Bu yazı, fiziksel, cinsel, duygusal veya sözel şiddet uygulayan kişilere, haklarında bir beyan var ise ve bu beyan dolayısıyla bir süreç yürütülürse nelere dikkat etmeleri gerektiğine dair tavsiyeler içeriyor. Eğer tanıdığınız birinin şiddet uyguladığı beyan edilmişse siz de bu metinden yararlanabilirsiniz. Bu metni, “Suggestion to People Called Out for Abusive Behaviour” isimli metni tercüme etmenin ötesine geçip bir uyarlama yaparak oluşturduk.
Bu yazı Kadının Beyanı Esastır İlkesinden Ne Anlıyoruz? başlıklı yazının devamıdır. Önce o yazıyı okumanızı tavsiye ediyoruz. Zira bu yazıdaki öneriler o yazıdaki kabullere dayanmaktadır.
TIKLAYIN - Kadının Beyanı Esastır İlkesinden Ne Anlıyoruz?
Peki ya yalan beyanlar?
Maddelere geçmeden önce yalan beyanlara dair birkaç şey söylemek istiyoruz. Yalan şiddet beyanında bulunanların varlığını reddetmiyoruz. Sayılarının gerçek beyanlarla kıyaslanamayacak kadar az olduğunu düşünüyoruz ama yine de göz ardı etmiyoruz. Ancak, beyanın yalan olması halinde de önereceklerimiz, beyanın doğru olması halinde önereceklerimizden farklı değil.
Yalan beyanda bulunanlar da nihayetinde bir şiddet failidirler ve davranışları iki metinde de anlattığımız şiddet failleriyle benzerlik gösterir. Yalan beyan sahiplerinin de tespit edilip ihtiyaç duyulursa teşhir edilmesi gerekir ki bu da ilkeyi işletmekten geçer.
Eğer şiddet uygulamadıysanız korkmayın, kadının beyanı esastır ilkesinin işletilmesi sayesinde yalan söyleyenin yalanının ortaya çıkma ihtimali belirir. Zaten hakkınızda yalan bir beyan varsa, artık bundan kaçış yok.
Kadının beyanı esastır ilkesinin işletilmemesini, beyanın yayılmasını engellemenin bir yolu olarak görebilirsiniz ya da “ben şiddete maruz kalıyorken buna mecbur değilim” diyebilirsiniz. Hakkınızda yalan beyan varsa bunun yayılmasını ilkeden kaçarak engelleyemezsiniz. Dediğimiz gibi, bilakis ilke bu yalanın ortaya çıkmasına vesile bile olabilir. Buna mecbur olmadığınıza dair bir hissiniz varsa pek bir şey diyemiyoruz. Sadece bunun şiddet uygulayanlarca bir bahane/yöntem olarak kullanılmamasını istiyor ve bundan çekiniyoruz. Zaten iki metni de dar bir politik çevreyi düşünerek ve tam da o çevredeki feminist harekete güvenerek hazırladık. Hakkınızdaki beyan yalansa bile –bahsi geçen dar çevrede vuku bulacak bir vakayı kastediyoruz– destek bulacağınız yer, yine aynı çevredir.
Bu metinleri hazırlamak zordu. Geçmişte faili olduğumuz çeşitli şiddet davranışlarının utancı ağır bastı. Maruz bırakıldığımız bazı şiddet vakaları tekrar canlandı. Dahası burada eleştirdiğimiz bazı şeyleri maalesef biz de bir zamanlar savunduk ya da yaptık. Ayrıca, metinleri hazırlarken şiddet uygulayanlar ya da şürekâlarına yönelik devlet zorunu bir seçenek olarak düşünmeden hazırladık. Bu ve benzeri metinlere ihtiyaç duyulmamasını, ihtiyaç duyulursa bu metinlerdeki iyi şeylerden faydalanılmasını, sorunlarının eleştirilmesini ve iyileştirilmesini diliyoruz.
1. Açık Olun, İnkârdan Sakının
Eğer, hakkınızda beyanda bulunan kişiye şiddet uyguladıysanız itiraf edin. Şiddet uyguladığınızdan emin değilseniz, ancak ihtimal dâhilinde olduğunu düşünüyorsanız, bunu da açıkça söyleyin. Hakkınızda beyanda bulunan kişinin sınırlarını ihlal ettiğinize, onu rahatsız ettiğinize dair şüpheniz varsa çekinmeden belirtin. Şiddet eğilimini inkâr etmemek, onun üstesinden gelmenin ilk aşamasıdır. İnkâr yayılmaya teşnedir. Yaşananların belli bir kısmının inkârı, başka inkâr katmanları oluşturarak, etrafınızdaki insanlara yayılıp nihayetinde şiddetin külliyen örtbas edilmesine sebep olabilir. Önceliğiniz inkâr değil de yüzleşme olursa, bazı hususlarda sandığınız kadar haklı olmadığınızı fark etmeniz de kolaylaşacaktır. İtiraf, yüzleşmenin koşullarından biridir.
