Birçok kentin tarihi çoğunlukla oralara giden seyyahların yazdığı seyahatnamelere dayandırılarak yazılır.
Farklı coğrafya, kültür, dil ve insanları tanımaya meraklı seyyahlar, gördüklerini ve öğrendiklerini aktarma eğilimindeler. Peki seyyahlar 2019 yılında ne yapıyorlar? Elbette at sırtında günlerce yol almıyorlar, otostop çekiyorlar. Deri ya da kağıt parşömentlere yazmıyorlar, Instagram gönderisi olarak paylaşıyorlar. Hanlarda konaklamıyorlar... Bugün birkaç soru ile tanışacağımız isim Seyyah Mühendis.
“Kadını Hiç Tanımadım”
Seyyah Mardin'de
Yıldız Teknik Üniversitesinde, Harita Mühendisliği bölümü okuyorsun aynı zamanda otostopla seyahatlere çıkıyorsun. Seyahat etme kararını nasıl aldın? Başına gelen ilginç bir anı paylaşmak ister misin?
Yola çıkış hikayem enteresan biraz. Bir çiçeğe aşık olmuştum. İki yılın sonunda çiçek kendini benden kopardı. Ben de kokusunu arayışa çıktım. Derken ülkenin her yerinde dağlarla denizlerle meşk ettim. Hüzün beni yola itti. Yol da beni evlatlık aldı.
Başıma gelen en ilginç olay; Antalya’da duş almak için hikaye paylaştım. Uygun bir ev olursa tanıdığı olan birinin evinde bir saatlik bir meşguliyet için uygun olan var mı dedim. Hiç tanımadığım bir kadın beni evinde 4 gün misafir etti. Ve kadını hiç görmedim. “Kuzenlerim dün evden çıktı. Anahtar saksının altında. Dilediğin kadar kalabilirsin ben dört gün sonra geleceğim” dedi.
Adrese gittim kaygılıydım ve mecburdum. Adres doğruydu. Anahtarı alıp eve girdim. Ziynet eşyalar filan görünce kadını aradım ve birini gönderir misiniz başımda dursun aksilik olursa filan başım ağrımasın dedim. Yedi aydır beni takip ettiğini ve güvendiğini söyledi. Hatta evin karşısındaki marketten dilediğin alışverişi yap ben öderim demişti. Dört gün kaldım. Sabahında çıkarken minik bir not yazıp bıraktım. Akşam telefonda sohbet edip teşekkürleştik. Bir daha konuşmadık ve hiç görüşmedik.
Diyarbakır’dan Viyana’ya
Gezerken aynı zamanda çok yönlü çalışıyorsun, fotoğraf sergileri, kısa filmler, klipler, yardım kampanyaları... Yakın zamanda yapmayı planladığın bir şey var mı?
Yakın zamanda bir belgeselimin kurgusu bitiyor. Festivallere göndereceğiz. Ayrıca üç fotoğraf sergim olacak. Biri İzmir, diğeri Diyarbakır ve sonuncusu Viyana’da olacak. Öznur ile ortak sergi projemiz var. Belirli konularda ben fotoğraf çekeceğim o çizecek. Detay veremem. Sergi İtalya ve Yunanistan’da olacak.
Bölgenin çocuğuyum ve çocuklarımız benim için herşeyden önemli. Onlar her şeyin en güzelini hak ediyor. Ben ve kitlem sağolsunlar çok güzel şeyler yaptık. Ben sadece aracıyım. Ahmet Arif kitaplarını çocuklara götürmek , Mehmed Uzun kitabı okuyan evlatlarımızı izlemek huzur verici.
“Geziyorum ve Yazıyorum”
Kendini sosyal medya fenomeni olarak tanımlar mısın? Onbinlerce kişinin seni takip ediyor olması sende nasıl bir etki yaratıyor? Mesela sorumluluk hissi uyandırıyor mu, ya da birşeyler paylaşma zorunluluğu...?
Kendimi sosyal medya fenomeni olarak görmüyorum. Geziyorum ve yazı yazıyorum. Bu yüzden takip eden değer veren bir kitle var diyebilirim.
Sorumluluk hissetmiyorum ama uslubuma biraz dikkat ediyorum. Çocuklar da takip ediyor çünkü. Biraz boşvermişlikle paylaşım yapıyorum. Çok “like” kaygısı gütmüyorum.
Fotoğraf çalışmalarında ve yardım kampanyalarında çocuklara, sosyal medya paylaşımlarında kadın fotoğraflarına yer veriyorsun, bu tercihin sebebi ne?
Az evvel dediğim gibi çocuklarımizi çok önemsiyorum. Siyasi gerilimin yüksek olduğu bir coğrafyada okumaya çalışıyorlar ve bir çok noksanlık şevklerini kırabiliyor.
Mezopotamya gençleri olarak evlatlarımızın eksiklerini gidermeyi farz olarak görmeliyiz. Geleceğimiz onlar.
Fotoğraflarda genelde çalıştığım kişileri paylaşıyorum. Ağırlıklı olarak kadınlardan iş teklifi geliyor. Onun dışında yörede de yaşlı kadınları fotoğraflıyorum. Onları çok değerli görüyorum. Beyaz tulbentlerinin altına yüzlerce anı biriktirmişler. Bakışları ele veriyor o anıları. Çok derin bakıyorlar. Bölgenin kalbi kadınlar. Onları fotoğraflamaya devam edeceğim. (MB/EKN)