IPS İletişim Vakfı’nın düzenlediği ve Büyükada’da gerçekleşen Okuldan Haber Odasına (OHO) 2017’nin üçüncü gününde KHK ile ihraç edilen akademisyen Sevilay Çelenk “Medya ve Demokrasiyi Yeniden Düşünmek” başlığıyla sunum yaptı.
“Türkiye’de demokratik medya ortamı var mı?” sorusuyla sunuma başlayan Çelenk, gazete haberleriyle medya dilini, TV dizileri ile siyasetin medyaya yansımalarını inceledi.
OHO’ya Türkiye ve Kuzey Kıbrıs’tan çeşitli üniversitelerin iletişim fakültelerinden 68 gazeteci adayı katılıyor. Geçtiğimiz yıl ülke koşulları nedeniyle gerçekleştirilemeyen programa seçilen 35 gazeteci adayı da bu yılki programda yer alıyor.
Demokrasi ve medya
Çelenk sunumunda ilk olarak hazırladığı gazete ve site haberleri üzerinden medyanın dili ve yönlendirmelerini anlattı:
"Medya ve demokrasi ilişkisini haber içeriklerinin çok küçük bir kısmını oluşturuyor. Güçlü bir demokrasiyi yaratacak bir kavram olarak medyayı düşünüyorsak bütün içeriklerinin demokrasiyle ilişkisi var aslında.
“Medya sadece ifade özgürlüğü, konuşma, iletişim özgürlüğü gibi alanlardan demokrasiye katkı yapmıyor. Zihniyet örüntüleri aracılığıyla demokrasiye katkı yapıyor."
“Kurmaca anlatının suskunluğu fazla konuşmaya dönüştü”
Sunumuna “savaş”, “terör” ve “mafya” temalı dizilerden bölümler aktararak devam eden Çelenk, siyasi aklın ticari akla etkisini anlattı:
"90'lardan 2002'ye kadar hiçbir kurmaca dizi veya hikayede Kürt coğrafyasında yaşanan meseleler ve çatışma ortamına ilişkin bir şey görmedik. O dönemin koşulları bakımından bu anlatıya yer açmamak ne kadar politiktiyse ve anlamı vardıysa şimdi de öyle. Aynı dönem baş örtüsü problemi vardı ancak yine konuşulmuyordu.
“Çok yoğun bir suskunluktan bugün fazlasıyla konuşma aşamasına geçildi. Her tarafta terör üzerine anlatılar var. Bunların çokluğuyla yokluğunun durduğu yer, aynı yer. O dönem inkar politikasının bir parçası olarak hiç yer vermeden bir şeyler söyleniyordu. Bugün de çok konuşarak aynı türden siyasi iktidarın sözüne eklenen bir kurmaca anlatı var.
“Kültür ortamı militarist bir dille kuşatılmış vaziyette”
"Kültür her zaman savaş, terör gibi mevzuları içermiş. Dünya görüşleri, farklı ideolojiler her zaman kurmaca anlatı alanına kendi dilinde bir işlerlik kazandırmaya çalışmış.
"Böyle militarist bir dilin kuşattığı kültür ortamı sonuç olarak bize bugünden yarına şunu yapıyor diyecek bir verimiz elimizde yok. Ama bu bir zihniyeti besliyor. Ve uzun vadeli zihniyet örüntülerimiz bütün bunların içinden şekilleniyor.
“Medya dediğimiz sadece haber, televizyon, gazetecilik değil. Artık sosyal medya ve bu tartışmalarda bir zihniyet örüntüsünü dolayısıyla da demokratik toplum idealini şu ya da bu şekilde etkileyen unsurlar. Bunlar yokmuş gibi sadece haberciliği odaklanamayız. Habercilik bunun içinde faaliyet gösteren bir alan. Dili ölüm olan kurmaca anlatılar içinde haber dili, karşımıza ölümleri getiriyor.
“İçinde bulunduğumuz medya kültürleri de fazlasıyla eril ve militarist bir dil tarafından damgalanmış görünüyor. Uzun vadede toplumun birçok başka tercihine etkisi olacak gibi duruyor. Bu açıdan böyle bir medya ortamının örüntüyü nasıl beslediğini ve demokrasi adına ne söylediğini bilmek güç değil.” (TP/HK)