"İnsan ne için çalışır, ne için yaşar? Önce namus, sonra ekmek parası için... İnsan aç kalabilir ama bir tabak yemek yerse karnı doyar. Ama namusunu kaybederse dönüşü yoktur. Namus nedir? Helalindir."
İlki, bir kadın dergisi editörü 42 yaşında bir kadına, sonraki 25 yaşındaki erkek polis memuruna ait iki "namus" algısı.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Türkiye Bürosu "Kadınlarımızın hayatını kurtaralım" ana teması içinde "Namus ve Töre Cinayetlerini" inceleyeceğini Temmuz 2004'te açıklamasının hemen ardından Nüfus Bilimleri Derneği'yle ilişkiye geçti.
"Sessizliği kırmak" diyorlar; bunun için de UNFPA, Birleşmiş Milletler Kalkınma Fonu (UNDP) ve sosyal bilimler alanında disiplinler arası araştırmalar yapan Nüfus Bilimleri Derneği bir araya geliyorlar.
Kadına yönelik şiddet, "insan hakları sorunu" olarak devletin sorumluluğundadır. Birleşmiş Milletler sorunun çözümünde, sorunun devletçe böyle kavranmasının önemi üzerinde duruyor.
"Bizde namus cinayeti var mı?"
Araştırma namus cinayetleriyle mücadele için kapsamlı bir Eylem Planı hazırlamak için namus kavramı ve namus cinayetlerinin dinamiklerin anlamayı amaçlıyor.
İstanbul, Adana, Şanlıurfa ve Batman illerini kapsayan Eylül 2005'te tamamlanacak çalışmanın ilk ayağı İstanbul sonuçları açıklandı
İstanbul çalışmasında, Sarıgazi ve Kağıthane'de Güneydoğu, Doğu ve Karadeniz olmak üzere İstanbul'a göç edenler, doğma büyüme İstanbullular, profesyoneller, sivil toplum kuruluşları ve mağdurlar, kurbanlar ve yakınları şeklinde oluşan beş gruptan 51 kişiyle görüşülmüş.
Araştırmayı yürütenler İstanbul'daki çalışmanın araştırmanın sonraki evrelerinde kullanılacak soru formunun test edilmesi için iyi bir başlangıç olduğunu düşünüyor.
Proje koordinatörü Doç. Dr. Filiz Kardam, "sizde namus cinayeti var mı" sorusuna "bizde yok" yanıtı almayı "kendinden uzaklaştırma", "ya da yoklaştırma" şeklinde isimlendiriyor ve bunun çok yaygın bir eğilim olduğuna işaret ediyor.
Cinayetlerin tarifi
Bu araştırmada veriler yok. Namusun nasıl algılandığının yanı sıra, "namus ve töre cinayetleri"nin nasıl algılandığı, nedenleri, mücadele için önerilerden oluşan görüşmeler durumla ilgili fikir veriyor.
Görüşmelerdeki farklı farklı görüşler bir araya geldiğinde; "töre" cinayeti ekonomik temelli, "tutucu", aşiret ve aile kararıyla gerçekleştirildiği için "organize suç"tur ve daha çok Doğu ve Güneydoğuda karşılaşılır.
Yine görüşmelerde "namus" cinayeti bireysel tepkiler ortaya çıkıyor. Bir kadın avukat ise, her iki cinayet türünü birbirinden ayırmak istemiyor, ikisini de toplumdaki ataerkil anlayışın beslediğini düşünüyor: "Namus cinayetleri bir çok yerde işlenmekte ama Kürtlerin meselesiymiş gibi gösterilmekte... "
Cinayetin şekli ve "hak" meselesi
İlknur Yüksel, profesyonellerin ve STK'ların içindeki feminist bakış açısına sahip bazı kadınlar haricinde, görüşmelerde "töre" ve "namus" cinayetleri arasında, cinayetin nasıl işlendiği ve nedenler göz önüne alınarak ciddi bir ayırım yapıldığını söylüyor.
"Yeni ceza kanunundaki konuyla ilgili değişiklikler tam da toplumun görüşlerini yansıtıyor. Hukukun toplumun önünde olması gerektiği fikri de bu durumda geçerliliğini yitiriyor."
Görüşmeler, namus cinayetlerinin nedenini toplumsal ve ekonomik, ataerkil toplum yapısı, ailenin toplumdaki rolü, erkekler üzerindeki toplumsal baskı ve kişisel nedenlerle cinnet anı gibi başlıklar altında topluyor.
İşte 37 yaşında, lise mezunu, Karadeniz bölgesinden İstanbul'a gelen bir erkeğin görüşleri: "Adam haklıysa, ya adamın karısı orospuluk yapmış,almış adamın evinde işte dostunu, birlikte olduğu kişiyi, adamın yatağına sokmuş, adam yakalamış, çekmiş vurmuş. O adama hiç ceza vermemek lazım. Vermesinler..."
Çözüm için
Cinayetlerle mücadele de başlıca üç gruptan sorumluluk bekleniyor:
* Devletten talepler
* STK'lardan beklentiler
* Medya, toplum, karar vericiler, üniversite, cemaat liderlerinden beklentiler
Bu talepler de, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi için ekonomik yatırımlar öne çıkıyor. Kadınlara, erkeklere, görevlilere toplumsal cinsiyet eğitimi, bilinç yükseltme ve farkındalık danışma merkezleri, acil telefon hattı, rehabilitasyon programları gibi önerilerin yanı sıra, "Allah korkusu" verilmesi, cezaların artırılması gibi öneriler yer aldı.
Medyanın rolü
İlknur Yüksel mağfur ve mağdur yakınlarıyla konuşma konusunda zorluklara değiniyor: "51 kişiden biri travesti, biri mağdur ve biri de mağdur yakınıydı."
Araştırmada, namus cinayetlerinin nedenleri üzerine konuşulurken "medyanın rolü" de tartışılıyor. Bu görüşmelerde, bir çok görüşmeci medyanın rolünün olumsuz, pro-aktif ve ayrımcı buluyor.
Görüşmeciler, medyanın konuyu derinlemesine inceleyen ve soruna çözüm öneriler getiren bir mekanizma olmasından çok sadece teşhir edici bir araç olduğunu belirtiyor. (NM/BA/EÜ)