Cumhuriyet gazetesinin haberine göre, "Genelkurmay Adli Müşavirliği, Şemdinli kararının aceleyle alındığını, hukuka uymayan birçok yönü olduğunu ve Yüksek Askeri Şura öncesi askeri yıpratmayı amaçladığını vurguladı."
bianet'in görüşünü aldığı Kardaş'sa, kararın henüz kesinleşmediğini, yargı sürecinin devam ettiğini, davayı görüşecek olan Yargıtay'ın da bundan etkilenebileceğini söyleyerek, bunun "yargıyı etkileme"ye girdiğini belirtti.
"Karar askeri yıpratmaya yönelik"
Cumhuriyet gazetesinin haberine göre, Genelkurmay Adli Müşavirliği kararı değerlendirdi; şu sonuçlara vardı:
"1. Aceleyle verilmiş bir karar. Hukuka uymayan yönleri çok.
2. Yüksek Askeri Şura (YAŞ) öncesi askeri yıpratmaya yönelik.
3. Hazırlık soruşturmasını yürüten ve davanın iddianamesini hazırlayan, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından meslekten ihraç edilen Van Savcısı Ferhat Sarıkaya 'nın rövanşını almayı hedeflemişler."
Kardaş: Resmi açıklama olsa soruşturma açılmalı; ama bu soruşturma Türkiye'de açılmaz
Kardaş, gazetenin yayınladığı bilginin resmi bir açıklama olmadığına dikkat çekiyor.
"Resmi açıklama olsaydı, bu değerlendirme hakkında soruşturma açılması gerekirdi. Ama deneyimler de gösteriyor ki, böyle bir soruşturma Türkiye'de yapılamaz."
Kardaş, sözü edilen yorumların doğru olmadığını da ekliyor.
"Şemdinli davası kararı Yüksek Askeri Şura'yı niye etkilesin? Zaten kendileri Şemdinli olayıyla asker arasında bağlantı görmedi; 'yerel bir olay' dedi. Bu gerekçeyle, olayla ilgili hiyerarşik bir yapı olup olmadığı araştırılmadı, geriye dönük bir soruşturma yapılmadı.
"Askeri yıpratmaya yönelik denirse, Şemdinli olayıyla bağlantı kabul edilmiş demektir. Mantıklı değil."
"Üç kişinin ötesine ulaşılmasıyla ilgili umutlu değilim"
Kardaş, Şemdinli davasında ceza alan Ali Kaya, Özcan İldeniz ve duruşması 3 Ağustos'a ertelenen Veysel Ateş'in ötesinde, üst düzey yetkililere ulaşılmasıyla ilgili "umutlu olmadığını" söylüyor.
İnsan hakları örgütleri ve son olarak Avrupa Birliği Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, olayda daha üst rütbeli isimlerin sorumluluklarının olup olmadığının araştırılmasını istedi.
Kardaş'sa, "Bu işin üstünün kapatılacağını baştan beri söylüyorduk. Savcının ihracı, Genelkurmay'ın soruşturmaya gerek olmadığı kararı, kapatılacağını göstermişti" diyor.
"Savcı Sarıkaya'nın iddianamesinde olayın yerel olmadığı çok açık; oluşumun nereye doğru gittiği de anlatıldı. Üstelik bu iddianame de mahkemece kabul edildi.
"Mahkeme yeni bir suç duyurusunda bulunabilirdi. Ama bu konuda cesaret yok. Mahkemenin kapsamı genişletme anlamında yapabileceği pek bir şey olmadığını düşünüyorum."
Kardaş, hiyerarşik yapıyla ilgili bir araştırmaya girilmemesinin sonuçlarını da şöyle özetledi:
"Şemdinli olayının gerisindeki yapı ortaya çıkmadığı için, o yapıda bulunanlar uygulamalarını devam ettireceklerdir."
"Şemdinli'nin devamını getirmek için koşullar yok"
Kardaş, çift başlı yargıyı anayasal olarak değiştirmedikçe, Şemdinli olayıyla ve bezerleriyle ilgili "çözümsüzlüğün" süreceğini söylüyor. Çözümsüzlüğün kaynaklarını da şöyle sıralıyor:
Çözüm için ısrar eden siyasi irade yok: "Cumhurbaşkanı'na büyük görev düşüyordu. Ağırlığını koyup 'sonuna kadar gidilmeli, destekliyorum' deseydi, siyasi iktidarla işbirliğine gitseydi, buna muhalefet de destek verseydi, yol alınabilirdi."
Sivil yargı üst düzey komutanlara dokunamıyor: Yargı sistemi sivil yargının askerleri soruşturmasına izin vermiyor. Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı'nın yargılanma imkanı yok. Yürütmenin üçüncü başı da askeri bürokrasidir. Üstelik pratikte bundan çok daha ötededir." (TK/AD)