Komisyon üyesi, Cumhuriyet Halk Partisi'nden (CHP) Ahmet Ersin, komisyon görüşme bilgilerinin basında yer almasını ve savcılıkların bu metinlerle ilgili işlem yapmasını bianet'e değerlendirirken, " Komisyon savcıların delil toplayan kolluk gücü değil; muhbir durumuna düştü. Meclis başkanının duruma el koyması gerek" dedi.
Meclis'in eski Susurluk Araştırma Komisyonu'nda yer alan Fikri Sağlar'sa, "Şemdinli olayının üstü örtülürse, nedeni araştırma komisyonu olacak. İfadeler kamuya açıldı" dedi ve ekledi:
"Her söylediğinizin dışarıda duyulacağını bilirseniz, farklı konuşursunuz. Komisyonun saygınlığı ve araştırmanın sağlığı açısından gizlilik önemlidir."
Başından beri Şemdinli olayının üzerinin örtülme riskine dikkat çeken CHP Hakkari Milletvekili Esat Canan da, "Olayı başka mecralara taşıyacak soruların ve yanıtların basına sızdırılması, Şemdinli olayının kendisinin üstünü örtüyor. Bu, bundan sonra komisyona çağrılacak olanların, korku içinde olacağı, ifade vermeyeceği anlamına gelir" dedi.
Tutanaklar sözcüğü sözcüğüne gazetelerde
Hürriyet gazetesi, bugün (16 Mart) birinci sayfadan verdiği Okan Konuralp imzalı haberde, Hakkari Belediye Başkanı Metin Tekçe'nin komisyondaki konuşmalarını yayınladı.
Gazete, Tekçe'nin "PKK terör örgütü değildir" dediğinin ortaya çıktığını, Ankara Cumhuriyet Savcılığı'nın Tekçe hakkında soruşturma başlattığını, tutanakları Komisyon'dan istediğini yazdı.
Gazete, " Tutanaklar savcılığa verilecek "başlıklı haberinde de, Komisyon Başkanı AKP milletvekili Musa Sıvacıoğlu'nun, komisyon üyelerinden gelen eleştirileri, "Yargı istemiş. Çaresiz göndereceğiz. Yargı istedikten sonra vermemek, adaleti engellemek olur" diye yanıtladığını yazdı.
Sıvacıoğlu, daha önce de, kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'la ilgili iddiaların yer aldığı tutanakları Van Savcılığı'na göndermesiyle ilgili, "Tutanağı göndermesek suç olurdu" demiş, CHP Konya Milletvekili Atilla Kart da, "gizli nitelikteki komisyon çalışmalarından bir tanığa ilişkin bilgiye yasalara aykırı şekilde ilgili savcılığa ulaştırmak suretiyle adli kovuşturmayı etkilediği ve yönlendirdiği gerekçesiyle" Sıvacıoğlu hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.
Sıvacıoğlu: Yorum yapmıyorum
bianet'in konuyla ilgili görüşmek istediği ve "Komisyon görüşmeleri basında nasıl yer alıyor?" diye sorduğu Sıvacıoğlu, "Bunu bilemem. Ben bu konuyla ilgili yorum yapmıyorum" dedi.
Ersin: Kimin ulaştırdığını bulamıyoruz
Komisyon üyesi Ahmet Ersin, "Tutanakları basına kimin ulaştırdığını bulamıyoruz. Kendi aramızda konuşuyoruz, herkes 'ben vermedim' diyor; ama yayınlanıyor işte. Gazetecilere soruyoruz, bir şey söylemiyorlar" dedi.
Ersin, komisyonun çalışması bitmeden tutanakların açıklanmasının risklerini şöyle açıkladı:
"Komisyonun çalışması olumsuz etkileniyor. Beyanda bulunan kişilerin sözleri basında yer aldığında, bu insanları dikkatli olmaya yöneltiyor. Komisyona bilgi verenlerin tutumlarını olumsuz yönde etkiliyor."
Ersin, bu yayınların ve savcılık işlemlerinin bundan sonraki araştırma komisyonlarını da olumsuz etkileyeceği görüşünde:
"Bu iş tehlikeli bir hal aldı. Önümüzdeki yıllar içinde, binlerce komisyon kurulacak. Bu gelenek oluşursa, yani her komisyonda savcı takibatı olacaksa, beyanları insanların başına dert olacaksa, bundan sonra kurulacak araştırma komisyonlarının da olumsuz etkileneceği aşikar."
Komisyon oturumlarının kapalı ve gizli olduğuna dikkat çeke Ersin kamuoyunun bilgilendirilmesiyle ilgili de şunları önerdi:
"Görüşmelerle ilgili küçük bilgiler verilebilir. Başkan, basını, komisyon çalışmalarına, beyanda bulunanlara zarar vermeyecek şekilde bilgilendirebilir. Ama bunlar raporu etkileyemeyecek şekilde olmalı."
