Seyyan Hanım, Afife Hanım, Mürşide Hanım, Deniz Kızı Eftalya ve Suzan Lütfullah'ın seslendirdiği operetler, tangolar, foksrotlar ve birbirinden güzel şarkıları bu kez Sema'nın kimi zaman şen şakrak, kimi zaman buğulu taş plak sesiyle bugüne ulaşacak.
"Dünyayı oktavlar arasında dolaşan ses" olarak tanınan Sema, Seyyan hanımın sesini duyduğunda, ilk tangocunun erkek olarak öğretildiği bilgisini de akılda tutarak 1930'larla ilgilenmeye ve kadın şarkıcıları araştırmaya başlamış... Perşembe akşamının repertuarı da böyle ortaya çıkmış...
Efsane hanımları tanıyınca, kadın olmanın zorlukları bir kez daha ortaya çıkıyor ki, Sema da bu çalışmasının "kadın olmanın farkına varma"yla ilişkisi olduğunu özellikle hatırlatıyor.
Suzan Lütfullah
Dönemin en önemli operetlerinin yıldızı edalı bu gencecik güzel kadın sahnelerde Şen Dul'un Çardaş Fürstin'in Bayader'in Tarla Kuşu'nun Asalet Maab'ın Ayşe'nin primadonnası.
Alman plak şirketi Polydor'un büyük seslerinden. Derlenebilen 8 taş plağın sahibi Lütfullah 23 yaşında hastalandı, ne yazık ki ihmal sonucu öldü.
Seyyan hanım
Türkçe tangolarda "sembol" ismi Seyyan Oskay lirik soprona olarak tanınıyor. Necip Celal Andel'in bestelediği "Mazi"yi seslendirmişti.
1931-32 yıllarında 78 devirli taş plağa kaydedilen bu tango "mazi kalbimde yaradır" adıyla ilk Türk tangosu olarak tarihe geçti.
Seyyan hanım eşinin subay olması nedeniyle Anadolu'nun bir ucundan, doğudaki bir yöreden 1930'lu yılların olanakları ile kalkıp İstanbul'a geliyor,Yeşilköy'deki plak stüdyosunda parçaların kaydını yapıyor, onları seslendiriyor; tekrar Anadolu'nun doğusuna eşinin görev yerine, dönüyordu.
Bu geliş gidişler,1942'ye kadar sürdü.
Deniz Kızı Eftalya
1891'de İstanbul'un Büyükdere semtinde doğdu; 48 yaşında öldü. Babası Jandarma yüzbaşısı Yorgaki Efendi evine gelen konuklar için saz çalar, genç Eftalya da babasının sazı eşliğinde şarkı söylerdi.
Eftalya Hanım genç kızlığında sıcak yaz gecelerinde bazen babasıyla, bazen de tek başına, Büyükdere'den sandalla denize açılırdı. "Mehtabiye" denilen musikili Boğaz gecelerinin bu yüzyıldaki bir uzantısı sayabileceğimiz bu sandal safalarında Eftalya gece boyunca şarkılar söylerdi.
Halk gece karanlığında yüzünü göremediği, sadece sesini uzaktan duyabildiği bu esrarengiz genç kıza "Deniz Kızı " adını takmıştı. Aleko Bacanos'un "Gel ey denizin nazlı kızı " sözleriyle başlayan çok ünlü acemaşiran şarkısı Eftalya için bestelenmiştir.
Eftalya Hanım "Deniz Kızı" adıyla ünlendi, daha çok kantocuların mekanı olan Galata kahvelerinde de büyük ihtimalle bu tür ezgiler okuyordu. Çünkü, o dönemin kantocuları arasında Eftalya adı hiç geçmez.
İlk plaklarını, 1923-1926 yılları arasında Fransa'da Pathé şirketi adına kocası kemani Sadi Bey'le [lşılay] birlikte doldurdu. Eftalya Hanım o yıllarda Avrupa ve Ortadoğu ülkelerinde konserler vermiştir.
