27 yıldır Şişli, Kurtuluş'ta yaşıyor Sema Kahraman Vurucu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nin bulunduğu Beyazıt semtinde geçen öğrencilik yıllarının ardından 1996 yılında taşınmış bu semte.
Son yıllarda Kurtuluş da pek çok eski semt gibi dönüşüm içinde. Sadece yeni evler inşa edilmiyor, eski meyhaneler, şarküteriler, fırınların yanı sıra artık yeni kahveciler, pub'lar, ocakbaşı mekanları açılıyor bir bir.
Oysa Kurtuluş'a özgü tasarımıyla ahşap evler hâlâ sokakları arşınlarken karşımıza çıkıyor birden.
Belgesel fotoğrafçı Sema Kahraman Vurucu da "Tatavla'dan Kurtuluş'a Bir Semtin Değişen Yüzü" isimli projesini anlatırken Kurtuluş'un önemli bir hafıza mekanı olduğunun altını çiziyor:
"Kurtuluş'un tarihi, Osmanlı İstanbul'unda otonom bir bölge olarak sadece Rumların yaşadığı, yan yana dizili ahşap evleri, geniş avluları, Baklahorani Karnavalı, meyhaneleri, tulumbacıları, çeteleri ve yangınları ile ünlü Tatavla'ya dayanıyor. Kurtuluş, İstanbul'un en zengin kültürel katmanına sahip semtlerinden biri. Önemli bir hafıza mekanı.
"Tarihi arka planı güçlü, hikâyesi olan bir semt. Belgesel fotoğraf üretimlerimin odağında yer alan semtimin sokaklarında fotoğraf çekerken, sosyal bir deneyi hayata geçiriyormuşçasına hafıza katmanlarını kazıyarak geçmişine kapı aralıyorum.
Semte, zihnime kazınan fotoğraf kareleri üzerinden bakmak, yokuşlu dar sokaklarında geçmişine dair rastladığım izleri, ahşap Tatavla evlerini fotoğraf karelerine hapsetmek, çok uzağında olduğum, hiç yaşamadığım yıllarına özlem, bugününe ise yabancılaşma duygusunu beraberinde getiriyor.
Fotoğraf projesinde, 1929 kışında yaşanan büyük yangınla toplumsal hafızamıza kazınan Tatavla evlerinin giderek betonlaşan semtteki yıkık dökük hallerine dikkat çekmek istemiş.
"Üyesi olduğum İFSAK'ta Nursen Bilgin Kadayıfçıoğlu'nun Walter Benjamin'in aynı isimli kitabından esinlenerek hazırladığı 'Son Bakışta Aşk' proje grubunda yer alarak, 'Tatavla Evleri' adıyla projemi hayata geçirdim. Bunun için yaklaşık sekiz ay süresince semtin sokaklarında Tatavla evlerini fotoğrafladım. Yılların yükünü taşımaktan yorulmuşçasına yıkık, dökük halleriyle zamana karşı ayakta durmaya çalışan evler bana yıllar önce bu semtin bir sokağında yaşayan Ermeni müzik insanı Gomidas Vartabed'in 'Evsiz' isimli gurbet şarkısını hatırlattı.
"Kalbim o viran evlere benzer Mertekleri kırılmış, sütunları yerinden oynamış ve yaban kuşlarının yuva yaptığı ..."
"İstanbul'da yaşadığı yılları Pangaltı'ndaki evinde geçiren Vartabed, Tatavla'ya derin bir hüzün enjekte edip suskunluğa bürünerek bu dünyadan göçüp gitmiştir sanki... Bir zamanlar bu semtin adı, sokak isimlerinin adı başka idi, hangileri tamamen unutulmuş, hangileri hatırlanıyor... 6-7 Eylül olayları, 1964 sürgünü gibi siyasi olaylar nedeniyle Rum nüfus giderek azalırken, semtin Madam Elenor'ların, Katina'ların yürüdüğü ahşap evlerden oluşan Arnavut kaldırımlı dar sokakları, yıllar önce kilise arşivindeki fotoğraf karelerine hapsolmuş. Yerini biçimsiz apartmanlara bırakan Tatavla evleri, giderek ıssızlaşmış. Beton yığınlarının arasında yıkık dökük halleriyle unutulmaya yüz tutan semt belleğinin taşıyıcı kolonları gibi geride kalanların hüznünü duyumsatıyor."
(AÖ/EMK)