullanan ve heyecan seven birinin kullanacağı marka olarak tanımlamışlardır.
Tüm bu çalışmalar bir gerçeği göstermektedir: Formula-1 başta olmak üzere tüm spor etkinliklerinde sponsor olan sigara tekelleri aslında kendi reklamlarını yapmaktadırlar. RJ Reynolds Wayne Robertson (Washington 1988) bu durumu Biz sigara işindeyiz, spor işinde değiliz. Biz sporu ürünlerimizin reklamı için bir yol olarak kullanırız sözleri ile açıkça ifade etmektedir.
Hedef nüfus 18 yaş altı genç nüfus
Bütün sigara şirketlerinin hedef nüfusu ise 18 yaş altı insanlardır. Çünkü;
a) Sigara kullanan insanların 1/3ü bu alışkanlığa 13 yaşından önce başlamaktadır.
b) 20 yaşından önce başlama oranı yüzde 90ı bulmaktadır.
c) 16 yaşından önce sigaraya başlayan çocukların 35 yaşına geldiklerinde sigara içmeye devam etme oranları, 16 yaşından sonra sigaraya başlayanlara göre 2.1 kat daha fazladır.
Bu nedenlerden dolayı sigara endüstrinin devamı 18 yaşın altında sigara içen insan sayısına bağlıdır. Bu hedef nüfusun sigara alışkanlığının devamı için ne kadar önemli olduğu bizzat sigara tekelleri tarafından şu cümlelerle ifade edilmektedir: Bugünün genci yarının devamlı müşterisidir. Sigara içicilerinin büyük kısmı onlu yaşlarda iken sigaraya başlarlar. Bu yaş grubunun sigara içme davranışları Philip Morris için özellikle önemlidir.
Türkiyede yapılan birçok çalışmada sigara alışkanlığına başlama yaşının 11 civarında olduğu saptanmıştır. Bu durum sigara tekellerinin ülkemizdeki başarılarının kanıtıdır.
Sigara tekellerine hükümet desteği
Sigara tekellerinin insan sağlığını kâr uğruna hiçe sayan tüm girişimleri Türkiyedeki hükümetlerin desteği altında başarı ile uygulanmaktadır. Avrupa Birliği ülkeleri sigara reklamı yapıldığından dolayı ülkelerinde Formula-1 yarışlarının yapılmasını yasaklama kararı alırken, Türkiye hükümetlerinin politikacıları bu yarışın İstanbulda yapılma kararının alınmasını başarı adı altında halka müjdelemektedirler.
Bu durum bir kez daha göstermektedir ki; Türkiye genelinde yürütülen sağlık politikaları insandan ve halktan yana değil, kârı tek amaç sayan ve bu uğurda insanın ölümüne bile sevinebilen sermayeden yanadır.
Eğer sağlıklı yaşamak istiyorsak bu politikayı insanı gözeten bir noktaya çevirmek zorundayız. Bu değişimi başaracak olan biziz, başkası değil
Bugün yerlilerin günü, toprak renginin günü, aşağıdaki renklerin günü. Bizler paranın renginin aksine toprağın rengini taşıyoruz. (Subcomandate Marcos)
* Yazı kapsamında ifade edilecek araştırma ve konuşma metinleri Toraks Derneği yayınlarından alınmıştır.
* Osman Elbek; Gaziantep SSK Hastanesi Hekimi