Önen ve Uluslararası Kürt İnsan Hakları Merkezi'nin kurucusu ve eski başkanı Sertaç Bucak, son günlerdeki şiddet eylemlerini, kolluk kuvvetlerinin tutumunu ve olası sonuçlarını bianet'e değerlendirdi; ilk elde yapılması gerekenin "tansiyonu düşürmek, kapsayıcı bir yatıştırıcı politika izlemek" olduğunu vurguladı.
Hafta sonu Kızıltepe'deki gösterilerde, iki kişi, yine kolluk kuvvetlerinin ateşli silah kullanması sonucu öldürüldü. İstanbul'daysa, eylemcilerin bir belediye otobüsüne molotof kokteyli atarak saldırması sonucunda, üç sivil öldü.
Hükümetse, Terörle Mücadele Yasası'nı (TMY), yeniden gündeme getirdi.
Bucak: Şiddet eylemleri derin devlete yarıyor
Geçen ay düzenlenen Türkiye'nin Kürt Meselesi Konferansı'nın da katılımcılarından Bucak, barışçıl olmayan, şiddet içeren eylemlerin "bu döneme denk gelmesini, ilginç bulduğunu" söyledikten sonra, ekledi:
"Bu tip eylemlerin Kürt sorunun çözümüne katkı sunduğuna kesinlikle inanmıyorum. Sorunu daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor. Kürtlerle Türkiye'nin geri kalan nüfusu arasında gerilim artacak. Linç girişimleri çok tehlikeli."
"PKK'nin şiddetini anlayamıyorum" diyen Bucak şöyle açıkladı:
"Üniter devlette yaşamak istiyoruz, anadilde ders hakkı ve demokratik cumhuriyet istiyoruz diyorsanız, bunun için siyasi mücadele verilir, silahlı mücadele verilmez."
Bucak, Diyarbakır'la başlayan olaylardan, "demokratikleşme sürecini baltalamak isteyen statükocularla, PKK'yi sorumlu tuttuğunu" söyledi; "El ele yaptıklarından, Kürt sorunun çözümüne yönelik sürece zarar geliyor" dedi.
"Sivil siyaset irade gösteremeyince, derin devletin Kürt hareketi içindeki uzantıları ve derin devletin kendisi bu durumdan rant sağlıyor."
Önen: TMY'ye değil, hakların takviyesine ihtiyaç var
Önen, TMY'nin gündeme getirilmesini, "Çatışma ortamı, her zaman hak kısıtlamalarının, ihlallerin zeminini oluşturur. Şimdi, kamuoyunu ikna etmek için bu olaylar gerekçe olarak kullanılıyor. Kolluk kuvvetlerinin öteden beri ""yasalar nedeniyle terörle mücadelede eksik kalıyoruz" yakınmaları var. Şimdi bunu tamamlayacaklar" diye yorumladı.
Önen, TMY'nin yürürlüğe girmesiyle birlikte, ilk sonuçların "denetimsizlik" ve "düşünce özgürlüğünün kısıtlanması" olacağını söyledi.
Denetimsizlik: "Kolluk kuvvetlerine ve kamu görevlilerine, dokunulmazlık dediğimiz, denetim dışı görev yapma olanağı sağlanacak. Yargının soruşturmasına imkan vermeyecek bir süreci örgütleyecekler."
Düşünce özgürlüğü: "Düşünce özgürlüğü alanını, eskiden olduğu gibi, alabildiğine daraltacaklar. Düşüncesini ifade eden biri terörist sayılabilecek. Sıkıyönetim, güvenlik esaslı dönemlere dönüş demek bu. Düşüncenin terörle özdeşleştirilmesi gündeme gelecek."
Oysa, TMY'ye değil, demokratik hakların takviyesine ihtiyaç var Önen'e göre.
"Çok kapsamlı bir bölge planının yapılması gerek. Sosyal, kültürel, ekonomik, yatırımları içeren bir yaklaşım olmalı. İhtiyaç hâlâ bu. Mesele, özgürlüklerle refahı buluşturmak."
Bucak da TMY'nin gündeme gelmesinde kaygılı:
"Kürt sorununun çözümü üzerinde tartışılacağına Terörle Mücadele Yüksek Kurulu toplanıyor. Eskinin politikalarıyla sorun çözülmeye çalışılıyor. Kaygılıyım, hükümet yanlış sonuçlar çıkarıyor."
Oysa, Bucak'a göre, " Kürt sorununun siyasi çözümü için uluslararası konjonktür de, Türkiye de müsait durumda."
"Yaşananların ana nedeni, sivil politikacıların yeterli cesareti, değişime dönük politikaları geliştirememeleri. Söylem var, uygulama yok."
"Sorunun güvenlik politikasıyla bastırılmasıyla ilgili kullanılan paranın yüzde beşi bu insanlar/çocuklar için harcansa, bu sorunları yaşamayız."
"İlk adım tansiyonu düşürmek olmalı"
Önen, "Tansiyonu düşürmek gerek" dedi ve çarşamba günü (5 Haziran) hak savunucularının Diyarbakır'a gideceğini, vali ve belediye başkanıyla görüşeceğini açıkladı..
"Bugün, basına da, aklı başında bütün kesimlere de düşen, kutuplaşmayı, Türk-Kürt zemininde gelişecek karşıtlığı engellemek. Oysa son günlerde bunun tersine, büyük kışkırtmalar var."
Bucak'a göre, öncelikle, "Hükümetin de, Kürtlerin de birleştirici açıklamalarıyla ortamı sakinleştirmesi gerekiyor."
"Şiddete başvurulacak ortamın ortadan kaldırılması gerekli. Ardından da Kürt sorununu açıkça tartışılabilmesi."
Kapsayıcı bir yatıştırıcılığın, aidiyet duygusu da yaratacağını söyleyen Bucak, "Bir ülkede kabul görürseniz, haklarınız olduğunu bilirseniz, kendinizi o ülkeye daha yakın hissedersiniz"dedi. (TK/EK)