Kırk Örük'lü kadınlar bu ilgi ve destekten son derece memnundu:
"Açılış öncesi zorlu, kaygılı günler yaşadık. Hani neredeyse bir doğum sancısı gibi. Ankara'daki kadınlardan destek almayı bekliyorduk ama, umduğumuzun üstünde bir ilgiyle karşılaştık. Çok farklı kesimlerden çok sayıda kadın bizi yalnız bırakmadı. Geç saatlere kadar salonumuz doluydu. En güzeli de açılışımızın erkeklere de açık olmasına rağmen kadınların ağırlıkta olmasıydı. Yani çok güzel geçti. Bu dayanışma için herkese teşekkür ediyoruz" diye konuştu.
Kadına yönelik şiddet konusunda çalışan kuruluşlar çoğunlukla dernek ya da vakıf gibi örgütlenme biçimlerini tercih ediyor. Kooperatif modeli, yapacağınız çalışmalara daha elverişli bir yapı mı sunuyor? Bu yüzden mi kooperatifi tercih ettiniz?
Türkiye'de genel olarak örgütlenmeye ilişkin sorunlar var. Kadınların örgütlenmeleri de bu sorunlardan bağımsız değil. En temel sorun, sürekli bir gelirin olmaması. Üye ve gönüllülerin aidatları esas alınmalı diye yola çıkılıyor ama, bu büyük hayat pahalılığı karşısında aidatlarla örgütün sürekliliğini ve bağımsızlığını sağlayamıyorsunuz.
Son yıllarda gelişen alternatif çözümse projeler olmaya başladı. Proje, hiçbir yerden destek alamayan kurumların amaçlarını gerçekleştirmeleri için önemli bir fırsat yaratıyor. Ancak, önemli sakıncaları da beraberinde getiriyor:
Her şeyden önce politik bir mesele olan kadın meselesindeki temel amacınızdan fark etmeden uzaklaşıyorsunuz. Birkaç kişinin sürekli iş tamamlama ve bitirme çabası örgütleri daraltıyor ve odalara hapsediyor. Tüm bunları uzun uzun tartıştık. Zaman zaman projeler de yapmak söz konusu olabilir, ama kadının yaşamını ve bağımsızlığını sürekli kılabilmek için üretmek gerekir, diye düşündük. Kooperatif, sivil toplum örgütü olmayı ve aynı zamanda ekonomik sorunları aşabilecek işletme imkanlarını da yaratıyor. Bu nedenle böyle bir tercihimiz oldu.
Kooperatifin kuruluş çalışmalarında diğer kadın örgütlerinin bilgi, birikim ve deneyimlerinden de yararlandınız mı?
Kooperatifimizin çalışmalarında yer alan arkadaşların önemli bir kısmı yıllardır özgün kadın kurumları ve genel örgütlülükler içinde yer almışlar. Kuruluş aşamasında bu deneyimlerimizden ve diğer kadın örgütlerinin deneyimlerinden çok faydalandık. Ama özgün olarak kadına yönelik şiddetle ilgili deneyimi olan arkadaşımız yok.
Kadın örgütleriyle ortak çalışmalar yapmayı düşünüyor musunuz?
Var olan ve bizden önce bu alana emek vermiş tüm kadınlarla ve örgütlerle asıl bundan sonra paylaşacağımız çok şey var. Ortak çalışmalar özellikle şiddet gibi çok derin ve kapsamlı bir sorunda daha çözümleyici olacaktır.
Kooperatife adını veren, bu topraklardaki kadınların yerel kültüre armağan ettiği 'Kırk Örük'. Sloganınızı ise "Şiddeti çöz, sevgiyi ör" olarak belirlemişsiniz. Kadına yönelik şiddet sorunu nasıl çözülecek? Bu konuda neler yapacaksınız?
Bu sorunun yanıtı çok zor. Keşke kolay çözüm önerilerini hemen sunabilsek. Galiba temel mesele zihniyette düğümleniyor. Eril toplum yapılanmasındaki zihniyet meselesi çözümlendiğinde bu sorun ortadan kalkabilir. Bu da zaman ve sabır istiyor. Onun için biz de sabırlı olacağız. Biz kadınların, sorunlarımızı fark etmemiz çok önemli. Bunun için kendimizden başlayarak, Ankara'da mahallelerde dolaşıp kadınlara ulaşmaya çalışacağız.
Kamuoyunu duyarlı kılmaya yönelik çabalarımız olacak. Devlet mekanizmalarını zorlayacak, demokratik baskı uygulayacağız. Laf aramızda en büyük isteğimiz de Ankara'da bir sığınma evi açmak. Yani gönlümüzden çok şey geçiyor, bakalım ne kadarını yapabileceğiz?
Kadına yönelik şiddetle mücadelede mevcut durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Ulusal mekanizmalar, değişen yasalar, ve uluslararası sözleşmeler şiddet mağduru kadınları ne kadar koruyabiliyor?
Bu konuda Türkiye kadın hareketinin önemli bir çabası ve emeği var. Bu çabalar sayesinde kadına yönelik şiddet daha görünür oldu. Ulusal mekanizmalarda özellikle AB'ye giriş süreci etkili oluyor. Ama ulusal mekanizmalarda derin bir zihniyet dönüşümünün başladığını söylemek mümkün değil.
Yasalara giren kadınlar lehine tüm maddeler kadınların dayatması ve mücadelesi sonucunda oldu. Tüm bu yasaların kadınları etkili bir biçimde koruduğunu söylemek de mümkün değil. Bunların bilinir, görünür ve uygulanabilir olması için daha çok mücadele vermemiz gerekiyor.
Kırk Örük kendini ekonomik anlamda nasıl döndürecek?
Kooperatifimizin mekanını aynı zamanda bir işletme olarak düzenledik. Bir odasında ağırlıkla giysi olmak üzere ikinci el eşyalar satıyoruz. Bunları dostlarımız, duyarlı kadınlar bize bağış olarak getiriyor. Bunu aynı zamanda kapitalizmin bizi ittiği o tüketici konuma karşı bir duruş olarak da görüyoruz. Hepimizin dolaplarında giymediğimiz bir sürü giysi var. Çok ucuz fiyatlarla dolaplarda boş yere duran bu eşyaları ihtiyacı olanların alması önemli. Bir de kafemiz var.
Burada da geleneksel yemeklerin yanında çeşitli yiyecek ve içecekler sunulacak. Aynı zamanda Ankaralı kadınların gönül rahatlığıyla gelebilecekleri, buluşmalarını gerçekleştirecekleri bir mekan yapmaya çalıştık. Bu şekilde fazla projeye boğulmadan, ekonomik sorunları çözebileceğimizi düşünüyoruz.
Kadınlara çağrınız?
Bahar geliyor. Gardıroplarınızı hafifletmenin zamanıdır. Kullanmadığınız giysileri bize getirebilirsiniz. Mekanımıza tüm kadınları bekliyoruz. (SD/AD)