London Review of Books'un yeni sayısında ABD’li gazeteci Seymour M. Hersh imzalı “Ordudan Orduya” (Military to Military) başlıklı bir makale yayımlandı. Ünlü gazeteci Hersh, makalesinde ABD'nin Suriye politikasında yaşanan karmaşayı aktarıyor. Hersh'e göre ABD ordusu ile Obama'nın politikasının 2013'ten itibaren farklılaştı ve bu kırılmada Türkiye'nin IŞİD ve Nusra cephesi gibi "cihatçı radikallere" desteğinin payı da var.
Derginin 1-7 Ocak 2016 tarihli 38. sayısındaki makalede önemli iddialar var. ABD iç politikası açısından en kritik iddia ise bu istihbaratın Başkan Obama’nın bilgisi dışında ve hatta Obama’ya rağmen ABD ordusu tarafından verildi.
ABD ordusu, Suriye ordusuna bilgi aktarıyor
Seymour M. Hersh hakkında |
Seymour Myron Hersh 1937 doğumlu, ABD'li araştırmacı gazeteci ve yazar. Hersh, The New Yorker dergisinde askerî ve güvenlikle ilgili konularda makaleler yazıyor. 1970 Pulitzer Ödülü'nü, iki defa Ulusal Dergi Ödülü'nü, beş kere de Polk'u kazandı. 2004 George Orwell Ödülü sahibi. Seymour Hersh'ün ilk önemli başarısı 1969'da Vietnam Savaşı esnasında gerçekleşen My Lai Katliamı'nı ve ABD ordusu tarafından katliamı örtme çabalarını ortaya çıkarmasıydı ve bu haberi ile 1970 yılında Pulitzer'e layık görüldü. 2004 yılında, Irak'taki Abu Gurayb cezaevindeki mahpuslara ABD ordusu tarafından yapılan kötü muamele ile ilgili haberleri de geniş yankı buldu. Mayıs 2015'te yazdığı bir yazıda Usame bin Ladin'in ölümü konusunda ABD'nin kamuoyunu doğru bilgilendirmediğini, bin Ladin'in Afganistan'da defnedildiğini öne sürmüştü. |
Hersh’e göre ABD ordusu doğrudan bağlantı kurmuyor; bu bilgileri Almanya, İsrail ve Rusya üzerinden Suriye ordusuyla paylaşıyor. Makalede 2013 yılının ABD’de Suriye iç savaşıyla ilgili politikada bir kırılma yaşandığı öne sürülüyor. Hersh uzun makalesinin hemen girişinde Pentagon içindeki bazı üst düzey yetkililerin Obama’nın Rusya ve Çin karşıtı politikalarıyla Soğuk Savaş düşüncesini devam ettirdiğini düşündüklerini yazdı. Bu şu anlama geliyor Obama’nın Esad’ın gitmesi öncelikli politikasının 2013 sonrasında askeri üst yetkililer tarafından desteklenmedi. Rusya ve Çin’in öncelikle IŞİD’in durdurulması yönündeki stratejisi Pentagon tarafından desteklenmeye başlandı.
2013 tarihli rapor
2013’teki kırılma Savunma İstihbarat Teşkilatı (DIA) ile Pentagon’nun hazırladığı raporla belirginleşti. 2013 yılında hazırlanan raporda, Suriye Devlet Başkanı Esad’ın devrilmesinin Libya’daki gibi cihatçı bir yönetime yol açacağı savunuluyordu.
Bu raporda Türkiye’nin kilit rolüne de atıf yapılıyordu. DIA’nın başındaki isim olan korgeneral Michael Flynn 2012 – 2014 yılları arasında Esad muhaliflerine istihbarat aktardığını doğruluyor.
Hersh, Flynn’in bizzat kendisine, “Türkiye’nin Suriye sınırından yabancı savaşçıların ve silahların geçişini engellemediğini” söylediğini aktarıyor. Flynn ABD’nin muhaliflere ilişkin stratejisiyle Türkiye’nin uzun vadede IŞİD ve Nusra hakkındaki görüşünün farklı olduğunu anladıklarını da aktarmış.
