İkinci günün ilk tanığı olarak deneyimlerini aktaran Amerikalı bağımsız gazeteci Dahr Jamail Irak'ta işgal sonrası tıbbi malzemelerde de ciddi sorunlarla karşılaşıldığına dikkat çekerek, "Durum şu anda savaş öncesi ambargo döneminden de daha kötü. Varolan malzemelerin dağıtım kontrolü Amerikalı askerlerin elinde" dedi.
Irak Dünya Mahkemesinin en önemli gündem maddelerinden biri olan seyreltilmiş uranyum silahlarının kullanımı üzerine sunum yapan Amerikalı patoloji profesörü Thomas Fasy de, uranyumun çocukları tehdit ettiğini söyledi.
"Doğuştan gelen hastalıklarda yedi kat, çocuk hastalıklarında dört kat artış tespit edildi. 1991'den itibaren yerleşimin yoğun olduğu yerlerde kullanılan bu silahlar 1990'da 1000 doğumda üç vaka olan istatistiği 2001 yılında bin doğumda 22'ye kadar yükseltti."
Irak dünya mahkemesinin ikinci gününde orantısız silah kullanımı ve yasaklanmış silahların kullanılması başlıklı bir sunum yapan Japonya'dan Akira Maeda, Sayo Saruta ve Koichi Inamori hem kendi ülkelerinin ikinci dünya savaşı deneyinden örnekler verdiler hem de kendi ülkelerinin bu işgalde olmasının anayasa ihlali olduğunu belirttiler.
"Amerikan ordusu ilaç yerine bomba atıyor"
Amerikalı bağımsız gazeteci Dahr Jamail, konuşmasında Saddam Hüseyin- ABD karşılaştırılması yaptı.
"Saddam Hüseyin zamanında da işkence yapılıyordu, Amerikan ordusu da işkence yapıyor. İşkence tarzları artık yaygın ve standart bir operasyon haline geldi. Amnesty International ve Human Rights Watch raporları da bunları kanıtlıyor. O zaman neden Saddam Hüseyin hapiste de, Amerikalılar değil?"
Anaakım medyanın haber yapma tarzından memnun olmadığı için Irak işgali başladıktan sonra ülkeye giden Jamail işgal sırasında yaşanan hak ihlallerini kayda düşmeye başlamıştı. İnternetten yayınladığı haberlerle Irak işgalinin gerçek yüzünü aktarmaya yardımcı olan Jamail tanıklığında Iraklılarla yaptığı görüşmelerden notlar aktardı.
"2004 yılında uzun süre tutuklu kalan bir devlet memuru ile görüştüm. Ali Abbas Bağdatlıydı. İşgalin başlamasından itibaren o kadar çok komşusu ve arkadaşı tutuklanmış ki, arkadaşlarının akibetini sormak için üç kez Amerikan üssüne gitmiş. Dördüncü gidişinde Amerikalılar onu da tutuklamışlar.
Abbas üç ay boyunca Ebu Garib'te tutulmuş. Abbas Ebu Garib'te çıplak mahkumların üstüste konulduğunu, cinsel organına elektrik verildiğini, aç, susuz, uykusuz bırakıldıklarını, ellerinden tavana bağlanarak uzun zaman öylece bırakıldıklarını, kutsal kitaba saygısızlık yapıldığını anlattı. Kadın bir asker amaçlarını Abbas'a "bizim derdimiz sizi cehenneme göndermek" diye açıklamış."
Irak'ta işgal sonrası tıbbi malzemelerde de ciddi sorunlarla karşılaşıldığına değinen Jamail "Hastanelerde başa çıkılamayacak kadar çok hasta var, cerrahi müdahale yapılamıyor, zira malzemeler eksik, elektrik ve su kesintileri sürekli hale geliyor. Durum şu anda savaş öncesi ambargo döneminden de daha kötü. Varolan malzemelerin dağıtım kontrolü Amerikalı askerlerin elinde" diye konuştu.
Sağlık hizmetlerindeki gerilemenin ve içme suyunun sağlıksızlığının ülkede salgın hastalıkların da başlamasına neden olduğuna dikkat çeken Jamail "Amerikan askerleri Irak'a sadece bomba gönderiyorlar, ne ilaç var ne de başka bir şey. Iraklı doktorlar kaçırılıyor, gözaltına alınıyor,sağlık hizmetleri genç ve malzemesiz doktorlara kalıyor" diyerek Irak'taki durumun ciddiyetini aktardı.
Dahr Jamail kimdir?
Amerikalı gazeteci. Savaş başladıktan sonra Irak'a giden Jamail, internet üzerinden yayınladığı Journal Jamail adlı internet günlüğüyle dünya kamuoyunun dikkatini bölgede yaşananlara çekmeye çalışıyor. Makaleleri The Guardian, The Nation, The Sunday Herald gibi gazete ve dergilerde yayımlanıyor.
