ENTELEKTÜEL AYI
Sıcaklar Kimilerine İyi Gelmiyor!
İsmail Gülgeç'in "Enetelektüel Ayı"sı bu hafta politikanın saldırganlaşan üslubunu yorumluyor

Hak odaklı, çok sesli, bağımsız gazeteciliği güçlendirmek için bianet desteğinizi bekliyor.
diğer yazıları
KARİKATÜR
Gülgeç'ten Bar Muhabbetleri...
24 Ağustos 2009

KARİKATÜR
İsmail Gülgeç'ten Kamu Emekçilerinin Çıkmazı
17 Ağustos 2009

KARİKATÜR
Gülgeç'ten Hükümetin "Açılımı"
11 Ağustos 2009
KARİKATÜR
Gülgeç'ten "Açılım"... Herkes İçin!
3 Ağustos 2009

KARİKATÜR
Entellektüel Ayı ve Koyun İşçi Kıdem Tazminatını Tartışıyor
27 Temmuz 2009

TMMOB'den Kartalkaya raporu: Öldüren yangın değil mevzuat ihlalleri ve denetim eksiklikleri
Elektrik, İnşaat, Makina Mühendisleri ile Mimarlar Odası'nın hazırladığı rapora göre 78 kişinin öldüğü otelde yangın güvenliği yönetmeliklerine uyulmadı. Denetim eksikliği felakete davetiye çıkardı.

