Kardaş ve Kayasu, Sarıkaya için meslekten ihraç kararı veren Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) kararlarının yargı denetimine tabi olmamasını da eleştirdi.
Kardaş: Olayın üstü Genelkurmay Başkanı kararıyla zaten kapatılmıştı
Emekli askeri hakim Kardaş, "Bu olay aslında, Genelkurmay Başkanı'nın Yaşar Büyükanıt hakkında soruşturma kararını vermeyeceğini açıklamasıyla, bu karardan önce kapatılmıştı" dedi.
"Şemdinli olayı, iki astsubayın ve bir itirafçının yargılanmasıyla sınırlı değil. Daha büyük bir tablo var. İşte bu tablo kapatıldı. Şemdinli davası bizi azmettirenlere, daha yukarıya götürebilseydi önemli olacaktı.
"Artık yalnızca 'bu astsubaylar cezalandırılır mı, cezaları infaz edilecek mi' diye bir kaygımız olabilir. Terörle Mücadele Yasası değişiklik tasarısındaki özel düzenleme gelirse, bu ceza hapishane de olmaz."
"Asker 'cezalandırın', siviller de 'emredersiniz' dedi"
Kardaş, savcının meslekten ihraç edilmesinin teknik olarak dava sürecini durdurmayacağını, çünkü davanın başsavcılık makamı tarafından açıldığını, dolayısıyla başka bir savcı tarafından sürdürülebileceğini söyledi. Ama, ekledi de...
"Yargının da baskı altına girdiğini gösteriyor. Sadece savcılar değil, hakimler de baskı altında artık. Sistem kendi pisliklerini temizlemek istemiyor. Susurluk'a sonucuyla da tam olarak benzedi; hatta daha da ağır oldu. Bir Emniyet İstihbarat Daire Başkanı ve savcı, hep askerin baskısıyla cezalandırıldı."
"Sarıkaya'yla ilgili karar tek başına bir şey ifade etmiyor" diyen Kardaş, tablonun bütünün "Türkiye'nin hızla asker ağırlıklı bir uygulamaya kaydığını gösterdiğini" söyledi.
"Savcıyla ilgili işlem yapılması isteği Genelkurmay'dan gelmişti; gereği fazlasıyla yapıldı. Asker 'cezalandırın' dedi, sivil otorite de 'emredersiniz' dedi."
Kayasu:HSYK kararlarına yargı ve tazminat yolu açılmalı
12 Eylül darbesinin lideri Kenan Evren'i yargı önüne çıkarmaya çalıştığı için cezalandırılan eski Adana savcısı Sacit Kayasu da, "Artık savcıların, bırakın askerleri, sivillerle ilgili işlemlerde bile 'arkası kuvvetli midir' diye düşüneceği kesin. Adaletin yerine gelmesinin önünde engel bu" dedi ve hakimlerin de aynı korkunun etkisinde kalacağı için Şemdinli davasının etkilenmesinin kesin olduğunu söyledi.
Kayasu, bu durumun önüne geçilebilmesi için, her şeyden önce HSYK kararlarının yargı denetimine açılması gerektiğini söyledi.
"HSYK kararlarıyla ilgili tazminat yolu da açılmalı. Mevcut düzenlemede bir HSYK üyesi aleyhine tazminat davası açılamaz. Müeyyidesi olmadığı için bu kadar rahat karar verebiliyorlar."
Kardaş, bunlara bir madde daha ekledi: "Siviller askeriyeyi denetimi altına almalı."
Anayasa'nın 159. maddesine göre, "HSYK kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamaz."
Canan: Şemdinli'nin aydınlatılması hükümetin sorumluluğudur
Milletvekili Canan, görüştüğümüz sırada Hakkari'deydi; "Bu karar, hukuki değil, tamamen siyasi bir karar" dedi.
"Hakimlere de yönelik bir gözdağı. Şemdinli olayını olumsuz yönde etkileyeceği çok açık. Şemdinli olayının aydınlatılması hükümetin sorumluluğu. Ama hükümet kapatmaya çalışıyor. Bundan sonra hukuk özgürlüğünden bağımsızlığından söz etmek mümkün değil."
Canan da, süreçteki Genelkurmay etkisine dikkat çekti.
"Bu sonuca gidilmesinin temelinde, Büyükanıt'la ilgili tartışmalar yatıyor. Genelkurmay'ın yaptığı açıklamada, talimatlar verilmişti. Bu hükümete bir 'gereğini yapın' uyarısıydı. Hükümet de uyarıya uydu; görevini yaptı."
Karar ağır ve orantısız
Kardaş, Kayasu ve Canan, KSYK'nin meslekten ihraç kararının ağır ve orantısız olduğuna da dikkat çekti.
Canan, "Savcı, hak etmediği bir cezayla karşı karşıya kaldı. Bölgedeki ve Şemdinli'deki hukuk dışı oluşumu tamamen iddianameye taşımış, aslında zorunlu olduğu görevini yapmıştı" dedi.
Kayasu da, "Eğer bir ceza verilecekse, bu suçla orantılı olmalı. Bu olayda suç değil, kabahat var. Buna en fazla kınama veya belki maaştan kesme verilmeliydi" derken, KSYK'nin verdiği meslekten ihraç cezasının ancak, "rüşvet, zimmet, suiistimal, suçsuz olduğunu bildiği birini dava etmek gibi durumlarda" verilebileceğini anımsattı.
Kardaş: Aynı ölçütler her iddianameye uygulansa, ülkede savcı kalmaz
Kardaş'sa, "Savcı, somut olaydan hareket ederek, 'nasıl oluşmuş'u araştırmış, geriye dönük bir araştırma ve kendince bir değerlendirme yapmış durumda. Elbette ki iddianamesinde düzeni ortaya koymak zorundadır" dedi.
"Bu ülkede nice zayıf iddialarla davalar açılıyor. Özelikle ifade özgürlüğü konusunda, profesörler, yazarlar, gazeteciler yargılanıyor. Aynı ölçütler uygulanıp ceza verildiğinde, ortada savcı kalmaz. Vural Savaş'ın Refah Partisi'nin kapatılmasıyla ilgili iddianamesini anımsayın. Orada siyasetin alası vardı." (TK)