"Uranyum çocukları tehdit ediyor"
Irak Dünya Mahkemesinin en önemli gündem maddelerinden biri olan seyreltilmiş uranyum silahlarının kullanımı ikinci günün birinci oturumunda konuşulan konulardan biriydi.
Amerikalı patoloji profesörü Thomas Fasy konuşmasına uranyumu anlatarak başladı.
"Uranyum radyoaktiftir ve toksik ağır bir metaldir. Radyasyon etkisiyle görülür. Şu anda kullanılan uranyum birden fazla toksikliğe sahip. Uranyum en kolay nefes yoluyla nüfus ediyor. Uranyum doğuştan kusurlara neden oluyor, kansere yol açtığı da biliniyor."
Fasy Irak'ın güneyinde Saddam Hüseyin tarafından 300 tondan fazla uranyum kullanıldığını hatırlatarak şöyle devam etti:
"Uranyumdan 5-6 yıl sonra bölgede çocuklarda kanser oranı arttı. Doğuştan gelen hastalıklarda yedi kat, çocuk hastalıklarında dört kat artış tespit edildi. 1991'den itibaren yerleşimin yoğun olduğu yerlerde kullanılan bu silahlar 1990'da 1000 doğumda üç vaka olan istatistiği 2001 yılında bin doğumda 22'ye kadar yükseltti."
Fasy konuşmasında daha önceki deneyimlerin seyreltilmiş uranyum kullanımının yol açtığı hasarları net olarak gösterdiğini belirtti ve Irak'ta da benzeri bir durumun yaşanacağını söyledi.
Thomas Fasy kimdir?
New York Mt. Sinai Tıp Okulu patoloji profesörlerinden olan Fasy, kanserojenler ve çevre zehirlenmesi konusunda önemli araştırmalar yapmıştır. İki yıldır seyreltilmiş uranyum silahlarından türeyen uranyum oksit tozlarını teneffüs etmenin zehirleyici etkilerini anlatmak üzere konferanslar veren Fasy, Iraklı çocukların seyreltilmiş uranyum silahlarından ne ölçüde etkilendiklerini inceleyen bir araştırmaya katkıda bulunmaktadır.
"Japonya militarizme kayıyor, Amerika da destek veriyor"
Irak dünya mahkemesinin ikinci gününde orantısız silah kullanımı ve yasaklanmış silahların kullanılması başlıklı bir sunum yapan Akira Maeda Japonya'nın atom bombası sıkıntısını çekmiş tek ülke olduğunu anımsatarak, "Tıp kurtarılanların nasıl zarar gördüğünü kayıtlara geçirdi. Bu tip silahların aşırı kullanılmasının etkilerini benim ülkem gördü." dedi.
Sayo Saruto da 1945'te Hiroşima ve Nagasaki'nin atom bombasıyla tanıştığını söyledi ve ikinci dünya savaşı sonrasında dünya devletlerinde imzalanan bir konvansiyona dikkat çekti.
"1949 Cenevre Konvansiyonu ve imzalanan ek protokoller savaşta insani kuralları belirlemiştir. ABD aslen konvansiyonu tamamlamak için hazırlanan ek protokolleri imzalamamıştır. Oysa ki ek protokollerin hükümleri bütün imzacılar için bağlayıcıdır."
Saruto ayrıca Amerika'nın Irak'a Özgürlük Operasyonu rakamlar raporuna göre 19 bin 948 güdümlü bomba, 9 bin 250 de güdümsüz bomba kullandığını söyledi ve ekledi "Amerikan hava kuvvetleri 900 kez parça tesirli bomba, 250 kez güdümsüz bomba atmış. Bu silahların arasında seyreltilmiş uranyum olduğu da biliniyor."
Saruto parça tesirli bombaların etki alanını da örneklerle açıkladı ve uluslararası hukuka göre yorumladı. "100 poundluk parça tesirli bombanın içinde 200-300 bombacık vardır. Her bombacık birkaç futbol sahası büyüklükte bir alana yayılır. Parça tesirli bomba zaman içinde mayın niteliği kazanır, insanlık dışı olan tarafı da budur zaten. Roma tüzüğüne göre kasıtlı öldürme, saldırma, acı çektirme, büyük sivil saldırılar ve bombalama savaş suçudur"
Uluslararası Irak Ceza Mahkemesi savcılarından Koichi Inamori ise Japonya'nın dünya çapında savaşı ve güç kullanımını reddeden nadir ülkelerden biri olduğunu anımsatarak "Japon anayasasının 9. maddesi içten bir şekilde uluslararası barışı özleyen Japon halkının özlemini dile getirir. Dokuzuncu madde savaş hakkını ve askeri müdahaleyi reddeder. Ancak şu andaki başbakan Koizimu'nun tavrı hem bu maddeyi ihlal hem de değiştirmeye yöneliktir" diye konuştu.
Japonya'nın gittikçe daha da fazla militarizme yöneldiğini söyleyen Inamori bu yönelimin Amerikan güçleriyle işbirliği sayesinde olduğunu da söyledi. (ÇM/EA/KÖ)