Fotoğraflar: Anadolu Ajansı ve Yeni Yaşam Gazetesi
“Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı verilerine göre ise ülke genelinde yaşamının herhangi bir döneminde eşi veya eski eşi tarafından fiziksel şiddete maruz bırakılan kadınların oranı yüzde 39.3.
“Yaşadıkları fiziksel şiddet sonucunda yaralanan kadınların oranı yüzde 25. Yaşadıkları şiddeti kimseye anlatamayan kadınların oranı ise yüzde 48.5”
Veriler CHP Kadın Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Lale Karabıyık’ın açıklamasından. Karabıyık’ın bu açıklamayı yapma nedeni ise Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi.
Bu teklife göre, kadınlara şiddet uygulayanlar ve ölümüne neden olanlar ile çocukları istismar eden erkeklerin serbest bırakılmasının yolu açılıyor.
TIKLAYIN - 2008'den 2020'ye bianet erkek şiddeti çeteleleri
TIKLAYIN - Kadınlardan Meclis'e Mesaj: Katilleri ve İstismarcıları Serbest Bırakmayın
"Tahliyeler kabul edilemez"
Karabıyık’ın açıklamasında değindiği noktalar şöyle:
“Bugün gelinen noktada, 18 yıllık AKP iktidarının cinsiyet eşitliği konusunda bütün dengeleri kadınlar aleyhine çeviren politikaları, kadınları hayatın her alanında eşitsiz bir hayata mahkum ediyor. Türkiye'de son yıllarda artarak çığ olan şiddet eğilimine, cinayet, yaralama, taciz ve tecavüz olaylarının hepsinin temelinde yıllardır şiddeti öven, kadına 'yerini bildirme' amacını bilinçaltımıza işleyen ifadeler var.
“Cezaların yetersiz olması, caydırıcı olmaması ve uygulamadaki sorunları da bu noktada göz ardı etmemek gerek; ancak bugün, AKP ve MHP’nin İnfaz Düzenlemesi Teklifi ile,eşe karşı işlenen suçların ‘kasten yaralama’ suçu sayıldığı durumlarda cezalarının infazında indirim yapılması riski ile karşı karşıyayız.
“Kişisel alan ve hijyeni sağlamanı çok zor olduğu kapalı kurumlar olan cezaevlerinde, tutuklu ve hükümlülerin Covid-19 salgınından etkilenmemesi için acilen önlem alınması gerektiği doğrudur; ancak bunu “örtülü af” bahanesi olarak uygulamamak gerekir. Belirli suçlar, örneğin cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar, bu kapsamın dışında tutulmalıdır. İlgili maddenin önemini, Komisyon'da yapılan bir diğer ekleme ile daha iyi anladık. Bu yolla, pek çok mahkûma önce kapalı cezaevinden açık cezaevine, ardından da salgınla ilgili madde üzerinden, Kasım ayının sonuna kadar uzayabilecek 'geçici tahliye' imkanı sağlanmış olacak. Ortaya çıkacak bu tablo, kabul edilemez niteliktedir.”
'Örtül af'
“Türkiye’de kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin geldiği nokta ve hatta uluslararası kuruluşların bu konuda uyarıları dikkate alındığında, AKP ve MHP gruplarının ortak hazırladığı infaz düzenlemesi, bu hassas başlıklarda bir 'örtülü af' aracı yapılmamalıdır.
‘Cinsel suçlar, uyuşturucu suçları, kasten öldürme, terör, kadına şiddet hariç olacak’ diyerek duyurulan infaz düzenlemesi, Türk Ceza Kanununda ‘kadına şiddet suçu’ olarak bir suç tanımı bulunmaması nedeniyle, eşe karşı işlenen suçların ‘kasten yaralama’ suçu sayıldığı durumlar da düzenleme kapsamına girecek ve cezalarının infazında indirim yapılacak.
“Teklifin 48. Maddesi ile ‘Koşullu salıverilme’ sürelerinde ve bu sürelerden hangi suçların yararlandırılacağında yapılan değişiklik ile, koşullu salıverilmede cezanın dörtte üçünü infaz kurumunda geçirme kriteri yarısına indirilmektedir ve bu kapsamda, istisna tutulan suçlar arasında, Türk Ceza Yasası’nın ‘Kasten yaralama’ başlıklı üçüncü fıkrası yoktur; yani koşullu salıverilme süresi 2/3'ten 1/2'ye indirilmektedir.
“Üstsoy, altsoy, eşe veya kardeşe karşı yapılan kasten yaralama suçuna ilişkin koşullu salıverilme süresini düzenleyerek yaralama suçuna af kapsamına alan bu teklif, birçok kadının hayatını etkileyen, toplumun bütününü yaralayan aile içi şiddet faillerinin de, sonuç olarak daha az süreyle cezalarının infazına yol açacağı için ciddi bir risk teşkil etmektedir. Bu nedenle, eşe karşı yaralamalar, kapsam dışı olmalı; istisnalar arasına alınmalıdır. Cinayet saikiyle uygulanan şiddetin failleri infaz indiriminden faydalanırken, tek suçu görevini yapmak olan yazar ve gazetecilerin mahkûmiyetini sürdürmesi, kabul edilemez." (EMK)