Işık, kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda, Türkiye'de 20 yıldır sürdürülen mücadelenin 2006 yılında sonuç almaya başladığını, yasal düzenlemelerin yapıldığını, bunların hayata geçirilmesi ve toplum tarafından benimsenmesi için artık kadın örgütlerinin baskı grubu oluşturması gerektiğini söyledi.
Işık: Sağlam durmamız gereken noktadayız
Işık, "Önemli bir dönemeçteyiz, 1998'den bu yana gelişen yasa değişikliklerin uygulamaya geçmesi noktasında önemli adımlar atıldığını, Başbakanlık Genelgesi'nin bir irade beyanı olduğunu düşünüyorum. Sağlam durmamız gereken bir noktadayız. Baskı grubu olmaya devam etmeliyiz" dedi.
"Şiddeti daha geniş tanımlamalıyız"
Türkiye'de şiddetin tanımı yapılırken, akla ilk gelenin "tokat" olduğunu söyleyen Işık, "kadının gelişme imkanını ortadan kaldıran her şeyin" şiddet sayılması gerektiğini, buna ekonomik engellemenin, psikolojik baskının da dahil olduğunu belirtti.
"Kız çocuklarının okula gönderilmemesi de şiddettir" diyen Işık, konuyu sadece eşler arasında yaşanan olaylarla sınırlı tutmanın, kadına yönelik şiddetin görünürlüğü azalttığını kaydetti.
Eşler arasındaki şiddet konuşulduğunda da "mahremdir konuşulmaz" anlayışının ön plana çıktığına dikkat çeken Işık, "eşler arası şiddete, aile içi şiddete müdahale etmek de demokratikleşme açısından çok önemli; daha geniş bir tanıma ihtiyacımız var" dedi.
"Türkiye'de töre tartışılıyorsa kadın kuruluşları sayesindedir"
Işık, Türkiye'deki kadın hareketinin önemli mesafe kaydettiğini, yasal değişikliklerin, sığınakların gündeme gelmesi gibi birçok konunun tartışmaya açılmasını sağladığını kaydetti, bunun yeterli olmadığının altını çizdi.
"Daha fazlasına ihtiyaç var, Türkiye'de 81 ilde, yalnız 25 kadın derneği var" diyen Işık, buna karşın törelerin kadın hakları üzerindeki etkisinin bu derneklerin çalışmaları sayesinde görünür olduğunu vurguladı.
"Türkiye BM'de farklı geleneklerin görülmesini sağladı"
Türkiye'nin Birleşmiş Milletler'de (BM) yapılan çalışmalara önemli katkılarının olduğunu sözlerine ekleyen Işık, farklı gelenek ve göreneklerin tanınmasında köprü rolü oynadığına işaret etti.
Işık, "Ama program geliştirebilmek açısından yasa değişiklikleri kağıt üzerinde kaldığı sürece, yeterli görülebilecek bir şey yok. '25 Kasım'ların olmadığı bir dünya gerekli" dedi.
Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Günü
1993'de Birleşmiş Milletler genel kurulu kadına yönelik şiddetin kadınların haklarını ve özgürlüklerini ihlal ettiğini saptayan kararını aldı ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi bildirgesini kabul etti. 1999'da genel kurul 54/134 sayılı kararı ile 25 kasım'ın uluslar arası kadına yönelik şiddetin önlenmesi günü olarak kabul etti.(AÖ/TK)