İstanbul Tabip Odası'nca düzenlenen Sevinç Özgüner İnsan Hakları, Barış ve Demokrasi Ödülü tutuklu gazeteciler adına Ahmet Şık'a verildi.
Cumhuriyet muhabiri Ahmet Şık ile gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu ve İcra Kurulu Başkanı avukat Akın Atalay Silivri Cezaevinde tutuklu bulunuyor. Şık, Sabuncu ve Atalay ile sosyal medya kullanıcısı Ahmet Kemal Aydoğdu’nun tutuklu bulunduğu toplam 20 sanıklı davanın görülmesine yarın Silivri’de devam edilecek.
bia Medya Gözlem Raporuna göre, 1 Ocak 2018'e 122 gazeteci ve medya çalışanı hapiste girdi.
TIKLAYIN - İsim İsim Hapis Gazeteciler
İstanbul Tabip Odası bu ödülü Ahmet Şık'a veriyor olmanın mutluluğu ve onurunu taşıdıklarını ve ödül töreninin gerçekleşeceği 23 Mayıs 2018’de Şık'ın özgürlüğüne kavuşup ödülünü kendi elleriyle alacağına inandıklarını açıkladı.
“‘Dokunan Yanar’ diye haykırdı ama elini gerçeklerin üzerinden çekmedi”
Bu yılki ödül jürisi, İstanbul Tabip Odası, İstanbul Dişhekimleri Odası, İnsan Hakları Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) temsilcilerinden oluştu.
İstanbul Tabip Odası, ödülle ilgili açıklamasında, “Türkiye'de gazetecilik ilkelerinin delik deşik edildiği, hakikatin perdelendiği, sansürün olağanlaştırıldığı, gerçeğin takipçisi olmanın cesaret istediği bu dönemde tutuklu bulunan Ahmet Şık sembol bir isim oldu” dedi.
Örgütün açıklaması şöyle:
“Ahmet Şık önce 2011 Mart ayında tutuklandı ve bir yıllık tutukluluğun ardından tahliye oldu. İlk tutuklanışı sürecinde gözaltına alınırken ‘Dokunan Yanar’ diye haykırmıştı ama hiçbir zaman yanmaktan korkup elini gerçeklerin üzerinden çekmedi.
“O dönem düzenlenen destek eylemlerinde insanlar ‘Ahmet Çıkacak Yine Yazacak’ diyordu. Ahmet Şık tahliye oldu; insanların söylediği gibi gazetecilik yapmaya, hakikatin takipçisi olmaya, soru sormaya, sorgulamaya, cevap aramaya devam etti. Ve 2016 yılı Aralık ayında yine tutuklandı.
“Ahmet Şık bugün itibariyle 432 gündür hapiste. Biz biliyoruz ki Ahmet çıkacak yine yazacak, yine gerçekleri kovalayacak.”
“Gazetecilik suç değildir”
İstanbul Tabip Odası, “ödül gerekçesi niyetine” Şık’ın duruşmada söylemesi engellenen beyanından şu sözlerini paylaştı:
“Ne yaparsanız yapın ne hakikati aramaya devam etmekte, ne de hakikati bulduğumuzda sahibi olan halka teslim etmekte bir an bile tereddüt etmeyeceğiz. Çünkü biz gazeteciyiz.
“Devletin, güç odaklarının karanlık yüzünü ortaya koymaktan hiçbir zaman korkmayan Uğur Mumcu'nun yolumuzu aydınlattığı gazetecileriz.
“Savaşın değil, barışın dilini bu ülkede hâkim kılmaya çalışan Musa Anter'in takipçileriyiz.
“Güvercin tedirginliğinde yaşarken bile halklar arasında kardeşlik köprüsü kurmaya çalışan Hrant Dink'in kardeşleriyiz.
“Adalet, eşitlik ve özgürlük için atılan tohumların bu topraklarda boy verip filizlenmesi için mücadele eden Metin Göktepe'nin yoldaşlarıyız.
“Çünkü hem tavrıyla, hem karakteriyle eğilip bükülmeden, dimdik, doğrunun ve hakikatin çizgisinden vazgeçmeden mesleğimizin hakkının verilerek yapılması gerektiğine inanan gazetecileriz. Bu yüzden geçmişte olduğu gibi katletseniz de, şimdi olduğu gibi hapsetseniz de hakikati söylemeye devam edeceğiz.
“Çünkü totaliter rejimlerin sahiplerinin, yargısının ve işbirlikçilerinin söylediğinin aksine gazetecilik suç değildir.”
Dr. Sevinç Özgüner hakkında
1927’de Tarsus'ta doğdu. 1946 yılında Milli Eğitim Bakanlığı Tıp Fakültesi sınavını kazandı, üniversitenin ilk yıllarından başlayarak ülke sorunları ile aktif olarak ilgilenmeye başladı.
1948'de İstanbul Yüksek Tahsil Gençlik Derneğine katılarak yöneticilik yaptı. Bu dönemde, üniversitenin paralı olmasına karşı başlatılan kampanyada, Nazım Hikmet'e özgürlük kampanyasında ve Kore'ye asker gönderilmesine karşı başlatılan kampanyalar nedeniyle tutuklandı.
1951 Tevkifatında yeniden tutuklandı, iki yıl sonra serbest bırakıldı. 1957'de bu defa İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesine başladı.
27 Mayıs sonrası önce TİP'te, daha sonra da Türk Solu ve Demokratik Devrim dergilerinde çalıştı. 1980'li yılların başlangıcında Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi'nde Dr. Erdal Atabek başkanlığındaki yönetimde görev yaptığı sırada, 23 Mayıs 1980’de eşi Vecdi Özgüner ile birlikte evlerinde silahlı saldırıya uğradı. Eşi ağır yaralı kurtuldu, kendisi hayatını kaybetti.
Cinayet “faili meçhul” kaldı.
İstanbul Tabip Odası her yıl Özgüner'in anısına “İnsan Hakları, Barış ve Demokrasi Ödülü” veriyor.
TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel geçen yılki törende yaptığı konuşmada, “Sevinç Özgüner bir insan hakları savunucusuydu, barış ve demokrasi mücadelesi veren değerli bir yol arkadaşımızdı. Onun anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Ülkemizin bu zor döneminde, baskıcı, anti-demokratik uygulamaların yaşandığı bir süreçte onun bize gösterdiği yolda yürüyerek mücadeleyi sürdürüyoruz” demişti. (AS)