TMMOB’ye bağlı Elektrik, İnşaat, Makina Mühendisleri ve Mimarlar Odaları, 21 Ocak 2025’te Bolu Kartalkaya'daki Grand Kartal Otel'de meydana gelen ve 78 yurttaşın hayatını kaybetmesine neden olan yangına ilişkin detaylı bir inceleme raporu açıkladı.
Rapor, yangın güvenliği açısından ciddi eksikliklere işaret ediyor. Ayrıca otelin Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik'e büyük ölçüde uymadığını ortaya koyuyor.
Buna göre Grand Kartal Otel ‘Binaların Yangından Korunması Hakkındaki Yönetmeliğe’ tabiydi ve bilinen ruhsat tarihleri yönünden “mevcut yapı” ve “yüksek bina” sınıfındaydı.
Bina kat ölçüleri ve katlardaki kullanıcı sayısı kriterlerine göre en az iki kaçış (yangın) merdiveni ve merdivenlerin en az 90 dakika yangına dayanıklı, duman sızdırmaz özellikte olması, yangın güvenlik holünün bulunması gerekiyordu.
Ancak mevzuata aykırı olarak sadece bir kaçış merdiveni olduğu, yangın güvenlik holünün bulunmadığı, 90 dakika yangın dayanımında olması gereken yangın merdiven kapılarının ahşap olduğu, duman sızdırmaz olmadığı, merdiven içinde kaçışı engelleyecek şekilde baz istasyonu ve elektrik şaftı tesis edildiği belirlendi.
Bina dış cephe kaplamasının ahşap yalı baskısı olması, dış cephe kaplaması ile duvar arasında ısı yalıtımının yanıcı XPS malzemesinden yapılması, bina içindeki birçok yerin tavanının lambri ahşap olması alevlerin hızla yayılmasına neden olarak can kayıplarını artırdı.
Ayrıca çevre düzenlemesinin itfaiye araçlarının manevra yapabilmesine uygun olmaması, bina arka kısmına belirli bir noktaya kadar girebilmesi, o kısımda itfaiye su verme bağlantısı olmaması nedeniyle müdahale eksik kaldı.
Yönetmeliğe göre asansörlerin binanın yangın algılama sistemine bağlanması ve yangın sırasında çalışmamasını gerekiyordu. Ancak asansör kabinlerinde ölümlerin olması bu kurala da uymadığını gösteriyor.
Ayrıca yine yönetmeliğe uygun olmayan bir şekilde otelde otomatik yağmurlama (sprinkler) sistemi de yoktu. Gaz algılama, gaz kesme ve uyarı sistemi kurulmadı. Algılama ve uyarı sistemleri de yangın sırasında çalışmadı.
Yönetmeliğe uymayan bir başka konu da otelin iç elektrik tesisatı. Kullanılan kabloların alev geciktirici özellikte olmadığı, güzergâh ve yerinin doğru seçilmediği belirlendi.
Sorumlu kim?
TMOOB ardından raporda ‘yetki tartışmalarına’ değindi. Sorumluluk, bakım, denetim, iş güvenliği ve mevzuat sorunları üzerine bir değerlendirme yaptı.
Yönetmeliğin işletme ruhsatı vermeye yetkili idareyi ve işletme sahiplerini sorumlu tuttuğunu aktardı.
Aynı zamanda yasaların Kültür ve Turizm Bakanlığına, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına, İl Özel İdaresine ve sigorta şirketlerine denetleme yetkisi verdiğini belirterek bu kuruluşların görevlerini yerine getirmediğini kaydetti:
“Yangın ile mücadele sistemlerinin mevzuat çerçevesinde çalışır durumda tutulması, bakım ve servis hizmetlerinin sürekli olarak yapılması/yaptırılması; çeşitli kriterlere göre ruhsat veya belge vermeye yetkili kurumların belgelendirilen yerlerin süreç içinde bu kriterleri yerine getirip getirmediğini denetlemesi gerektiği açıktır. Yetki, sorumluluk ile birlikte verilen bir görevdir.”
Denetim kamusal bir görev ve sorumluluktur, piyasanın insafsızlığına bırakılamaz. Kural ihlalleri kabul edilemez. Halkın can ve mal güvenliği kâr hırsına feda edilemez. Bilimin, tekniğin, mühendisliğin, mühendis ve mimar örgütlülüğünün içinde olduğu bir denetleme mekanizmasının acilen oluşturulması gerektiği açıktır.”
Denetim çağrısı
Ardından da şu çağrıyı yaptı:
"Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı turizm belgesi verdiği tesisleri denetlemeye,
İl özel idarelerini, ruhsat aşamasında istenen yangın güvenlik tedbirlerinin durumu ile ilgili hususların periyodik denetimlerle karşılanıp-karşılanmadığının kontrolünü yapmaya,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nı, konaklama tesislerini yangına hazırlık, yangın önleme, yangına müdahale tesisatlarının, çıkış yollarının yeterliliği, ekipmanların periyodik muayenelerinin düzgün yapılıp-yapılmadığı, yangınlar esnasında binaları boşaltmayı yönlendirmekle sorumlu personele bu eğitimin verilip-verilmediğini denetlemeye,
İşletme sahiplerini, insanların can ve mal güvenliğini sağlamak için vasıflı elemanlar eliyle bilimsel ve teknik gereklilikleri yerine getirmeye,
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nı, yapı üretim süreci ve yapıların işletilmesinin tüm aşamalarında Odaları sürece dahil etmeye, Odaları tarafından Eğitilip Belgelendirilmiş Mühendislerin yer almasını sağlayacak düzenlemeler yapmaya; Danıştay tarafından karar verilen dava hükümleri doğrultusunda mevzuatı revize ederek uygulamaya; yangından korunma sistemlerinin denetimi, periyodik kontrolü, test ve bakımının düzgün şekilde yapılabileceği bir mekanizmanın kurulmasına, yapı ruhsatı sürecinde İtfaiye denetimini zorunlu tutmaya,
Sigorta Şirketleri’ni, sigorta yapılan yerin Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik, ilgili mevzuat ve standartlara göre bağlı olduğu Odasından belgeli mühendis ve mimarlarca projelendirip-projelendirilmediğini, periyodik kontrol, test ve bakımın düzenli yapılıp-yapılmadığını kontrol etmeye,
LPG Dağıtım Şirketlerini, doğalgaz tesisatı kontrolünde olduğu gibi ilgili tesisatın teknik düzenlemelere uygunluğunu tespit etmeye, periyodik kontrollerini yaptırmaya ve teknik düzenlemelere uygun olmayan tesislere LPG ikmali yapmamaya,
AFAD veya Belediyeler Birliği’ni, ülke genelindeki itfaiye istatistik verilerinin toplanacağı, değerlendirileceği, ülke genelindeki itfaiye amirlerinin ve TMMOB’ye bağlı ilgili Mühendis, Şehir Plancıları ve Mimar Odalarının temsilcilerinin katıldığı, periyodik olarak bir araya gelerek görüş alışverişinde bulunacağı, belirtilecek görüşlerin raporlanacağı, eğitim ve danışmanlık hizmetinin sağlanacağı bir komite veya birim kurmaya davet ediyoruz."
(HA)
ilgili haberler
ilgili haberler
biamag'da bu hafta
21 Şubat Dünya Anadili Günü'nü odağına alan biamag'da bu hafta, her yazıya farklı bir kültürden şarkı da eşlik ediyor. Kürtçenin daha geniş kesimlere ulaşmasına katkı sunan gazeteci-yazar Evrim Alataş’ın anısına saygıyla…