Libya'daki silehlar Türkiye'den taşınıyordu
Söz konusu raporda Katar ve Suudi Arabistan'ın desteğiyle, Libya'daki silahları Türkiye aracılığıyla Suriye'ye taşınıyordu. Hersh’e göre Flynn’ın verdiği bilgiler raporda da geçiyordu. Raporda, Esad'a karşı savaşanları silahlandırma ve destekleme yönündeki ABD politikasının Türkiye ile birlikte belirlendiğini ve bu politikanın Nusra ve IŞİD dahil bütün muhalefete destek haline dönüştüğü söyleniyordu. Yani raporda Türkiye, Obama'nın Suriye politikası önünde en büyük engel olarak gösteriliyordu.
Raporun özeti şuydu, Suriye’de “ılımlı” muhalefet yoktu ve ABD aşırılıkçıları silahlandırıyordu.
Obama ordunun politikasından habersiz
Hersh'e göre, Obama yönetimini değiştiremeyeceğini anlayan ordu, 2013 sonbaharında kendi planları doğrultusunda hareket etmeye başladı. Ancak ordunun bu politika değişikliğinden Obama haberdar değildi.
"Türkiye cephaneliğindeki silahları gönderelim"
İddiaya göre Pentagon, Esad'a niyetinin iyi olduğunu göstermek için bir jest yapmalıydı. Bunun için bulunan çözüm, Libya'dan Suriye'ye muhaliflere giden silah akışına sekte vurmaktı.
Genelkurmay danışmanına göre, Başkan Obama'nın emri ile devam eden silah akışını durdurmak mümkün değildi. Bu nedenle Genelkurmay başka bir yol izledi.
Genelkurmay'ın CIA'e önerisi şuydu: “Libya'daki silah pazarı pahalı, ayrıca silahların Suriye'ye gitmesi için deniz yolculuğu da riskli. Bunun yerine, Türkiye'nin cephaneliğindeki silahları Suriyeli muhaliflere gönderelim. Hem daha ucuz, hem ulaşması daha az zaman alır.”
Fakat iddiaya göre, bu öneriden yalnızca CIA faydalanmadı. Genelkurmay danışmanı, bu süreçte “ABD ordusunun güvendiği, ancak Erdoğan'a sadık olmayan Türklerle çalıştıklarını” iddia ediyor.
Böylece modası geçmiş, düşük model silahları cihatçılara gönderdiklerini söyleyen danışman, “Bu sayede Esad'a, Başkanlık politikasına zarar verebileceğimizi gösterdik” diyor.
Hersh'ten kritik soru?
Hersh makalesinin sonunda Amerika Genelkurmay Başkanı Orgeneral Martin Dempsey, 1 Ekim’de emekli olmasının ardından Obama'nın daha yumuşak başlı bir Pentagon'a kavuştuğunu belirtiyor. Ve yazısını şöyle bitiriyor:
"Bundan böyle askeri kanattan, Obama’nın Esad’ı horgörme ve Erdoğan’ı destekleme politikasına dolaylı karşı çıkışlar gelmeyecek. Dempsey ve iş arkadaşları, Amerikan istihbarat teşkilatının aleyhindeki dosyalarına rağmen Erdoğan’a Obama’nın verdiği kamu desteğini anlayamamış durumdalar. Obama da aslında özelde bu dosyalara katılıyor. Başkan, Erdoğan’ın istihbarat şefine Beyaz Saray’daki gergin bir toplantıda “Suriye’deki radikallerle neler yaptığınızı biliyoruz” demişti (17 Nisan 2014 LRB’sinde açıkladığım gibi). Pentagon ve Savunma İstihbarat Teşkilatı, Washington’a sürekli olarak Suriye’deki cihatçı tehditten ve Türkiye’nin buna olan desteğinden bahsediyordu. Bu mesaj hiçbir zaman dinlenmedi. Peki neden?" (HK)
* Yazının orijinali için tıklayın.