Üzerinde pijaması, kucağında köyüne olan özlemini gidermek için toprağını yediği “Kepçe” adındaki saksıyla çıkıyor sahneye Dirmit. Başka bir objeye gerek duymadan sadeliğin gücünü görüyorsunuz. Dirmit yalnız değil; tulumbayla, ayla, yıldızla, denizle, sokakla, karla, kuşkuş otuyla dertleşerek hayallerinin peşinden koşuyor.
Latife Tekin’in İstanbul’a taşınan bir ailenin kent yaşamında köylü ve yoksul olmanın gerçekliği, sahiciliği ve doğallığı anlatılan “Sevgili Arsız Ölüm” romanından uyarlanan Seyyar Sahne’nin oyunu Amed Tiyatro Festivali’nde izleyici karşısındaydı.
Hakan Emre Ünal tarafından yönetilen oyunda Dirmit karakterine oyunun metnini Ünal’la birlikte düzenleyen Nezaket Erden can veriyor.
Dirmit’in tek bir gecesinde geçen oyun, romanın oyuncu kişisine dokunduğu yerden Dirmit’i, romandaki diğer karakterleri; Seyyit’i, Halit’i, Mahmut’u, Nuğber’i, Zekiye yengeyi, Aysun’u, anne ve babayı ise Dirmit’in anlatısı üzerinden tanıyoruz. Oyun, romanın yazar- anlatıcı yoluyla kurulmuş büyülü gerçekçi dilini, karakter-anlatıcıyla en yalın halde sahneye taşıma araştırmasının bir ürünü olarak karşımıza çıkıyor.
Dirmit; tek kişilik oyunda ritmi ve müziği olan bir dil ve masalsı anlatımıyla bize koskocaman bir hayal dünyasından bahsediyor. Cinler, periler, büyüler ve Azrail’in, batıl inançların günlük yaşamın olmazsa olmaz parçaları olarak yer aldığı oyun, zaman zaman boğazınızın düğümlenmesine, bazen gözyaşlarınıza, bazen gülümsemenize neden olan olaylar ile dolu dolu. Köpek karı yağıyor hep ve üşüyorsunuz izlerken.
Toplumsal cinsiyet rolleri sorgulanıyor
“Sevgili Arsız Ölüm”, birçok farklı noktadan toplumsal cinsiyet rollerinin hangi bireylerle nasıl ilişkilendirildiğini gözler önüne seriyor. Oyun bütün bu toplumsal cinsiyet rollerini, kadınlık erkeklik durumlarını Dirmit’in anlatımıyla karakterlerin çeşitli karşılaşmalarından yola çıkarak analiz etme ve sorgulama gücüne sahip. Cinsiyet rollerini izleyicinin gözüne sokmadan, daha çok aralarındaki ilişki biçimleri üzerinden anlatarak, bunlar hakkında düşünmeye ve bunları sorgulamaya sevk ediyor.
Cinler derneğine üye bir deli
Ailesinin “Cinler derneğine üye olmuş bir deli” olarak gördüğü ve ‘terbiye’ etmeye çalıştığı, hem deli, hem akıllı, hem mantıklı, hem duygusal oyun kişisi Dirmit, sorgulamaları, aklına yatmayan şeylere kuşkulu yaklaşımları, asiliği ve en önemlisi sessiz direnişi ile izleyicinin gönlünü kazanıyor. Aileyle, toplumsal baskılarla, erkek zihniyetiyle, Tanrı’yla çatışan Dirmit; kitaplara, şiirlere, dansa ve doğa ile olan ilişkisine sarılarak direniyor.
O desteğini yıldızlardan, ağaçlardan, dağlardan, taşlardan, kuşkuş otundan, rüzgârdan alıyor. O küçük kız çocuğu büyümeden oyun biterken içimizde biraz hüzün, çokça umutla çıkıyoruz salondan. Çünkü biliyoruz “Aklım uçsun, şiirler uçmasın. Sokağı ve şiiri yasakladılar ama durur muyum ben?” diyecek ve durmayacak Dirmit.
O pes etmeyecek, hep direnecek ve direndiği için kazanacak.
"Romana haksızlık eder miyim, sorusu"
Nezaket Erden romanda Dirmit’in hikayesine odaklandığını ancak diğer karakterlerin de her birinin ayrı bir oyun olabileceği çok ilginç hikayeleri olduğunu anımsatıyor ve “Romanın bütününü bozup haksızlık eder miyim düşüncesi vardı aklımda. Uyarlama kısmı biraz zorladı beni ama şu an diğer karakterlere de yer verdiğim için mutluyum” diyor.
Gösterimi bugün saat 15.00
Erden’e göre kadın izleyicilerin oyundan daha çok etkileniyor; her biri kendi yaşamından bir parça buluyor:
“Bu aslında hepimizin hikayesi. Ufak da olsa her kadın bu deneyimleri yaşıyor sanırım. Sadece etkinin şiddeti değişiyor. İnsanlara bir yerden dokunuyor hikaye”.
Not: Oyun bugün (15 Mayıs Pazartesi) saat 15.00’te Amed Şehir Tiyatrosu’nda sahnelenecek. (BD/HK)