2. Beyanda Bulunan Kişinin Otonomisini Tanıyın
Beyanda bulunan kişinin otonomisinin tanınmasıyla kastedilen, şiddetle alakalı bir süreç yürütülmesini ve bu sürecin mahiyetiyle alakalı şeyleri, sadece şiddet beyanında bulunan kişinin talep edebileceğidir. Hoşunuza gitmese dahi buna tahammül etmek zorundasınız. Bir karşılaşma, aracılık ya da çözüme yönelik herhangi bir girişimin nasıl olacağına siz karar veremezsiniz. Karşınızdakilerin otonomisine saygı göstereceğinizin ve çözüm için gereken sorumluluğu alacağınızın herkesin malumu olması sizin sorumluluğunuzdur. Sizinle asla aynı ortamda bulunmak ya da sizinle konuşmak istemeyebilirler. Çözüm için sizinle diyalog kurmak ya da konuyla alakalı belli bir şeyi yapmak gibi bir sorumlulukları yoktur. Ancak, şiddet uygulamış birisi olarak onların arzu ve ihtiyaçlarına saygı göstermek sizin sorumluluğunuzdur.
Ancak, şunu da vurgulamak gerekir ki sadece şiddete maruz bırakılan kişi ya da kişilerin talepte bulunabileceğiyle kastedilen, şiddet uyguladığınız için size (kişi ya da kurum olarak) karşı bir tavır takınılıp takınılmayacağının kararını da sadece şiddete maruz bırakılan kişi ya da kişiler verir demek değildir. Bilakis, bu kararı veren olmakla suçlama, şiddet uygulayanların başkalarını susturmak, sindirmek ve şiddet vakasının üstünü örtmek için kullandığı bir bahanedir.
3. Dinlemeyi Öğrenin
Kendisine şiddet uyguladığınızı beyan eden kişiye kulak vermek ve kalbinizi açmak zorundasınız. Bu sizin için zor olabilir. Çünkü bazı insanlar yanlış bir şey yaptıkları söylendiğinde savunmaya geçip kendilerini dışa kapatabilirler. Şiddet uyguladığınıza dair herhangi bir etiketin üzerinize yapışıp kalmasından ve bunun hâlihazırdaki ve gelecekteki ilişkilenmelerinizi etkileyeceğinden korkuyor olabilirsiniz. Anlaşılabilir bir korku. Ancak bu korkunuz yürütülecek sürece zarar vermemeli. Karşınızdakini dinlemek için savunmacı reflekslerinizi zapt etmelisiniz. Aşağıdaki öneriler size yardımcı olabilir:
- Şiddet uyguladığınızı beyan eden kişi ya da kişilerin konuşmayı yönetmesine izin verin. Yanıtlamanızı istedikleri bir soru varsa yanıtlayın, yoksa sözü onlara bırakın.
- Yaşanan şiddet anlatılırken enerjinizi, argümanları nasıl çürüteceğinizi ya da bulduğunuz açıkları nasıl kullanacağınızı düşünmeye vakfetmeyin. Sadece can kulağıyla dinleyin.
- Karşınızdakinin yaşananları nasıl tanımladığına odaklanın ve beyanla karşılaşana kadar sizin yaşananları nasıl hatırlamış olduğunuzu dikkatlice gözden geçirin.
- Karşınızdakilerle ihtilaflarınıza değil, onların yaşananların bütünlüğüne dair söylediklerine odaklanın.
- Karşılaşmadan önce, nasıl daha iyi dinleyebileceğinize dair, arkadaşlarınızdan fikir alın.
