Fotoğraf: Şehlem Kaçar / csgorselarsiv.org
Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (SHU-DER), Antalya'nın Elmalı ilçesinde iki çocuğa yönelik istismar vakası ile ilgili medyada ve sosyal medyada hızla yayılan paylaşımlarla ilgili "Yargı sürecindeki dosya içeriklerinin alelade ortalığa saçılması örselenmiş çocukların durumlarına daha çok zarar vermektedir" dedi.
Özellikle, çocuğun cinsel istismarı dosyasında taraf olan veya ilk elden bilgi sahibi olan tüm kişi ve kurumların çocuğa ve vakaya ait bilgilerin gizliliği konusunda yüklendiği sorumluluklar konusunda gereken özeni azami şekilde göstermesi gerektiğinin altı çizildi.
Tekrar örselenme riski
Çocukları koruyamayan bir "çocuk koruma" sistemi olduğunu aktaran Dernekten yapılan açıklama şöyle:
"Bireysel veya kurumsal olarak, yaşananlara bir şekilde tepki vermek isterken istismar mağduru çocuklara zarar vermeyecek şekilde hareket etmek temel bir ilke olmalıdır.
"Elmalı Davası sürerken, hakimin değerlendirmesi amacıyla ilgili görevliler tarafından dosyaya konulan ifadelerin, mektupların ve resimlerin internet ortamında yayılmış olması, çocukların gelecekte bu içeriklerle tekrar karşılaşma ve örselenme riskini doğuruyor.
"Bu noktada, bireylerin, sivil toplum kuruluşlarının kısacası konu hakkında bir şeyler yapmak isteyen herkesin çocuklara daha fazla zarar vermemek için sorumlu davranması gerekir.
"Ülkemizde çocuk koruma sistemine yönelik yasal düzenlemeler maalesef çok yetersiz. Alanda çalışacak uzmanların seçiminde hassas davranılmıyor. Uygulamada eksiklikler ve yanlışlıklar var. Sisteme çocuk katılımı, sivil toplum kuruluşlarının katılımı, baroların katılımına imkan tanımayan bir yönetim yaklaşımı hakim. Yönetenlerin çocuk koruma sistemindeki sorunların çözümüne yönelik politikaları üretmek üzere güçlü bir katılıma imkan sağlamaları gerekiyor.
"Çocuk politikaları sonuç odaklı uygulama ve hizmetlerden ayrılarak koruyucu ve önleyici hizmetler odağa alınmalıdır. Etkin bir çocuk koruma sistemi, çocuk risklerle karşı karşıya gelmeden alınacak önlemler ve risk durumlarında yapılacak kapsamlı çalışmalar üzerine odaklanmalıdır.
Risk altındaki çocukların durumu
"Çocukların olumlu gelişimi ve risklerden korunması için en önemli ortamlardan biri okullar olmasına karşın henüz çocuk refahı temelli hizmetlerin eğitim kurumları ile entegrasyonu sağlanmamıştır. Risk altındaki çocukların durumuna ya geç müdahale edilmektedir ya da hiç müdahale edilememektedir.
"Daha fazla vakit kaybetmeden eğitim ve çocuk refahı hizmetlerini bütüncül olarak ele alarak çocukların yararına politikaların hayata geçirilmesi elzemdir."
Çocuğu dikkate alan kapsayıcı bir yargı reformunun şart olduğunu altını çizen açıklama şöyle devam ediyor:
"Toplumu sosyal medyada 'adalet' arayışına iten yargı sisteminin de ciddi reformlara ihtiyacı var. Yargı sürecine katılan herkesin çocuğa yönelik istismar davalarında süreci özenle yürütme sorumluluğu bulunuyor. İstismar mağduru çocuğu daha fazla örseleyen yargı süreci ve gizlilik ilkesini ihlal eden uygulama sorunlarına artık son verecek kapsamlı reformlar ilgili tüm tarafların katılımı ile hayata geçirilmelidir.
"Çocuk Koruma Kanunu artık ihtiyaçlara cevap vermemektedir. İlgili tüm bakanlıkların ve kurumların yetki ve sorumluluklarını kapsamlı bir şekilde belirleyen ve özünde çocuğun korunmasını amaçlayan mevzuat düzenlemeleri ilgili tüm sivil toplum kuruluşlarının da katılımı ile yapılmalıdır.
"Çocukları ihmal eden ve istismardan koruyamayan bir idare anlayışını kabul etmiyoruz. Tüm yönetenleri ve politika yapıcıları bir an önce gerekli adımları atmaya çağırıyoruz."
(AÖ)