Süleymaniye’de açılan “Tasan” sergisi, varoluşu ve ekolojik katliamları sanatın diliyle anlatıyor.
25 yıldır üretim yapan Kerküklü sanatçı Sufyan Celal, Süleymaniye’deki Kültür Fabrikası’nda açtığı “Tasan” adlı sergisiyle doğa ve insan arasındaki kırılgan ilişkiyi ele alıyor.
Sergi, doğaya karşı işlenen katliamların insan yaşamına yapılan saldırılardan farksız olduğunu hatırlatmayı ve bu yolla ortak bir varoluş bilincine çağrıda bulunmayı amaçlıyor.
Eserlerinde ekolojik yıkımı, hayvan katliamlarını ve insanın doğa üzerindeki tahakkümünü konu alan Celal, izleyiciyi bu kez sessiz bir sorguya davet ediyor.
“Ölüm neden anlamını yitirdi?”
Celal’in tablolarında en çok öne çıkan tema, insanın kendi varlığını merkeze alarak doğayı yok sayması. Sanatçıya göre, doğada yaşanan her katliam, insanlığa karşı işlenen bir suçla eşdeğer:
“Doğada hayvanlara yönelik toplu katliamlar, insanlara yönelik toplu katliamlarla eşdeğerdir. İnsanlar artık ölüm karşısında sarsılmıyor. Ölüm, anlamını yitirdi.”
Celal, eserlerinde bu duyarsızlığı göstermek için karınca, balık, arı ve kuş gibi küçük canlıları merkeze alıyor. Bu tercihiyle hem ekosistemin görünmez kahramanlarını görünür kılıyor hem de insanın “üstünlük” iddiasını sorguluyor.
Doğaçlama sanat anlayışı
Celal’in üretim pratiği, doğaçlama ve malzemeyle kurulan özgür bir ilişki üzerine kurulu.
“Sanatçı, elindeki materyali dönüştürebilir, şekillendirebilir. Sonunda ortaya çıkan şey sadece sana ait olur. Bu bir doğum gibidir" diyen Celal, tarzını sabit kalıplara hapsetmek yerine her eserinde yeni biçimler denemeyi sürdürüyor.
Köyde geçen yıllarının sanatına yön verdiğini de vurgulayan Celal, “Şehirde yaşasam da köyün doğası, sessizliği ve yaşam biçimi sanatımın merkezinde" diyor.
Yeni proje: “Kelebekler ve Yıkımın Sesi”

Sanatçının aklında, “Tasan” sergisinin devamı niteliğinde yeni bir proje var.
Bu kez tuvallerin yerini maket heykeller alacak. Heykeller, kelebeklerden oluşacak ve ses efektleriyle desteklenecek bir enstalasyon biçiminde tasarlanacak.
Celal’in yeni projesi, doğa ile insan arasındaki kırılgan bağı görünür kılmayı amaçlıyor. Orman yangınları, kırılan ağaç sesleri ve ekolojik yıkımın sembolleri, çalışmanın temelini oluşturuyor.
Celal’in eserlerinde duyulan çığlık yalnızca estetik bir ifade değil; bu tahribatın yankısı. Sanatçı, doğanın maruz kaldığı sessiz şiddeti görünür kılmak istiyor:
“Sanat sürprizlerle doludur; sanatçı bir eserin sonuna gelene kadar neyle karşılaşacağını bilemez. Bu yeni projede belki kuşların katledilmeden önceki sesleri, belki bir ağacın kırılma anı, belki de bir annenin haykırışı olacak. Bu seslerle doğanın acısını görünür kılmak istiyorum.”
“Sanatın amacı sergilenmektir”

Sufyan Celal için sanat yalnızca bir ifade biçimi değil, aynı zamanda varoluşun yansıması:
“Bir sanatçının amacı eserini sergilemektir. Sergilemişse amacına ulaşmıştır. Gerisi izleyiciye kalır. Benim sanatımın etkisi yüksek sesli değil, ama derindir.”
Celal’in işleri, izleyiciyi rahatsız eden bir sessizliğe davet ediyor, o sessizlikte doğanın, insanın ve varoluşun sesi duyuluyor.
(FT/EMK)