4. Sabırlı Olun
Bazen işlerin çözülmesi uzun sürebilir. Nihayetinde net bir sonuca da varılamayabilir. Sabırlı olun ve asla kimseyi diyaloğa zorlamayın, kimseye sürece ya da sonuca dair baskı yapmayın. Şiddet uyguladığınız kişiyi tekrar incitmeme bahsinde işlerin nihayete ermesi için ideal bir süre yoktur. Bir noktada diyalog ya da aracılık talebinde bulunabilirsiniz. Lakin hayır cevabını aldığınız sürece yanıt hayırdır. Hakkınızda beyanda bulunan kişiyi, mütemadiyen diyalog talebiyle ya da aracılar vasıtasıyla yıpratmayın. Buna harcayacağınız mesaiyi, ilişkilerinizdeki güç dinamiklerini düşünmeye vakfedin.
5. Asla ama Asla Şiddet Uyguladığınız Kişiyi Suçlamayın
Uyguladığınız şiddetin sorumlusu sizsiniz. Karşınızdaki kişinin giydikleri, alkol ya da uyuşturucu kullanmış olması, sizinle takılması, evinize gelmiş olması, sevişmiş olmanız, seks işçisi olması, hâlihazırda ya da zamanında sevgili olmanız, uyguladığınız şiddete rağmen sizinle görüşmeye devam etmiş olması, BDSM pratikleri deneyimlemiş olması ve benzeri şeyler uyguladığınız şiddetin sebebi ya da şiddet uygulamadığınızın kanıtı olamaz. Anılan zamana kadar ya da anılan zamandan sonra şiddet uygulamamış olmanız, beyanın yalan olduğunun kanıtı ya da uyguladığınız şiddeti meşru kılan bir şey olamaz. Beyan sahibinin aşırı hassas olduğunu söylemek kabul edilemez. Feminist ve/veya LGBTİ+ aktivist olduğu için, sizinkinden farklı bir politik angajmanı olduğu için, siyaseten doğru davranmaya saplantılı olduğu ya da toy olduğu için yaşananları abarttığını söylemek kabul edilemez. İlgi çekmeye çalıştığı ya da daha önce de şiddete maruz bırakılmış olduğu için hikâye uydurduğunu söylemek kabul edilemez. Yaşananlar arasındaki bağlantıların kötü niyetle, sırf birine çamur atmak adına kurulduğunu söylemek kabul edilemez. Neden şiddet uyguladığınıza dair bahaneler üretmek, yaptıklarınızın sorumluluğunu üstlenmekten kaçmanın bir yoludur. Size düşen yüzleşmek ve yaptıklarınızın sorumluluğunu almaktır. Aksi kabul edilemez.
6. Kendi Adınıza Konuşun
Yaşananların sadece kendi pencerenizden görünen şeklini açıklayabilirsiniz. Sakın şiddet uyguladığınız kişinin yaşananları nasıl deneyimlediğini bildiğinizi sanmayın. Aynı sokakta yürüyen insanlar, yürüyüş deneyimlerini birbirlerinden farklı yaşar. Bu basit olgunun ardındaki ilke şiddet vakaları için de geçerlidir. Deneyimlerimizin farklılaşmasının en büyük sebeplerinden biri de cinsiyet düzeninin ayrıcalıklı sınıfında mı yoksa ezilen sınıfında mı olduğumuzdur. Belli bir durumda herhangi birinin nasıl hissettiğini bilemeyiz. Bu yüzden, asla birisinin duygularının meşruiyetini ya da geçerliliğini yargılama hakkına sahip olduğunuzu sanmayın. Hislerini ifade ediyorlarsa yapmanız gereken ilk ve en önemli şey dinlemektir. Onların duygularını anlamak için göstereceğiniz çaba elzemdir. Samimiyetle çaba göstermenize rağmen duygularını anlayamadınız diyelim; sırf tavırlarınızda samimisiniz diye bahis konusu duyguların meşruiyetini ve geçerliliğini yargılama hakkına yine sahip değilsiniz. Belki de artık kendinize bu kadar güvenmenizin bir sorun olduğunu düşünme vakti gelmiştir; belki hâlen erkbilmişlik[i] taslıyorsunuzdur.