Evrim Kepenek’in editörlüğündeki biamag’da bu hafta okuyacaklarınız şöyle:
Abbas Vural, Kürtçe ile kurduğu bağı anlatıyor: Kimliğime dair giriştiğim ilk sorgulamalar lise yıllarıma denk geliyor. Beni bir karmaşa içerisinde bırakan sorular mezun olana kadar da netlik kazanmamıştı.
Meral Sözen, görme engelliler başta olmak üzere engelli yurttaşların dil kullanımdan olumsuz etkilendiği noktaları hatırlattı.
21 Şubat Dünya Anadili Günü’ne özel bianet Kürtçe kelime kartları: “Zimanê Dayîkê / Zikmakî, Ziman, Çand, Perwerdehî, Qedexe, Girtîgeh.”
Emet Değirmenci, Maraş’ta bir aile ziyaretinde kaybettiğimiz orman mühendisi sevgili Fatma Önder Özşeker’in doktora tezi olan kitap “Ormanı Planlamak: Planlama Aklının Bir Eleştirisi” üzerinden afet planlamalarını gündeme taşıyor.
Nilgün Karataş, Nobel ödüllü yazar Han Kang’ın 1948’de Jeju Adası’nda gerçekleşen katliamı merkezine aldığı romanı “Veda Etmiyorum”u yazdı: Zaten unutmak mümkün değil, susulsa bile nesilden nesile aktarılan acılar var, bunları anlatan romanlar var; ateşin sadece düştüğü yeri yakmadığını anlatan. İşte Veda Etmiyorum da öyle bir roman.
Ayşenur Önal, emekçi sorunlarına değiniyor: Ama nerdeyse her iş kolunun belli başlı patronlara esir edildiği günümüzde, çalışanın işini iyi yaptığı haberi hiç yayılmazken, hakkını aradığı haberi saniyesinde dost meclisine iletilir. Sonra tekelleşmiş sektörde iş bul bulabilirsen.
Şeyhmus Diken, Ayyüce Türkeş’e Kürt dilini hatırlattı: Kürtçenin dünya konuşulan dil sıralamasındaki dokuzuncu sırada olduğu belirlemesinden ve dahi 918 bin kelime hazinesine sahip olduğundan!
Metin V. Bayrak, barış mücadelesinin anadili hakları ile ilişkili olduğuna işaret ediyor: Dünyada barış içinde bir arada yaşayan kentlere baktığımızda, çok dilliliğin ve kültürel çeşitliliğin bu yapının ayrılmaz bir parçası olduğunu görürüz.
Arslan Özdemir, Kürt halkının dil mücadelesine eğitim üzerinden odaklanıyor: Anadilde eğitim almayan bireyler, yüksek eğitim seviyelerine ulaşmada zorluk çekmekte ve işgücü piyasasında dezavantajlı hale gelmektedir.
Murat Türker, Bay hiç kimse Putin’e karşı (Mr.Nobody against Putin filmini yazdı: Devletin piyonu olmaya hiç niyetli görünmeyen Paşa’nın “Hür bir memleket olsaydı terk etmek zorunda kalmazdım” cümlesi filmin sonunda birçok kişinin hislerine tercüman olmakla kalmıyor, belgesele de damgasını vuruyor.
Rober Koptaş, anadilinin kimlik, kültür ve toplumsal adalet açısından önemini anlatıyor. Ermenice öğrenme sürecinde yaşadığı zorlukları, anadilin günlük hayattan çekilmesinin etkilerini ve Ermenice gibi azınlık dillerinin yok olma tehlikesiyle nasıl karşı karşıya kaldığını aktarıyor.
Sabahattin Çelik, "Sürü" (1978) filmindeki Berivan karakterinin sessizliğini bu teori çerçevesinde ele alıyor. Türkçe bilmemesi onun daha da sessizleşmesine ve sistem tarafından görünmez hale getirilmesine yol açıyor.
Ercan Jan Aktaş, anadili mücadelesini anlattı: Zimane me jiyana me ye, diller kardeştir
Tarık Yüce, Zorlu PSM’de Serdar Biliş yönetmenliğinde sahnelenen AF!FE hakkında yazdı: İddiası, Afife’nin yaşadıklarından ziyade gücü ve devrimciliği üzerine.
Evrim Kepenek, Hemşincenin hem savunucusu hem de yaygınlaştırıcısı müzisyen Ayşenur Kolivar’ı anlatıyor: Onu bir kez dinleyen biri anlar ki, o sadece şarkı söylemez, tarih anlatır. Hemşincenin yankılandığı taş duvarlı eski evlerin, Laz kadınlarının hüzünlü şarkılar söylediği kayıkların, rüzgârın getirdiği ağıtların diliyle konuşur. Bence onun müziği sadece bir melodi değil, kaybolan bir dünyanın hatırasıdır.
(EMK)