IPS İletişim Vakfı'nın düzenlediği, Büyükada’da gerçekleşen Okuldan Haber Odasına (OHO) 2017'nin ilk günü, Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevda Alankuş sunumunda “Hak Odaklı Habercilik ve Barış Gazeteciliği’ne neden ihtiyaç duyduğumuzu” anlattı.
Sunumun ilk bölümü katılımcı öğrencilerle interaktif biçimde yapıldı. Alankuş, gazeteci adaylarına “Haber ne demek, hak haberciliği ne demek, haber değeri ne demek, haberin yapısal yanlılığı ne demek, bir olayın haber değeri taşıması için ne gibi özelliklere sahip olması gerekir” sorularını yönlendirdi.
“Barış Haberciliği/Hak Haberciliği” başlığıyla sunum yapan Alankuş, oturumdaki sorularına verilen cevapların başlık üzerinden değerlendirmesini aktardı.
Bu ana başlıklardan yola çıkarak Alankuş “Gazeteciliğin geleceği artık ‘Bağımsız İletişim Ağı’ (BİA) gibi inisiyatiflerde. Farklı inisiyatiflerde var. BİA bunun ilk örneklerinden ve en uzun ömürlü örneklerinden” diyerek başladığı konuşmasında günümüzdeki gazeteciliği kısaca özetledi: “Gazetecilik bir yere doğru gidiyor ve çok hızlı ilerliyor. Giderek mühendisliğe dönüşüyor. Mesela Columbia Üniversitesi mühendislik bölümüyle birlikte program açmış. Yani bunu üç dört sene önce hayal dahi edemezdim. Yani gazetecilik artık hem kodunu yazdığınız, bunun en fazla insana ulaşmasını sağladığınız, bütün mecraların üzerine hâkim olduğunuz, bu şekilde haberinizi ilettiğiniz sadece haberi yazmakla kalmayıp bunun dağıtımını, sorumluluğunu aldığınız çok katmanlı bir mecra halini aldı. İşte gazetecilik böyle bir mühendisliğe doğru gidiyor. Fakat bizim endişemiz bu değil. Bizim endişemiz habercilik nereye gidecek meselesi. Artık hak odaklı ve barış odaklı gazetecilikten söz etmek aslında bir lüks haline geldi. Sevmediğimiz, eleştirdiğimiz genel geçer gazeteciliğin nereye gideceği konusu yüreğimize korku salıyor”.
“Gazeteciliği yazılmayanlar üzerinden de eleştirmemiz gerekiyor’’
“Gazetecilik hiç bir zaman ölmeyecek. Önce onun bir tespitini yapalım fakat bu meslek hiç bu kadar kötü de olmamıştı bu ülkede.
”Ana akım medyada yapılan şey artık gazetecilik değil. Gazeteciliğin en temek işlevi haberin doğru olması. Yani yapılan haberin yalan olmaması öyle söyleyeyim. Çünkü ‘doğru’ sözcüğü biraz problemli bir söz. Haber sadece yapılanlar üzerinden de eleştirilmesi gereken bir şey değil. Aslında yapılmayanlar üzerinden de eleştirilmesi gerekiyor.
“Asparagas haberlerin yanında bir şeyin haber değeri taşıdığı halde haber yapılmaması da çok önemli bir sorun. Oysa bizler iletişim fakültelerinde, haber eleştirileri dersinde bunun bile doğru olmadığını öğretiyoruz. Yani böyle bir paradoksal durum. Yani hak odaklı ve barış odaklı habercilik genel geçer gazeteciliğin ABC’sinin sorunlu olduğunu söylüyor. Ama elimizde böyle bir değerimizin kalmadığı bir zamanda ve yerdeyiz. Bizim hayata dair tercihlerimiz, söz konusu insan haklarıysa ki hak odaklı haberciliğin aklınıza bunu getirdiğini farz ediyorum, bunların arasında bir öncelik farkı dahi olamaz. Şimdi bu, şimdi de bu şeklinde değil de hepsine eşit şekilde insanın geleceğini düşünerek yaklaşmalıyız.”