7. Karşınızdakileri Sessizleştirici Bir Tavır Takınmayın
Yaşananları nasıl deneyimlediğinizi anlatırken, şiddet uyguladığınız kişiyi sessizleştiren bir atmosfer yaratıyor olabilirsiniz. Yaşananlara dair sizin ve karşınızdakilerin anlatıları arasında büyük bir uçurum olduğunu ve haksız yere suçlandığınızı düşünüyorsanız, derin bir nefes alın. Şiddet uyguladığınızı söyleyen kişinin olayları sizin açınızdan görmesini bekleyemezsiniz. Kendinizi ve davranışlarınızın diğerlerini nasıl etkilemiş olabileceği sorgulamanın sonu yoktur. Zamanla, bazı davranışlarınızın şiddet olduğunu fark edebilirsiniz. Beyanla karşılaştığınız ilk anda şiddet uygulamadığınızı düşünüyorsunuz diye şiddet uygulamamış değilsiniz. Karşınızdakilerin anlattıkları ve eleştirileri bir süre zihninizde dönebilir. Bazı şeyleri zamanla anlayabilirsiniz. Karşınızdakileri sessizleştirirseniz, haliyle, daha az şeyin anlatılması ve daha az eleştirinin dile getirilmesine sebep olabilirsiniz. Bu da zihninizde dönecek ve zamanla bazı hususları anlamanızı sağlayacak şeylerin azalması demektir. Davranışlarınızın başkalarını nasıl etkilediğine dair kanılarınızı ve başkalarının üzerindeki iktidarınızı mütemadiyen sorgulamak sizin sorumluluğunuz. Kendi yolunuzu bulmalısınız. Feminist mücadelenin gündemini takip edebilir ve eleştirileri ışığında kendinizi gözden geçirebilirsiniz. LGBTİ+ hareketin gündemini takip edebilir ve eleştirileri ışığında kendinizi gözden geçirebilirsiniz. Şiddetle alakalı kitaplar okuyabilir, videolar/filmler izleyebilir ve şiddetle alakalı çalışmalara katılabilirsiniz. Niyetiniz varsa, bir yol bulunabilir.
Şiddet uyguladığınız kişiyi susturursanız başkalarını da susturursunuz. Sizin davranışlarınız sebebiyle başkaları da maruz bırakıldıkları şiddeti dillendirmekten korkabilir ya da dillendirmek istemeyebilirler. Hata yaptığınızda insanların bunu özgürce dile getirebilmesi gibi bir derdiniz varsa yapmanız gereken ilk şeylerden biri, hakkınızda şiddet beyanında bulunanların motivasyonuna ya da kişiliğine dair fikirlerinizi ve tüm olanlara dair teori ve analizlerinizi kendinize saklamaktır.
Peki, neler sessizleştirici davranış olabilir? Şiddetin fail ya da faillerini ‘asıl kurban’ gibi gösteren davranışlar olabilir. Şiddete maruz bırakılan kişi ya da kişileri, insanları yanlış bilgilendiriyormuş gibi gösteren davranışlar olabilir. Çoğunlukla olan, konunun ilk olarak şiddete maruz bırakılan kişinin karakterine gelmesidir. Bunu açık ya da zımni bir ters tepki izler. Açıktan gösterilen tepkilere örnek olarak tehdit etmek, usandırmak, şiddet uygulamak verilebilir. Zımni tepkilere örnek olarak ise bitmez tükenmez bir sorgulama, “buna dâhil olmak istemiyorum” ya da “böyle hikâyeleri çok duyuyorum” gibi ifadelerle cisimleşen gayri destekleyici tutumlar ve benzerleri verilebilir. Sessizleştirici davranışlar, insanların korktukları, maruz bırakıldıkları şiddeti dillendiremedikleri ve dolayısıyla şiddetin daha da büyümesine müsait bir iklim yaratır.
Ancak bu, yaşananları nasıl deneyimlediğinden bahsetmemelisin anlamına gelmemeli. Anlatılmak istenen, düşüncelerini ve hislerini kimseyi sessizleştirmeden aktarmanın bir yolunu bulmanın, senin sorumluluğun olduğudur. Deneyimlerinden bahsetmekle, karşındakilerin anlatılarını seninkiyle kıyaslayarak onların tutarsızlıklarını göstermeye çalışmak aynı şey değildir. Kendini cadı avına ya da linçe maruz bırakılan bir ‘kurban’ olarak sunma. Çeşitli dolaplar döndüğünden bahsetme. Eğer içini dökmeye ihtiyacın varsa, bazen camia dışından birilerine içini dökmek daha iyi gelebilir. Ancak bahis konusu kişinin (camianın içinden ya da dışından fark etmeksizin) geçmişte şiddete maruz bırakılmış olması ikiniz için de işlerin daha kötüye gitmesine sebep olabilir. Tabii istiyorsan bir terapist de bulabilirsin. Feminist ya da feminist analiz yapabilecek bir terapist daha iyi olabilir. Sonuç olarak, eğer gerçekten iftiraya maruz kalmışsan, emin ol camiada buna ses çıkaracak birileri mutlaka vardır. Suyu bulandırırsan bu kişilerin de bazı şeyleri görmesini zorlaştırabilirsin.
