Geçtiğimiz yılın başlarında bir güvenlik operasyonunda Diyarbakır’ın Lice ilçesi, Birlik Köyü'nde babasının evinin bitişiğindeki odunluğun altında, bodrumda gizlenirken yakalanan Mehmet Akalan ve akrabası Hasip Şimşek jandarmadaki sorgularının ardından tutuklanmış ve yargılanmaya başlamışlardı.
Olayı İçişleri Bakanlığı, "Kahramanlar-50 Operasyonları İle 2 Terörist Etkisiz Hale Getirildi" başlığıyla, 13 Şubat 2024'te internet sitesinde yaptığı açıklamada şöyle duyurmuştu:
[...] İçişleri Bakanlığı terörden arananlar listesinde gri kategoride yer alan Demhat Eylül kod adlı Hasip Şimşek ve Memo kod adlı Mehmet Akalan adlı teröristler silahları ile birlikte etkisiz hale getirilmiştir.
Teröristlere yardım ve yataklık yaptığı belirlenen 2 şüpheli de gözaltına alınmıştır.
Terörist Hasip Şimşek'in; Elazığ Emniyet Müdürlüğüne bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda 3 polis memuru ve 2 sivil vatandaşın şehit edilmesi, 217 vatandaşımızın yaralanması, Diyarbakır’ın Hani ilçesi Hani/Topçular karayolunda bir grup terörist tarafından gerçekleştirilen silahlı saldırıda 1 askeri personel ve 1 gönüllü güvenlik korucusunun şehit edilmesi, Diyarbakır ili Hani/Topçular Jandarma Karakol Komutanlığı sorumluluk alanında Yukarıturalı köyü yol ayrımında icra edilen Şok YKN faaliyeti esnasında bir grup terörist tarafından yapılan silahlı saldırı sonucunda 1 güvenlik korucusu şehit edilmesi olaylarının faillerinden biri olduğu tespit edilmiştir.
Mehmet Akalan adlı terörist ise Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesinde 6 adet EYP atılması, Diyarbakır/Yenişehir Şehitler Polis Merkezi Amirliği önünde bekleyen zırhlı polis aracına yönelik el bombası atılması ve tabanca ile ateş açılması, Diyarbakır/Yenişehir ilçesi Şehitlik Mahallesinde Yenişehir Belediyesi'ne ait aracın kundaklanması olaylarının faillerinden biri olduğu tespit edilmiştir.
Son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar mücadelemiz kararlılıkla devam edecektir.
Bakan Yerlikaya: "Gri kategorideki iki terörist etkisiz hale getirildi"
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya da kendi sosyal medya hesabından aynı iddiaları şahsen "Şehitlerimizin kanı yerde kalmadı, kalmayacak" başlığıyla paylaşmış, "gri kategori"deki "terörist[lerin] etkisiz hale" getirildiğini duyurmuştu.
Ancak yargılama sırasında, Bakanın ve Bakanlığının "terörist" nitelemsiyle teşhir ettiklerinden en az birinin, "sıcak temas" sonucunda yakalanmadığı, üzerine atılı eylemlerle hiçbir ilgisinin olmadığı, ve "terörist" de olmadığı belirlendi. Ne var ki, mahkeme kararına karşın İçişleri Bakanlığı duyurusu bakanlığın web sitesinde, Yerlikaya'nın mesajı da kendi sosyal medya hesabında erişime açık olarak masumiyeti mahkeme kararıyla belirlenmiş bir yurttaşı teşhire devam ediyor.
"Memo": " Kod adım yok, adı Mehmet olan herkese 'Memo' diyorlar"
Sözcü gazetesinden Özgür Cebe salı günü yayımladığı haberinde İçişleri Bakanlığının kurumsal olarak ve Bakan Ali Yerlikaya'nın şahsen "6 adet EYP atılması, Diyarbakır/Yenişehir Şehitler Polis Merkezi Amirliği önünde bekleyen zırhlı polis aracına yönelik el bombası atılması ve tabanca ile ateş açılması, Diyarbakır/Yenişehir ilçesi Şehitlik Mahallesinde Yenişehir Belediyesine ait aracın kundaklanması olaylarının failleri" arasındaki "terörist" olarak medyada ve sosyla medyada teşhir ettikleri Mehmet Akalan'ın, yargılandığı mahkemede iddialarla bir ilgisi olmadığına hükmedilerek beraatine ve tahliyesine karar verildiğini duyurdu.