"Savcılığa vermek zorunda değiliz"
Ersin, tutanakların savcılığa verilmesiyle ilgili de, "Komisyonun bu tutanakları vermek zorunda olmadığını düşünüyorum. Komisyon savcılığa delil toplayan kolluk gücü değil ki. Savcılık istiyorsa, şahısları çağırır, ifadelerini alır" dedi.
"Üstelik savcılığın bunu komisyon başkanından istemesi doğru değil. Komisyonun tüzel kişiliği yok. Prosedüre göre, savcılık bunu Adalet bakanlığı kanalıyla Meclis Başkanlığı'ndan ister. Meclis Başkanı da komisyon başkanlığına iletir.
"Van Savcılığı'na gönderilen tutanakta hiçbirimizin bilgisi yok. Oysa komisyona danışılıp karar alınması gerekirdi. Komisyon Başkanı, sadece başkandır. Evrak gönderme hak ve yetkisi yoktur."
Canan: Bilgi verenleri töhmet altında bırakmak doğru değil
Esat Canan da, "Komisyona çağrılan kişileri adeta suç işlemiş gibi göstermek ve soruşturma konusu yapmak, töhmet altında bırakmak, deşifre etmek doğru değil" dedi.
"Şemdinli aydınlatılmak isteniyorsa, Şemdinli'yle ilgili bilgilerin alınmasına ihtiyaç var. Tutanaklar basına nasıl yansıyor, bilemiyoruz. Oysa komisyonun sağlıklı çalışması için birtakım bilgileri kendinde tutması lazım."
Sağlar: İfadelerin sızdırılması Şemdinli'nin üzerini kapatacak
Fikri Sağlar, "Asıl sorun Şemdinli'nin üzerinin örtülmesi" dedi ve ekledi. "Görüşmelerin sızdırılması nedeniyle, benzer olaylarda da araştırma etkinliği ve komisyonun saygınlığı ortadan kalkar."
"Gördüğümüz kadarıyla, komisyonun hem muhalefet hem iktidar kanadından üyeleri, işine geleni sızdırıyor, işine geleni sızdırmıyor; bu da komisyonun ağırlığını kaybettiriyor. Bu durum, bilgi verecek olanın bilgi vermemesine, komisyona gelmemesine neden olacaktır. Komisyonun etkili çalışmasını sarsar."
Sağlar, komisyonun tutanaklarının rapor açıklanana kadar gizli olması gerektiğini, ancak bunun için yasal bir zorlama olmadığını söyledi:
"Araştırma komisyonu, soruşturma komisyonu değildir. Sadece bilgiye başvuruyorsunuz. Bilgiyi veren de, bunların açıklanmayacağını bilerek samimi olarak anlatıyor. Ama bu işin etik tarafı. Bilgi veren kişi, 'bunların gizli tutulmasını talep ediyorum' derse, komisyon bunu açıklayamaz."
"Susurluk düzeni yine kurtulacak"
Sağlar, tutanakların sızdırılmasının Şemdinli davası üzerindeki olası sonuçlarını da şöyle analiz etti:
"Van Savcılığı'nın iddianamesinde Büyükanıt olmasaydı, iddianame sanık astsubaylarla ilgili ve olayın aydınlatılması doğrultusunda olacaktı. Şu an bütün kamuoyu olaya farklı bakıyor. İşin asıl gerçeği ortadan kalktı.
"Hakkari Belediye Başkanı'nın ifadelerinin sızdırılması da Şemdinli olaylarının üzerini kapatacaktır. Böylece Susurluk düzeni kurtulacak."
"Komisyonların yaptırım gücü olmalı, devlet sırrı değişmeli"
Araştırma komisyonlarının yaptırım yetkisinin olmadığını söyleyen Sağlar, komisyon raporlarının sonuçlarının yerine getirilmeyişine de dikkat çekti ve Susurluk raporunu örnek verdi.
"Araştırma komisyonu raporları, tarihe bir şerh düşmektir. Raporlar, TBMM'nin gündemine girer, tartışılır; tutanaklara girer.
"Devletin organlarının raporları kullanması gerekirken, bunlar bazen kullanılır, bazen kullanılmaz. Oysa, yargıya intikal ettiğinde savsaklayanlar hakkında dava açılması gerek. Ama Türkiye hukuk devletinden uzaklaştığı için bunlar devreye girmiyor. Örneğin, Susurluk raporunun gerekleri yerine getirilmedi."
Sağlar, bu sorunların aşılması için de komisyonların yapısının ve Meclis İç Tüzüğü'nün değişmesinin gerektiğini söyledi.
"Meclis İç Tüzüğü değiştirilmeli. Araştırma komisyonları, yaptırım gücü olan komisyonlara dönüşmeli. Bilgi ve belgeleri, ilgili kurum ve kuruşlardan talep edebilmeli, zorlama olanağı olmalı. Davet edilenlerin gelmeme gibi bir olanağı olmamalı. Soruşturma komisyonu gibi yaptırımı olmalı.
"Araştırma komisyonları devlet sırlarını ve ticari sırları irdeleyemiyor, araştıramıyor, açıklayamıyor. Devlet sırrının kapsamı ve kavramı değiştirilmeli." (TK)