Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (SHUDER), Evlat Edinme Yönergesi’nin ve evlat edinmede 40 yaş sınırının kaldırılmasına dair açıklama yayınladı.
Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Genel Merkez Yönetim Kurulları imzalı açıklamada “evlat edinme hizmetinde, çocuğun geleceğine ilişkin olası riskleri en aza indirgeyecek, yüksek yararı, sevgi ve güven duyabileceği bir aileye kavuşturulması en temel dayanak olmalıdır” denildi.
40 yaş farkı kalktı
Anadolu Ajansı’nda 30 Nisan’da yayınlanan haberde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı (ASPB), Evlat Edinme Yönergesi’ni kaldırdığı belirtildi.
Yönergede yer alan “evlat edinme uygulamalarında, evlat edinilecek çocuk ile evlat edinecek aile arasında en fazla 40 yaş fark olması gerekir” maddesi de böylelikle kaldırılmış oldu.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sayın Fatma Betül Sayan Kaya Aralık 2017’de dile getirdiği “Evlat edinmede 40 yaş sınırını kaldırıyoruz” açıklamasının ardından konuyla ilgili talimat vermişti.
Gerekçe olarak “40'lı yaşlardaki bir ailenin, bebek evlat edinmek istemesi durumunda ciddi bir sorun olarak ortaya çıkarması” gösterildi. Bakanlığın, yönergenin kaldırılmasının ardından evlat edinme hizmetine ilişkin tüm süreçlerin gözden geçirildiği Evlat Edinme Yönetmeliği çalışmalarını başlattığı belirtildi.
SHUDER: Kaygı ile izlemekteyiz
SHUDER, “Olası riskleri ortadan kaldıracak tedbirleri alması beklenilen Bakanlığın, son dönemlerde evlat edinme hizmetine ilişkin olarak yaptığı açıklamaları ve çalışmaları kaygı ile izlemekteyiz” dedi.
Evlat Edinme Yönergesi’nin 1994 yılında hizmete ilişkin ihtiyaçtan yola çıkılarak yürürlüğe girdiğini hatırlattı.
“Yönerge; Uluslararası Sosyal Hizmetler Teşkilatı işbirliği ile gerçekleştirilen vakalarda özellikle evlat edinecek aileye ilişkin kriterlerin bulunmaması (ki üst yaş sınırının olmaması bunların en önemlilerinden biridir), ve hizmetin farklı meslek grupları tarafından yürütülmesi nedeniyle raporların geri gönderilmesi gibi yaşanan sorunlar dikkate alınarak hizmetin belli bir standarda kavuşturulması ve işleyişte uygulama birliği sağlanması amacıyla oluşturulmuş bir mevzuattır.”
“Öncelik ailenin talebi değil çocuğun güvenliği”
Dernek, evlat edinmede önceliğin ailelerin çocuk edinme talepleri değil, çocukların güvenli bir aileye kavuşturulması olduğunu belirtti.
“Odağına çocuğu almayan bir uygulama evlat edinilenin bugününü ve yarınını risk altına alabilecek durumlara zemin hazırlar.
“Evlat edinme aileler ve kişiler için bir hak değil, hizmettir. Koşulların değerlendirilmesi ile kişiler, aileler evlat edinmektedir. Kişilerin talepleri çocuğun üstün yararının önüne geçemez. Devletin sorumluluğu korunma ve bakım altında olan ve hangi yaşta olursa olsun bir çocuğun geleceğini planlamak ve çocuk hakkında her türlü bakım ve koruma tedbiri almakla yetkili mahkemeler aracılığıyla çocukları sağlıklı ve güvenli ailelerin yanına yerleştirmektir. Bu hizmetin vicdani ve hukuki sorumluluğu da tam bu noktada öne çıkmaktadır.”
Dikkkat edilecek noktalar
“Evlat Edinme Yönergesinin kaldırılması ile hizmet uygulamada hizmeti ciddi risklere açık hale getirilmiştir” diyen Dernek, evlat edinme kriterlerinin düzenlenmesinde dikkat edilecek noktaları şöyle sıraladı:
* Çocuğun geleceğine ilişkin olası riskleri en aza indirgeyecek, yüksek yararı, sevgi ve güven duyabileceği bir aileye kavuşturulması en temel dayanak olmalı.
* Mevzuat düzenlenirken bilimsel dayanakları sağlam olmalı ve bu alanda hizmet verebilecek deneyime ve ehliyete sahip bir meslek olan sosyal hizmet mesleği araştırma, inceleme, karar verme ve uygulama sürecinde mutlaka yer almalı ve bu süreci yöneten koordine eden olmalı.
* ASPB bünyesinde yapıldığı açıklanan yasal düzenlemelerde meslek derneğimizin ve sosyal hizmet uzmanı/sosyal çalışmacı yetiştiren akademisyenlerin, uygulamada alanında uzman Sosyal Hizmet Uzmanlarının görüşleri alınarak evlat edinme hizmetlerinin çocuk odaklı ve uygun ebeveyn seçimleri ile daha nitelikli hale getirilmesi sağlanmalı.
* Bakanlığın vitrini durumunda olan evlat edinme hizmetinde yıllar içerisinde yakalanan ivmeyi daha ileri götürmek için Medeni Kanunla kendisine verilen “Aracı Kurum” yetkisi ile ve Lahey Sözleşmesi ile verilen “Merkezi Makam“ yetki ve sorumluğunun bilincinde olarak “çocuğun yüksek yararı odağında” çalışmalar yapılmasının çok daha yararlı olacağı düşünülmektedir. (BK)