8. Arkadaşlarınızın Arkasına Saklanmayın
İstismarcıyı en çok savunanlar çoğunlukla istismarcıların arkadaşları, yoldaşları ve/veya sevgilileridir. “Ama o gerçekten iyi bir insandır/aktivisttir/sanatçıdır” veya “camiaya/topluluğa önemli katkıları olmuştur” ya da “benim tanıdığım x böyle bir şeyi asla yapmaz” gibi savunmacı tepkiler epey yaygındır. Savunmacı tepkiler her zaman yukarıdaki örneklere benzemek zorunda değildir. İlişkiniz olduğu için size inanmaya meyledebilir. Sizinle olan ilişkisini kaybetmek istemediği için sizden taraf olabilir. Yaşananları en çok sizden dinlemiş olduğu için (onu manipüle etmemişseniz bile) söylediklerinize kani olabilir. 'Karşı tarafla' hiç konuşmamış oluşu tavırlarını şekillendiriyor olabilir. Onu manipüle etmiş olabilirsiniz. Pişman olduğunuzu ya da gösterdiğiniz pişmanlığın yeterli olduğunu düşünüyor olabilir. Etrafınızdaki insanların şiddet uygulayan birisini desteklediğini ve dolayısıyla şiddetin sorumluluğunu paylaştığını kabul etmesi tıpkı birisinin uyguladığı şiddeti kabul etmesi gibi zor olabilir. Etrafınızdaki kimselerin sizi sorunlu davranışlarınızdan veya eylemlerinizi sorgulamaktan uzaklaştırdığını hissediyorsanız, bunun kabul edilebilir bir tavır olmadığını onlara söyleyin. İstismara maruz bırakılan(lar)ın ve on(lar)a destek olanların eleştirilerini ve öfkelerini duymalısınız. Size yönelik öfkenin sahip olduğunuz sosyokültürel sermayeyle doğru orantılı olarak artma ihtimalini kabullenmelisiniz. Yanı sıra, sahip olduğunuz sosyokültürel sermayenin, şiddet beyanına halel getirmesini ve şiddet uyguladığınız kişinin yalnız bırakılmasına sebep olmasını engellemek de sizin sorumluluğunuzdur. Ayrıca etrafınızda sessizliğe gömülmüş olan kimselerin de bu sessiz tutumlarını bırakmalarını sağlamalısınız. Onlara, sizi hakikaten önemsiyorlarsa kişiliğinizi savunmayı ve suçlamalara tepki göstermeyi bırakıp kendinizi sorgulamanıza ve tahakkümcü davranışlarınızı dönüştürmenize yardımcı olmaları gerektiğini söyleyin. Uyguladığınız şiddet ne kadar tahripkâr olursa olsun, bile isteye sizinle yan yana duran ve şiddet uyguladığınız kişi ya da kişilerden bir ‘geçmiş olsun’u dahi esirgeyecek kişiler kuvvetle muhtemel olacaktır. Bu kişilerin size desteği de, bu desteğe müsaade ettiğiniz ölçüde sizden sorulacaktır.
9. İstismara Maruz Bırakılanın ve Etrafındakilerin Taleplerini Karşılayın
Zarara uğratan eylemlerinizin sorumluluğunu almak, sağaltım sürecinin ayrılmaz bir parçasıdır. İstismara maruz bırakılanın ve camianın taleplerini sadece onların değil, kendi sağaltımınız için de karşılayın. Şayet belirli projelerden/etkinliklerden uzaklaştırılmanızı talep ediyorlarsa ya da özel olarak şiddet/istismar failleri için hazırlanmış bir programa katılmanızı ya da tecavüzün ve istismarın sona erdirilmesi konulu kitaplar okuyup üzerine metin yazmanızı veyahut imkân dâhilinde herhangi başka bir şeyi yapmanızı istiyorlarsa, onlarla tartışmayın, bunları yapın. İstismara maruz bırakılana ve camiaya iyi niyetinizi, yaşattığınız istismarın sorumluluğunu almaya ve onunla yüzleşmeye hazır olduğunuzu veya hiç değilse, istismarcı davranışta bulunmuş olma ihtimaliniz üzerine açık yüreklilikle düşünmeye razı olduğunuzu göstermeniz gerekir. İstismara maruz bırakılana ve camiaya, otonomilerine, güvenlik ve sağaltım ihtiyaçlarını karşılamak konusundaki karar alma kudretlerine saygı duyduğunuzu göstermeniz gerekir. “Yalan bir beyanla suçlandığınızı” hissediyor olsanız bile, şayet arzunuz istismarın, tecavüzün ve baskının olmadığı bir dünyada yaşamak ise, yine istismar yaşadığını beyan edenin otonomisine ve camianın sürecin nasıl işletileceğine dair aldığı kararlara saygı duymalı ve desteklemelisiniz. İstismara maruz bırakılan(lar)ın ya da camianın taleplerine ve süreci işletiş biçimlerine müdahale edip onları sessizleştirmeye çalışmayın. Bu sessizleştirme davranışı, istismarcıların ve onlara omuz verenlerin yaşandığı beyan edilen olaya bir sis perdesi örterek kendileri üzerindeki baskıyı kaldırmak amaçlı yaygın bir şekilde başvurduğu bir yöntemdir.
