Özlemlerinin karşılanacağı umuduyla toplum, seçim çalışmalarının ilk günlerinde bu oluşumu sahiplendi. Toplumsal kanaat önderleri de çalışmalarda yer almak istediler ve harekete geçtiler. Peki Demokratik Güçbirliği'ni hüsrana götüren neydi?
Adaylar ve yakın çevresindeki çalışma grupları
Büyükşehir, ilçe ve belde belediye başkan adayları belirlenirken, doğru kararlar alındı. Fakat adayların yakınındaki çalışanlar hakkında söylenmesi gerekenler var...
Birincisi, bu kişiler ideolojik ve politik yetkinliğe sahip; sosyal demokrasiyi kişiliğinde özümsemiş insanlar değillerdi.
İdeolojik ve politik donanıma sahip olmayan, halk gerçeğini kabullenmeyen, adaylara yakın oldukları için "ayrıcalıklı" olduklarını düşünen; bırakın tabanı, kendi partilisini hakir gören kişiler; çalışmalar sırasında bir "aristokrat yapı" oluşturdular.
Demokratik Güçbirliği de, çıkış nedenlerine ilişkin söylemiyle çelişen bir profil çizdi. Halk ve örgütlü partiler, kendilerini "asiller" olarak gören kesimlere güvenmediler. Tabanda eleştirilerini seslendirenler, çözüm için harekete geçme imkanı bulamadılar.
Organizasyondaki bozukluklar
Araç ve gereç dağıtımında organizasyon bozuklukları yaşandı; seçim için gerekli araçları almak isteyenlerle yetkililer arasında kişisel problemler yaşandı.
Bayrak, şeker, çay dağıtımını iktidar aracı olarak gören apolitik kişilerin seçim çalışmalarında görevlendirilmesi; bu kişilerin gönüllüleri önemsememesi ve hatta pek çok kez terslemesi, halkın Güçbirliği'nden uzaklaşmasına ve tepki duymasına neden oldu.
Güçbirliği içindeki bazı yetkilerin, akademik ve mesleki yetkinliği bulunmayan kişilere verilmesi, çalışmaların yetersiz ve kısır geçmesine neden oldu.
Mersin'in sosyo-kültürel yapısını bilmeyenler, nasıl taktik ve strateji gerçekleştireceklerini de bilemediler. Sonuçta, kendisini halka anlatamayan bir Demokratik Güçbirliği ortaya çıktı.
Diğer partilerle tek vücut olunamadı
Güçbirliği'nin çatı partisi Sosyaldemokrat Halk Partisi (SHP), diğer partililerle çalışma ve söylemde ayrılıklara düştü. Herkes kendi tahlil ve taktikleriyle "işi götürmeye" çalıştı. Partililer birbirleriyle kaynaşamadılar, her parti kendi seçim bürosunu kurdu, kendi mahalle komitesini oluşturdu...
Mahalle komiteleri düzenli çalışma yürütemedi, SHP'yi ve adayını yeterince tanıtamadı. Seçmen, SHP'nin projelerini anlayamadan başka partilere yöneldi.
Tüm partilileri kapsayacak ortak bir iletişim bürosu da oluşturulamadı; iletişim bürolarında konunun uzmanları görevlendirilmedi. Gazeteciler atıl kaldı, Mersin yerel medyasından yeterince faydalanılamadı.
Parti içinde kadın meclisleri aktif kılınamadı. Kadınlar, seçim sürecine dahil edilemedi. Gençlik kolları da benzer sorunlarla karşılaştı.
Görev dağılımında sorunlar
Seçim çalışmasında SHP'nin il ve ilçe yönetiminin görevlendirilmesinde de yanlışlıklar vardı. Ahbap-çavuş ilişkisiyle yetkilerle donatılan insanlara "halkın elbisesi" dar geldi.
Parti yöneticileri, SHP'nin de bir parti olduğunu idrak edemediler. SHP yeni kurulan bir parti; kendi programı-tüzüğü var. Ayrıca, iktidar perspektifi olan bir parti.
Bunu gözetmeyen, SHP'nin program ve tüzüğünü bilmeyenler partide yetkili kılındı. Özellikle, Cumhuriyet Halk Partisi'nde (CHP) çeşitli nedenlerle yer bulamayan kişiler SHP'ye dolduruldu.
Eski partilerindeki faaliyetlerini aynen SHP'ye taşımaya çalışan "eski CHP'liler" bir türlü SHP'li olamadılar. Halkta da "aslı varken biz niye benzerine gidelim" anlayışı gelişti.
Ayrıca, başka partilerden SHP'ye "transfer olan" yoğun ve içi boş kalabalık, "tabanları olduğu" savıyla yetkili kılındı. Oysa halk bu kişilerin alışılmış sözlerini değil yeni sesler duyma beklentisindeydi.
Alevi seçmenin oyu
Seçimde sosyolojik tahliller yapıp uygun taktikler geliştirmek yerine "Kürt seçmenin oyunu kazanmak" amaçlandı. Alevilere yönelik seçim çalışmalarında önemli eksiklikler yaşandı.
Yenişehir bölgesinin yüzde 60'ının; Toroslar'ın yüzde 35'inin; Akdeniz'in yüzde 20'sinin Alevi seçmenden oluştuğu düşünülünce; yanlışlığın büyüklüğü de ortaya çıkıyor.
Akdeniz'de ise, aday gösterilmeyen Mehmet Fazıl Türk'ün 20 günlük iznini kullanıp Mersin dışına çıkması, seçmenin zihninde soru işaretleri yarattı. Akdeniz bölgesinde yaşayan Mardinliler AKP'ye yöneldi. (MA/BB)