PKK'nın Güneydoğu'daki silahlı eylemlerine TİKKO'nun eylemlerini yurtiçinde yaygınlaştırma kararı eklenir.
Bu olaylar yetmiyormuş gibi Kıbrıs'ta patlak veren gerilim nedeniyle Türkiye'nin AB ile ilişkileri kopma noktasına gelir.
Tam bu sırada Yunanistan karasularını 12 mile çıkardığını açıklar. Türkiye bunu kabul etmeyince Ege'nin deniz ve hava sahasında çatışmalar çıkar.
Bunu seferberlik ilanı izler. Ancak ortaya çıkan ortam irticai kesimlerin İslam devleti kurma özlemini fiilen harekete geçirir Özellikle Kocaeli, Adapazarı ve İstanbul'da rejim aleyhtarı gösteriler düzenlenir. Çıkan olaylarda çok sayıda ölü ve yaralı vardır.
Bakanlar Kurulu, MGK'nın tavsiyesi ile sıkıyönetim ilan eder.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın, Birinci Ordu Komutanlığı'nın 12 Aralık 2002 tarihli yazısının içeriğinde görünce 3 Ocak 2003 tarihli bir emirle "Bunu seminerde görüşmeyin" diye uyardığı "Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo"nun ana akışı bu şekilde özetlenebilir.
Kolordulara verilen hassas görev
Birinci Ordu Komutanlığı, bu iç tehdit senaryosunu 5-8 Mart 2003 tarihleri arasında icra edilecek olan Plan Semineri-2003 için hazırlamıştır. Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan, Kara Kuvvetleri'nin uyarısına rağmen seminer planlamasının bu senaryo üzerinden yapılması emrini verir maiyetine.
Senaryo, seminere katılacak olan Birinci Ordu'nun görev alanındaki bütün ast birliklere iletilir ve hepsine "Bu senaryo uyarınca 1402 sayılı Sıkıyönetim Yasası uygulamaya konduğu takdirde ne gibi tedbirler alınmalıdır? Ortaya çıkabilecek sorunlar nelerdir?" sorusu yöneltilir.
Birinci Ordu bölgesinde Gelibolu'daki 2'nci Kolordu, Çorlu'daki 5'inci Kolordu, İzmit'teki 15'inci Kolordu ve İstanbul'daki 3'üncü Kolordu komutanlıkları, onlara bağlı tümen ve tugaylar kendi bünyelerinde iki-üç aya yayılan bir hazırlık çalışmasına girişirler.
Bu hazırlık çalışmasının amacı, bir varsayım olarak irticai, bölücü ve sol gruplar ayaklandıklarında bunların etkisiz hale getirilmesi, huzur ve asayişin sağlanmasıdır.
Bu belgelerin dış tehdit bölümünde Yunan ordusunun Türk sınırının hemen karşısında nasıl konuşlandığını gösteren çok gizli haritalar da var. Aynı zamanda iç tehdit faslında irticai ve bölücü unsurların nasıl bastırılacağına ilişkin bölümler de... Senaryoya göre, seri tutuklamalar yapılacak, binlerce insan stadyumlarda toplanacaktır. Toplama merkezleri arasında Burhan Felek Spor Salonu ile Fenerbahçe Stadyumu da vardır.
Seminerin en kritik noktalarından biri, Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan'ın bu senaryolar çerçevesinde sıkıyönetim ilanı halinde bir Milli Mutabakat Hükümeti kurulması gereğinden de söz etmiş olmasıdır.
Bu arada Birinci Ordu Harekât Başkanı Kurmay Albay Süha Tanyeri'nin imzasını taşıyan Seminer Sonuç Raporu'nda da doğrudan iç politikanın alanına giren pek çok nokta var. Örneğin, "Cumhuriyet'in laik demokratik yapısını tehdit eden iç politika gelişmeleri, siyasal İslam'a yöneliş, devlet içi kadrolaşma konularının görüşüldüğü", "bir siyasi partinin militanca irticai kadrolaşma için mücadele verdiği" belirtiliyor.
"İç tehdit her zaman önceliklidir"
Tuğgeneral Mehmet Pınar'ın başkanlığındaki Genelkurmay Başkanlığı gözlemci heyeti, üç gün süren semineri izleyip not alır ve raporunu hazırlar.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök için hazırlanan bu raporda, senaryo bağlamında iç tehdidin vurgulandığına dikkat çekiliyor, bu çerçevede "öncelikle bir Milli Mutabakat hükümetinin kurulması gerektiği, MİT Başkanlığı'na asker bir kişinin getirilmesi, İstanbul ili için ilave 4 tugaya ihtiyaç bulunduğu, sivil toplum kuruluşlarının yeniden yapılanmasına ihtiyaç olduğu" gibi görüşlerin belirtildiği aktarılıyor.
Gözlemciler, "Sayın Org. Çetin Doğan'ın plan seminerinde üzerinde durduğu önemli konular" diye bir bölüm de açmış raporda. Burada "İç tehdidin her zaman birinci öncelikli tehdit olarak algılanması gerektiği, Silahlı Kuvvetler'in demokrasinin ve insan haklarının her zaman yanında olduğu, ancak Cumhuriyet'in temel niteliklerinden hiçbir zaman taviz verilmeyeceği Org. Çetin Doğan tarafından önemle vurgulanmıştır" saptaması yapılmış.
Seçilmiş bir hükümet işbaşındayken resmi bir senaryoda Milli Mutabakat Hükümeti talebinin dile getirilmesi demokrasiyle bağdaşır mı? Bu soruya da yarın yanıt arayalım.
NOT: Dünkü yazımda "Balyoz Planı" üzerinde ilk incelemeyi yapan askeri gözlemci Kara Pilot Kurmay Binbaşı Ahmet Erdoğan'ın ismini yazarken hata yapmışım. Sayın Erdoğan'dan ve okurlardan özür dilerim. Sedat Ergin. (SE/EÜ)
* * Sedat Ergin'in yazısı Hürriyet'te 6 Ağustos'ta yayınlandı.