10. Sorumluluk Alın İstismarın ve Tecavüzün Gerçekleşmesini Engelleyin
Birini incitmiş olduğunuzu, özsaygısını zedeleyip kendini değersiz hissettirdiğinizi veya birinin üzerinde olabilecek en kötü şekilde gücünüzü kullandığınızı kabul etmek epey cesaret ister ve bunun için kendinizi tanıyor olmanız gerekir. Karşılığında alkışlanmayacağınız veya teşekkür almayacağınız bir özür dilemek, epey açık yürekli olmayı gerektirir. Lakin istismarcı eğilimlerinizi ortadan kaldırmaya başlamak için gereken şey budur. Birine karşı yanlış davrandığınızı bilip de aksini iddia etmek hiyerarşiyi sürdürmektir. Bu, basit bir suç ortaklığından ziyade, aktif bir biçimde hiyerarşiyi sağlamlaştırmaktır. İstismarcı eğilimlerinizin üstesinden gelmeye başlamak için dürüstlüğe, kendinizi özenli bir şekilde anlamaya ve yine kendinize dönük şefkate gereksinim vardır. Biri(leri)ni (bir veya birden fazla kez) istismar ettiğinizi kabul edebildiğinizde, bunu nasıl ve niçin yaptığınızı keşfetmeye başlayabilirsiniz. Böylece, aynı hatayı tekrar etme ihtimalinizi gördüğünüzde, bunu engelleyebilirsiniz. Kötü alışkanlıklar kolayca yeniden kazanılabilir ve birinin üzerinde herhangi bir tahakküm kurmadığınıza kanaat getirmek en kolay olandır. Bu kanaatinizi sürekli sorgulamalısınız; hatta bu sorgulama bir alışkanlık haline gelip yerleşmeli. Cinsel partnerlerimizin rızasını almayı öğrenmeliyiz. Saldırganca ve pasif-agresif her türlü istismarı tanımak ve duygusal, ekonomik, fiziksel ve cinsel tezahürlerinin farkında olmak çok önemlidir; bu bilinç sayesinde davranışlarımızı daha fazla zarar vermeden evvel durdurmamız mümkün olur. Şiddet ya da şiddete evrilmeye müsait davranışlarımızın erken aşamada farkına vardığımızda, hem kendimize hem de başkalarına yüksek sesle söylemeliyiz. İçinde olduğunuz, tahakkümün ve istismarın ortadan kaldırılmasına yönelik bir süreçtir. Bu süreci yavaş ve emin adımlarla yürümelisiniz; böylece yol sizi istismarın olmadığı daha özgür bir dünyaya götürecektir.
Not: Bu metni bize sormaksızın ve haber vermeksizin kısaltabilir, elden geçirebilir, bir broşür olarak tasarlayabilir ve çoğaltıp dağıtabilirsiniz. Tek ricamız böyle bir durumda isimlerimizi metinden çıkarmanızdır. Oluşturacağınız broşürün ve onun dağıtımının sorumluluğunu kabul etmiyoruz. (ÖK/BG/ÇT)
[i] Erkbilmişlik: mansplaining. Bilhassa natrans erkeklerin, bir konuda uzman olsunlar veya olmasınlar ya da konuşulan konu üzerinde bir enformasyonları olsun olmasın, fikirlerini sorulmaksızın ve doğruluklarından kuşku duymamacasına beyan etmelerine verilen isimdir. Türkçeye “açüklama” ya da “sikzah etme” şeklinde çevrilse de bu çevirileri transfobik bulduğumuzdan biz “erkbilmişlik” karşılığını kullanmayı tercih ediyoruz.