“Gazeteciliği oluşturan normları da artık tartışmamız gerek”
“Belirli bir kültürel, politik ve ekopolitik iklimde ortaya çıkan 5N1K ve ters piramit yani gazeteciliğin tüm ABC’si, anglosakson dünyada esas olarak 19. Yüzyılın birinci yarısından başlayarak ama asıl ikinci yarısında şekillenerek 20. Yüzyılda da bir ideoloji haline dönüşerek ilerlemiş, bu yüzyıla geldiğinde ise artık tarafsızlık ve dengelilik BBC ile birer norm haline gelmiş ve artık tartışılmaz olmuştur. Bugün bile hala büyük ölçüde bu kurallar tartışılmıyor. Bugün havuz medyasının en büyük kalemşörlerine sorun onlarda gazeteciliğin en önemli ilkesinin tarafsızlık, objektiflik, yalansızlık olduğunu söyleyeceklerdir.
“Türkiye’de yeni bir gerçeklik rejimi oturtulmaya çalışılıyor.’’
“İdeolojik olarak hepimizin içinde konumlandığı hegemonik bir dünya ve bizler fark etmeden içimize yerleştirdiğimiz hegemonik bir düşünce sistemi var. Buna Foucault’dan alıntıyla ‘gerçeklik rejimi’ diyoruz. Yani belli bir döneme egemen olan yaygın ideolojiye bu ismi verebiliriz. Bu gerçeklik rejimine bağlı olarak Türkiye’de kadın ve erkek rolleri, sokakta yaşayan çocuklar, FETÖ ya da PKK (Pekeke ya da Pekaka şeklinde okuyarak) aklınıza gelebilecek çoğu şey üzerinden yeni bir gerçeklik rejimi oturtulmaya çalışılıyor. Bu birinin hadi bunu yapalım deyip planladığı bir şey değil. İdeolojinin işleme mekanizmasına bağlı olarak bizim onu içselleştirmemizle alakalı. Bunu bilerek, idareli bir şekilde yapmadığımız için kendimizi gerçeklik rejiminin tam ortasında buluyoruz.”
Önderoğlu: Sokakta milyonlarca hakkı gasp edilen insan var
Programın sonlarına doğru söz alan BİA Medya Gözlem Raportörü ve Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ise “Temmuz 2015’ten sonra Kürt sorununun barış sürecine son verilmesinden sonra ya da darbe girişiminden sonrada aynı olarak medyayı daha dikkatli izlemeye çalıştım.
"Görünen kısım şu; insan hakları savunucuların tutuklanması yargılaması kiminin hapse atılması ya da serbest bırakılması. İnsan hakları savunucuları için durum buyken habercilik açısından daha vahim bir şey var. Bu sorunların hiç bir şekilde tacize uğramadan insanileştirilmemesi ve bu olayların insanı etkileyen şartlar olduğunun gündeme getirilememesi. Yani savaş varsa savaştan etkilenen kadın ya da çocuk yok mu? Darbe girişiminin ertesi günü 4 bin 200 yargıç işten çıkarıldı, yüzbinlerce insanın işlerine son verildi. Bu insanların hayatlarına dokunmak tabu mu? Bu meselelerin insanileştirilmesi istenmiyor ve bu durum tamamen politik bir şey. Yani savaşı istediğiniz kadar ayyuka çıkarın, yayıncılık yapın, sizi koruyacak başka bir yargı olacak ama bizler haberlerimizde bu temayı işlemeye giriştiğimiz anda hemen terörle mücadele yasası karşınıza çıkıyor. Teröre destek veriyorsunuz deniyor. Burada son derece meşru çalışma alanımıza burada müdahale edildiğini görmemiz gerekiyor. Çünkü yargı vasıtasıyla gazeteciler dosyalara yaklaştırılmayacaklar. Gazetecilik sadece yargıyla müdahil bir çalışma alanı değil ki. Sokakta milyonlarca hakkı gasp edilen insan var. Bunlarda gazeteciliğin bir parçası’’ diye konuştu. (HA/HK)