Yakalanmasının ardından mahkemeye çıkana kadar tutuklu kalan, Bakanın "gri listedeki terörist" dediği Akalan, mahkeme sorgusunda "Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanıp toplumsal olaylara katıldığ[ı] için cezalandırıldı[ğını]", henüz istinaf aşamasında olan yargılama sürecinde yerel mahkemenin hakkında yakalama kararı çıkarttı[ğını] bunun üzerine "jandarmalar eve gelip [...] yakalar korkusuyla köyde baba[sının] evinin yanındaki odunluğun altında gizlen[irken]" yakalan[dığını] anlattı.
Akalan, sorgusunda "Birlikte yakalandığım Hasip Şimşek ise akrabamdır. Ben yakalandığımda Hasip yanımda değildi. Evlerimiz 20 metre uzaklıktadır. Beni minibüse bindirip Hasip’in yanına götürdüler." dedi.
"Yakalandığım yerde ele geçen tabanca, pil ve diğer eşyalar da bana ait değildir. Hatta asker ve polisler bu eşyalara elimi dokundurmak istediler ama ben izin vermedim." diyen Mehmet Akalan, kendisi ve diğer sanık Hasip Şimşek'in hayvancılıkla uğraştıklarını aktardı.
Hasip Şimşek'in de "terör" ile ilgisi olmadığını ifade eden Akalan "Kendisi evli çocuklu biridir. Dağ olan biri değil." dedi.
"Kod adı"nın "Memo" olduğu iddialarına karşı da "Benim kod adımın Memo olduğunu iddia etmişler. Bizim bölgede ismi Mehmet olanların tümüne Memo diyorlar. Üstelik benimle aynı adı ve soyadı taşıyan çok sayıda akrabam da vardır." dedi ve hakkındaki cezadan dolayı saklandığını tekrar etti.
Mahkeme: "Akalan terörist değil, beraatine ve tahliyesine..."
Mahkeme, Mehmet Akalan'ın sorgusunun ardından, her ne kadar "terörist olup sığınakta yakalandığı" iddia edilmiş olsa da, sanığın yakalandığı yerin babasına ait evin odunluğu olduğunu, örgüt üyesi olabilmesi için örgütün dağ kadrosundaki yapılanmasında yer alıp kod isminin olması gerektiğini belirtti.
Sanığın "terörist olduğu" ve "terör örgütü üyeliği" suçundan cezalandırılmasına yeterli delil bulunmadığına dikkat çekildi.
Sanığın hakkındaki yakalama kararından dolayı saklanmış olmasının hayatın olağan akışına uygun olduğu kaydedildi.
Sanığın aslında daha önce aldığı hapis cezaları nedeniyle yakalanma korkusuyla saklandığı için yakalanmış olması nedeniyle tahliyesiyle birlikte beraatına oy birliğiyle karar verdi.
Ancak, Akalan, Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinden aldığı hapis cezasından dolayı verilen hakkındaki tutuklama kararından dolayı serbest bırakılmadı.
Yurttaşların "lekelenmeme hakkı" ve "masumiyet karinesi"
Türkiye’de suç isnat edilen kişilerin haberleştirilmesinin yasal dayanağını Anayasanın 38. Maddesi'nde yer alan masumiyet karinesi oluşturuyor. Buna göre:
Madde 38 – Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkumiyetinin sonuçları konusunda da yukarıdaki fıkra uygulanır.
Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur.
Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
Resmi sıfat taşıyan kişi ve kurumları da bağlayan Anayasa maddeleri ve kuralları bu çerçevede resmi kurum ve kişilerin aranan ve yakalanan kişilere yönelik kamuya açık ifadelerinin sınırlarını çiziyor, suçlamaları duyururken kesin yargı içeren ifadeleri hukuk dışına çıkarıyor.
