"İstatistik iktidarın en etkili kontrol ettiği alanlardan biri. Uluslararasılaşma sürecinde yerel iktidarın yanı sıra uluslararası kurumlar da uygun istatistik veri istiyor. Türkiye İstatistik Enstitüsü'nün (TÜİK) yoksulluk araştırması da bu bağlamda değerlendirilmeli."
Marmara Üniversitesi'nden Prof. Dr. Fuat Ercan, hükümetin yoksulluğu -aynı işsizlik gibi- "emeğini satmaktan başka şansı olmayan kesimleri kontrol aracına dönüştürdüğünü" söyledi.
"Başbakan çalışanların hak taleplerini 'bu kadar yoksulluk varken siz ne istiyorsunuz' diye geri çeviriyor. İnsanlar işsizlik korkusuyla taleplerini dillendirmekten geri duruyor."
Ercan, aynı şekilde bu toplumsal sorunun kapitalist dönüşüme meşruiyet kazandırmak için kullanıldığını vurguladı. "Mesela en yoksulların eğitimsizler olduğu verisi. Buna bakıp, 'sorun bir eğitim problemi' diyorlar. Ya da tarım sektöründe yoksulluğun yüksek olmasını tarımdaki neo-liberal dönüşüme bahane ediyorlar."
TÜİK: Yoksulluk azaldı
TÜİK'e göre 2006'da yoksulluk sınırının altında kalan insan sayısı önceki yıla göre bir milyon 750 bin kişi azaldı. Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 205, gıda ve yoksulluk sınırını da 549 YTL olarak açıkladı. 539 bin kişi de açlık sınırının altında yaşadı.
Dün açıklanan 2006 Yoksulluk Araştırması'nda yer alan veriler özetle şöyle:
- Kırsal bölgelerde yoksulluk oranı kentlerin yaklaşık üç katı.
- Kalabalık aileler daha yoksul.
- En yüksek yoksulluk oranı tarım çalışanları arasında. Ücretli çalışanların yüzde 6'sı, yevmiyeli çalışanların yüzde 28,63, işverenlerin yüzde 3,75'i yoksulluk sınırının altında.
- Okur-yazar olmayanlarda yoksulluk oranı yüzde 33,71. Yüksekokul ve üstü mezunlarında yüzde 1,01.
- Günlük 1 doların altında yaşayan hiç kimse kalmadı.
Yönteme eleştiriler
Öte yandan, TÜİK'in kullandığı yönteme yönelik eleştiriler de var. Araştırma Dünya Bankası'ndan (DB) 2001'de alınan krediye yürütülen Sosyal Riski Azaltma Projesi çerçevesinde gerçekleştiriliyor.
Ekonomist Mustafa Sönmez, çalışmanın DB kriterleriyle gerçekleştirildiğini ve belirlenen yoksulluk ve açlık sınırlarının gerçekçi olmadığını vurgulamıştı. Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (Türk-İş) Aralık 2006 verilerine göre o dönem dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 615, yoksulluk sınırı da 2 bin 4 YTL'ydi.
"Yoksulluk piyasa mekanizması haline getiriliyor"
Ercan'sa eleştirilere rağmen eldeki verilerin anlamlı bir fotoğraf ortaya çıkardığını söylüyor.
"Tarımda yoksulluğun yükseldiğini, iş bulmaktan umudunu kesenlerin arttığını görüyoruz. Buna karşılık hükümet bugüne kadar 'sadaka ekonomisi' denilen şekilde idare ettiği sorunu, piyasa mekanizması içine çekerek kullanmaya çalışacak. Mikro kredi gibi eskiden sosyal demokratların kullandığı devlet üzerinden yürüyen paylaşımcı politikalarla iktidar kendi meşruiyetini sağlamaya çalışacak."
Ercan, sonuç olarak bu verilerin önümüzdeki dönemde sosyal haklar mücadelesinin en önemli çatışma alanı olacağını gösterdiğini vurguluyor. (EÜ/TK)