Figen Kumru ve Korhan Atay, Seyfi Dursunoğlu ile birlikte.
Dün akşam (17 Temmuz 2020) erken saatlerde aldık üzücü haberi: Seyfi Dursunoğlu'nu yani Huysuz Virjin karakterine hayat veren o emsalsiz insanı kaybetmiştik. Oysa yalnızca bir ay önce hatırını sormak için aradığımızda, ev telefonunu her zamanki gibi gedikli yardımcısı Ümit açmış ve "Rastlantıya bakın Figen hanım, bu sabah kahvaltıda sizden söz ettik. 'Seyfi bey, Figen hanımla Korhan beylere gidelim mi, ne dersiniz' diye sordum, Seyfi bey ilk defa ‘Olabilir...' dedi. Biliyorsunuz dünyanın en lüks otelinde yer ayırtsak evinden çıkıp gitmek istemez ama inşallah bu yaz size geleceğiz" demişti.
Biz yıllar boyunca Seyfi beyi hep yaşadığımız sahil kasabasına davet etmiş ve her zaman "Bakalım..." cevabını almıştık. "Olabilir"e çok sevinip, birlikte neler yaparız diye planlar kurmaya girişmiştik ki...
Mizah ustası
Seyfi Dursunoğlu ile 2004 yılında, yaşam öyküsünü bir nehir söyleşisi kitabıyla anlatmak istediğimizde tanışmıştık. Çalışmamız haftada iki tam gün söyleşi yaparak üç aydan fazla sürdü. Mekânımız onun evi ve bahçesiydi. Onun yaptığı bazen de bizim getirdiğimiz -burun kıvırıp eleştirdiği- yemekleri birlikte yedik. Bir-iki kadeh tokuşturduğumuz da oldu.
Seyfi Dursunoğlu kitabını hazırlamanın bizim açımızdan en çekici yanı Seyfi Bey’i gerçekten tanımaktı. “Katina’nın Elinde Makası” adını verdiğimiz kitabı için birlikte çalıştığımız aylar süresince hayata dair pek çok detayı paylaştık. Birlikte güldük, birlikte hayıflandık, düşüncelere daldık ama gülmece bölümü her şeye baskındı. Seyfi Bey, en hüzünlü anısından bile mizah unsuru olarak yararlanacak kadar ustaydı çünkü. Söyleşi ve yazımın ardından son düzeltmelere sıra geldiğinde, "Çocuklar, gidip gelmekle vakit kaybetmeyip bende kalmanız lazım!" dedi. Onun evinde birkaç unutulmaz gece geçirdik.
Mesafeli ama sıcak
Bu süreç bizi öylesine yakınlaştırdı ki, kitabın yayınlanmasından sonraki 16 yıl boyunca her fırsatta ziyaretine gittik ya da telefonla aradık. Anlayışlı ve sevilen bir aile büyüğüyle olduğu gibi mesafeli ama sıcak bir ilişkimiz vardı. Başka türlüsü zaten olamazdı zira Seyfi Dursunoğlu'nun hayatla ilişkisinin standart kalıbıydı bu: Mesafeli ama sıcak...
Seyfi bey hayata ve insanlara hep mesafeli durmaktan yanaydı. Hâl böyle olunca, ilişkinin sıcaklık bölümü de Huysuz Virjin'e kalıyordu...
Seyfi bey ve Huysuz Virjin
Bu, akıllı, terbiyeli, titiz ve eni konu muhafazakâr bir İstanbul beyefendisiyle; son derece zeki, erkek düşkünü, hafifmeşrep, müptezel, nüktedan, ağzına geleni hemen söyleyecek denli açık sözlü, şıklık ötesi frapan bir kadının birlikteliği gibi tuhaf bir durum yaratıyordu.
Yaptığımız söyleşiyi yazıya aktarırken fark ettik: Seyfi beyin akıllı uslu derli toplu anlatımları sürüp giderken aniden Huysuz Virjin araya giriyor, anlatılanları bambaşka mecralara çekiyor hatta Seyfi beyin örtmeye çalıştıklarını yüzüne vuruyordu. Bu son derece tuhaf durumu kitapta Seyfi beyin söylediklerini düz harflerle, Huysuz'un söylediklerini italik harflerle yazarak çözebildik.
Huysuz Virjin gerçekti
Evet, Huysuz Virjin'den gerçek bir insanmış gibi söz ediyoruz. Hiç garipsemeyin, çünkü gerçek. Yaşamını yalnızca sahnede sürdürebilmesine; sahne dışında o ciddi, muhafazakâr, titiz Seyfi Dursunoğlu'na dönüşmesine rağmen gerçek. En frapan ve dekolte giysilerle kanto ritmine ayak uydurarak sahneye girişiyle başlayan ve Seyfi Dursunoğlu'nun peruğunu çıkarıp makyajını silip selam vermesiyle sona eren sınırlı bir süreyle de olsa yaşıyordu...
Başarısının, uzun ömürlülüğünün ve eskimemesinin sırrı buradaydı. O yaşayan bir varlıktı. Oyuncular ya da talk şovcular gibi bir metne değil, yaşamın ritmine ve akışına uygun şekilde konuşuyor, espri yapıyor, laf atıyor, tepki veriyor, eğleniyor ve eğlendiriyordu. Hep aynı gösteriyi yaptığı sanılsa da dönemlere, alışkanlıklara, davranışlara; kendisinin ve izleyicinin değişen ruh hallerine göre Huysuz Virjin'in şovu da sürekli değişiyordu. Öylesine değişken ve fettan bir şov ki, defalarca izlense bile kimse bıkmıyordu.
Virjin'e adanmış bir hayat
Seyfi beye gelince; Huysuz Virjin'e adanmış bir yaşamdı onunki... Tıpkı bir menajer gibi onu kolluyor, koruyor ve geliştiriyordu. Bu yetenekli, zeki ve fettan kadını zapturapt altına alabilmek uğruna; son derece özverili bir yaşam sürüyordu. Zaten kitapta kendisi de, "Doya doya yaşayamadım hayatımı!" diye açıklamıştı bu durumu.
AKP ve RTÜK
AK Parti iktidarı döneminde Huysuz Virjin'in yaşamı, RTÜK'ün çalıştığı televizyon kanallarını müstehcenlik gerekçesiyle sık sık kapatmasıyla kesintilere uğramaya başlamıştı. RTÜK bir erkeğin kadın kılığıyla ekrana çıkmasını istemiyordu. 2008 yılında Huysuz Virjin programlarının ancak gece 23.00'ten sonra yayınlanabileceğine karar verildi. 76 yaşındaki Seyfi bey de 40 yıldır devam eden şovunu bu şartlarda sürdüremeyeceğini anlayıp sona erdirdi. Daha sonra çeşitli yarışma programlarında jüri üyeliği yaptıysa da Huysuz Virjin ölmüştü ve Seyfi bey artık yalnızdı...
Artık o da gitti, şimdi hepimiz yalnızız...
(NÖ)