Boğaziçi Üniversitesi Barış Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi, "Barış Gazeteciliği: Türkiye ve Dünyadan Örnekler" başlıklı bir sempozyum düzenledi.
Hürriyet Gazetesi yazarı Ferai Tınç’ın kolaylaştırıcılığını yaptığı ilk oturumda Washington Devlet Üniversitesi’nden Dr. Susan Ross’un barış gazeteciliği kavramını ve önemini anlattı.
Ardından Mete Çubukçu (NTV), Michel Naoufal (Lübnan Al Moustakbal Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni) ve Faruk Balıkçı (Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı) "Ortadoğu’da Medya ve Barış Gazeteciliği" üzerine söz aldılar.
Çubukçu: Ordudan önce medya savaşa girdi
Çubukçu konuşmasında Dağlıca Saldırısından sonra gelişen olayları hatırlatarak medyanın bu süreçteki rolü için "Ordudan önce medya savaşa girdi" analizinde bulundu.
"Operasyon öncesinde ve esnasında olmayan şeyler oldu gibi gösterildi, gerçeklere değil niyete dayalı habercilik yapıldı” dedi. Barış gazeteciliği yapmak için temel prensipler olduğunu vurgulayan Mete Çubukçu, bunların “niyet değil olgu ve gerçek üzerinden haber yapmak, önyargıdan arınıp empati kurmak ve objektif değil adil olmak."
Sempozyumun ikinci oturumunda Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Ragıp Duran ve Yunanistan’dan SKAI TV muhabiri Aris Chatzistefanou “Türkiye-Yunanistan İlişkilerinde Medya’nın Olumlu ve Olumsuz Yaklaşımı Ve Sonuçlarını”nı değerlendirdi.
Duran: Medya patronları barış gazeteciliğine engel
Chatzistefanou ve Duran her iki ülkede iletişim sektörünün büyük oranlarda birkaç ailenin mülkiyetinde olmasının oluşturduğu sakıncalara değinerek, bu durumun barış gazeteciliği önündeki önemli engellerden olduğunu vurguladılar.
Duran, "Medyanın ‘öteki’yle ve barışla ilişkisini içinde bulunduğu güç ilişkileri belirliyor. Bağımlı olduğu iktidar barışçıysa o da barışçı, tayin edici olan şey ise medya mülkiyeti. Dolayısıyla, barış gazeteciliğini temel hedeflerinden biri doğru ve iyi gazetecilikle bu durumu çözmek olmalı" dedi.
Sempozyumun Cumhuriyet Gazetesi yazarı Zeynep Oral kolaylaştırıcılığında gerçekleşen son oturumunda Doğu Akdeniz Üniversitesi’nden Yard. Doç. Sevda Alankuş ve MEDİZ’den Yasemin Temizarabacı kadın odaklı habercilik kavramına ve medyanın yaptığı kadın hakkı ihlallerine dikkat çektiler.
Alankuş barış gazeteciliğinin feminist perspektifle kuramsallaştırlmış olması gerektiğinin altını çizerken, Oral ve Temizarabacı da kadınların medyanın “çalışanı, izleyicisi ve haber konusu” olarak şiddete uğradığını belirttiler.
Yard. Doç. Betül Çelik (Sabancı Üniversitesi) ve Barış Günaydın (Anadolu Üniversitesi) kriz zamanlarında medyanın rolünün önemine değinirken, ÇABA Derneği’nden Özlem Zehebi de medya ve sivil toplum ilişkisine dikkat çekti. (KÇ/GG)