Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP) vekiller, 6 Kasım’da Yükseköğretim Kurulu’nu (YÖK) protesto eden ve Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'ni işgalle suçlanan öğrencilerle görüştü.
CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Manisa Milletvekili Özgür Özel, Muğla Milletvekili Nurettin Demir ve Erzincan Milletvekili Muharrem Işık'tan oluşan Cezaevleri İnceleme ve İzleme Komisyonu üyelerinin 5 Aralık'ta Sincan Cezaevi'nde ziyaret ettiği yedi öğrenci, ziyaretten bir gün sonra tahliye edildi.
Vekillerin hazırladığı raporda, öğrenciler yaşadıklarını şöyle anlattı:
Hacer Özcan: “YÖK’ü protesto ettik, dekanlık odasına pankart astık. Şiddet yok, sopa, taş, molotof yoktu, sadece pankart astık. Polis müdahalesinde atılan sis bombası çantalarımızdan birinin üzerine düştü, çantayı aşağı attık. Bu nedenle bizi yangın çıkartmaya çalışmakla suçladılar. Copla, yerde sürükleyerek gözaltına aldılar. Odayı polis talan etti, biber gazı, gaz bombası, sis bombası attı. Hapishanede çıplak arama dayatıldı kabul etmedik. 15 Kasım'da sınavlarım vardı, eğitimimi sürdürdüğüm Çanakkale 18 Mart Üniversitesi, sınavlara katılmamı reddetti. Öğrenim hakkım elimden alındı.”
Lale Can: “Astım hastasıyım müdahale sırasında bayılmışım, çok şiddet gördük. Gözaltı sırasında zorla kan ve tükürük örneği aldılar. Numune Hastanesi'nde polis zorla tuttu, kadın hemşire de zorla örnek aldı. Asıl polisin kamu malına zarardan suçlanması gerekir. Polisin parmağını kırmakla suçlanıyoruz halbuki polisin bizi döverken parmağı kırıldı.”
Rojda Yalınkılıç: “Müdahale sırasında ayağım kırıldı. Elimde sadece pankart vardı, sopa bile yoktu, yüzlerce polis üzerimize saldırdı. Amacımız şiddet değildi, şiddete dönük hiçbir şey yapmadık. Bizi döve döve gözaltına aldılar. Kamu malına zarar veren, eğitim özgürlüğünü engelleyen polistir. Kapıyı kıran da polistir. Odadaki dolaplara sokarak bizi dövdüler, cinsel içerikli, hayatımızda hiç duymadığımız akıl almaz küfürler ettiler. Çok darbe yedim, bu darbeler neticesinde ayağım kırıldı, Numune Hastanesi'nde film çekildi, küçük parmağın kırık dendi. Ancak çok ağrıyordu, cezaevine geldiğimde ayağım morardı. Yeniden doktora gittim, meğer ayak tarak kemiğim kırılmış. Çok acı çektim, günlerce kırık ayakla gezmişim.”
Eylem Kayaoğlu: “Sesimizi duyurmak için eylem yaptık, elimizde silah yoktu, şiddete başvurmadık. Hayatımızda duymadığımız küfürler ettiler.” (AS)