Hükümetin "demokrasi açılımı" olarak adlandırdığı, Kürt sorununa çözüm projesinin koordinatörü İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın görüştüğü emek örgütleri ve Barolar Birliği, çözüme katkı vereceklerini açıkladı.
Atalay, dün (13 Ağustos), Demokratik Toplum Partisi'yle (DTP) toplantısının ardından önce Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu'yla (TÜRK-İŞ) görüştü.
Kumlu: Bu kanın durdurulması gerek
TÜRK-İŞ Başkanı Mustafa Kumlu, toplantıdan sonraki açıklamada, "Bu kanın durdurulması lazım" dedikten sonra, siyasi partilerden çözüm konusunda uzlaşma istedi; çözüm için söylenen sözlerin eyleme dönüşmesi gerektiğini vurguladı. Kumlu demokrasinin sorun çözme yöntemi olarak işlerlik kazanması, bireysel hak ve özgürlüklerle toplumsal hak ve özgürlükleri birbirini destekler hale getirilmesi gerektiğini söyledi.
Çözümün Türkiye Cumhuriyeti'nin temel niteliklerinin değişmeksizin gerçekleşmesi, işsizliği yok edecek, geri kalmışlığı giderecek sosyoekonomik politikalar oluşturulması gerektiğini de söyleyen Kumlu, Atalay'a, TÜRK-İŞ'in 1993 tarihli Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Raporu'nu verdi.
Özok: Eksiksiz demokrasi istiyoruz, katkı sağlayacağız
Atalay'ın daha sonra görüştüğü Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok da Birlik'in 1999'da hazırladığı raporu anımsattı. Özok şöyle konuştu:
"Ülkemizde barışı, kardeşliği, huzuru istiyoruz. Gerçekten eksiksiz bir demokrasinin gerçekleşmesini istiyoruz. Hukukun bütün incelikleri ile her insanın güvencesi olmasını istiyoruz. O nedenle Türkiye Barolar Birliği bu tür girişimlere duyarsız kalamaz, her türlü desteği verir. Barış, huzur ve kardeşlik hepimizin istediği temel hedeflerdir. Bu tür ve benzeri çalışmalara, ülkemizin demokrasi, hukukun üstünlüğü insan hakları gibi çok ihtiyacı olan bu ilkelere katkı sunan herkese Türkiye Barolar Birliği yardımcı olacaktır, katkı sağlayacaktır."
Uslu: Herkesin çözümün tarafı olmasını bekliyoruz
Atalay'a kendi çalışmalarını sunan ve sürecin sendikal hakları da kapsamasını isteyen Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) Başkanı Salim Uslu da şunları söyledi:
"Uzlaşma ararız, isteriz, diyen herkesin böylesine önemli bir konuda sorunun tarafı değil, çözümün tarafı olması, çözüme yönelik daha yapıcı katkılar vermesini bekliyoruz. 30 yıl yaşadığımız, geride kan ve gözyaşından başka miras bırakmayan bu süreç geleceğimizi tehdit ediyor. Bu süreç, çözüm süreci aslında Türkiye meselesidir. Etnik, dini farklılıklarımız, siyasi ya da ideolojik aidiyetlerimiz sorunun çözümü konusunda demokratik olgunluğa ve terbiyeye uygun katkılar vermemize engel olmamalıdır." (TK)