Kişileri basın ve devlet güçleri karşısında koruyan diğer mevzuat arasında şunlar sayılabilir:
Kişilik Haklarının Korunması
- Türk Medeni Kanunu ve Basın Kanunu'na göre, kişinin lekelenmeme hakkı vardır.
- Suçlamaların haberleştirilmesi, kişinin toplum içindeki itibarını gereksiz yere zedelememelidir.
- Hukuk çerçevesinde hareket eden basın, haberlerinde objektif olmalı ve suçlanan kişinin savunmasına da yer vermelidir.
Hukuksal sorumluluklar
- Basın Kanunu Madde 14: Basın, kamuoyunu doğru bilgilendirmekle yükümlüdür ancak gerçeğe aykırı ve kişilik haklarına zarar veren yayınlar tazminat ve ceza davasına yol açabilir.
- TCK Madde 267: Yalan haber ya da iftira niteliğinde yayın yapmak suçtur.
- Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK): Özellikle şüpheli veya sanıkların kimlik bilgilerinin ifşa edilmesi konusunda hassasiyet gösterilmelidir.
Tutuklama veya yakalama kararı olan kişiler için
- Kişi hakkında yakalama veya tutuklama kararı olsa bile, "hakkında şu suçtan dolayı yakalama kararı çıkarıldı" şeklinde haberleştirme yapılabilir ancak kişinin suçlu olduğu kesinmiş gibi yazılması hukuka aykırıdır.
- Kişi hakkındaki iddiaların kesinleşmesi halinde dahi haberin gerçeğe uygun olması gerekir.
Basının bu bağlamda uyması gereken etik ve hukuki ilkeleri belirleyen çeşitli metinler arasında da şunlara işaret edilebilir:
1. Basın Meslek İlkeleri (Türkiye Gazeteciler Cemiyeti – 1960)
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) tarafından belirlenen Basın Meslek İlkeleri, gazetecilerin uyması gereken etik kuralları içerir. Suç isnat edilen kişilerle ilgili özellikle şu maddeler öne çıkar:
- Madde 4: "Kişileri ve kurumları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşüren, iftira niteliği taşıyan ifadelere yer verilemez."
- Madde 6: "Soruşturma ve kovuşturma safhasındaki haberlerde, kişi ve kurumların lekelenmeme hakkına özen gösterilir. Suçlu olduğu kesinleşmemiş kişilerin adlarının açıkça yazılmasından kaçınılır."
- Madde 16: "Haberler, yorumdan ayrılmalı; yorum ve haber karıştırılarak sunulmamalıdır."
2. Basın Ahlak Esasları (Basın Konseyi – 1988)
Basın Konseyi’nin hazırladığı Basın Ahlak Esasları, gazeteciliğin etik kurallarını düzenler.
- Madde 6: "Bir kimse, kesin hükümle mahkum olmadıkça suçlu ilan edilemez."
- Madde 10: "Kişilerin özel yaşamı, kamu çıkarlarının gerektirdiği durumlar dışında, yayın konusu yapılmamalıdır."
3. RTÜK Yayın İlkeleri (Radyo ve Televizyon Üst Kurulu – 6112 Sayılı Kanun)
Radyo ve televizyon yayıncılığı için bağlayıcı kurallar içeren 6112 sayılı RTÜK Kanununda, haberlerin nasıl sunulması gerektiğine dair hükümler yer alır:
- Madde 8/1-ç: "Suçlu olduğu yargı kararıyla kesinleşmedikçe, hiç kimse suçlu ilan edilemez."
- Madde 8/1-ğ: "Yayınlar, insan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olmalıdır."
4. Basın Kanunu (5187 Sayılı Kanun)
Basın kuruluşlarının uyması gereken yasal çerçeveyi çizen Basın Kanunu da basında suç isnadıyla ilgili düzenlemeler içerir.
- Madde 19: "Basın yayın yoluyla kişilik haklarına saldırıda bulunulması halinde, ilgili kişi cevap ve düzeltme hakkına sahiptir."
Bu ilkeler çerçevesinde, basın mensuplarının ve medya kuruluşlarının masumiyet karinesine, kişilik haklarına ve etik kurallara uygun hareket etmesi bekleniyor.
(AEK)