Eftalya Hanım Atatürk'ün huzurunda şarki söyleyip onun sevgisini ve övgüsünü kazanınca. 1930'dan itibaren doldurduğu Columbia plaklarında adını artık gizlememiş; Yesari Asım'ın Refik Fersan'ın ve Sadettin Kaynak'ın şarkılarını "Deniz Kızı Eftalya Sadi Hanım" adıyla yayımlamıştır; tıpkı Pathé plaklarında olduğu gibi.
1936 Ağustos'unda Şirket-i Hayriye Boğaziçi'nde bir "mehtabiye" düzenlemişti. Bu deniz gezintisi bir bakıma efsanevi şarkıcı için düzenlenen bir şükran gecesi, bir jübileydi. İstanbullular göz kamaştırıcı derecede süslü bir sahnenin hazırlandığı salda şarkı söyleyen Eftelya hanımın dinlemek için dört Şirket-i Hayriye vapuruna doluşmuşlar...
Bebek, Kanlıca, Yeniköy, Beykoz ve Büyükdere... Vapurlara binemeyenler ellerinde renk renk fenerlerle vapurları kıyıda karşılayarak eğlenceye katılmışlardı. Deniz Kızı da sal üzerinde kurulu sahnede şarkılar türküler söylemiş, Bir yandan da, çok sevdiği zeybek havaları eşliğinde "zeybekiko" oynayanları seyretmişti.
Eftalya Hanım'ın bu sal gezintisinde üşütüp hasta düştüğü, ondan sonra da toparlanamadığı söylenir. Deniz Kızı bir zamanlar plağa okuduğu "Leyla" [Nazar] fantezisindeki kızla aynı kaderi paylaşmıştı belki de. Efsanevi okuyucu ölümünü de bir efsaneye çevirmişti böylece...
Mürşide Hanım (Gürmen)
Meziyet Hanım adıyla da tanınan , 1913'te İstanbul'da doğan eğitimi yarıda kalan Mürşide Hanım, önce Kaptanzade Ali Rıza Bey'den dersler aldı. Dâr'ül- Elhan'a devam etti. İstanbul Radyosu'nun ilk döneminde bulundu. 20 yaşındayken evlendiği Selahattin Harbiye Bandosu'nda korna çalan ve Süreyya Sineması'nda ki senfoni orkestrası konserlerine sivil olarak katılan bir subaydı. >
Columbia ve Odeon firmaları için plaklara okuyan Mürşide hanım Sahibinin Sesi firması için "Meziyyet Hanım" takma adıyla plaklar yapmıştır.Eşi plak çalışmalarını yasakladığı için değişik isimler kullanıyordu. 1984'de öldü.
Hatice Afife Tanyeli
1901-1959 yıllarında yaşayan sanatçı Basmacızadelerin kızıdır. İstanbul'da doğdu. Erenköy Kız Lisesinde okul müsamerelerinde şarkı söylerken dikkatleri çekmiş ve Cumhuriyet hükümeti tarafından Fransa'ya müzik eğitimi için gönderilmiştir.
Ecole Normal De Musik Paris'in ilk ve tek Türk kız öğrencisi olmuştur. 1929'da mezun olmuş ve Odeon firması için plaklar yapmaya başlamıştır. Günün sevilen Batı musikisi parçalarını Türkçe sözlerle Ali Baba Romano gibi eserleri söyleyerek ilk "aranjman" okuyan sanatçılardan olmuştur.
Odeon firması kendisine Paris stüdyolarında kayıt yapma olanağı sağlamış ve plak bu bilgi ile yayınlanmıştır. Yakın bir akrabası olan miralay Afi Tanyeli ile evlenmiş, okuyuculuğu bırakmıştır.
Eşi Arif bey korgeneralliğe yükselmiş, Kuleli askeri lisesi kumandanlığı yapmıştır. Afife hanım Çamlıca Kız lisesi ve Eskişehir lisesi musiki muallimliğinde bulunmuş, 1956 yılında emekli olmuştur. İki çocuk annesidir. Çok kısa zamanda yayılan bir kanser hastalığı sonucu 58 yaşında ölmüş ve Karacahmet mezarlığına gömülmüştür...
Üç kadın birlikte söyleyecek
Son on yıldır İstanbul- Dünya- Berlin arasında mekik dokuyarak geçirdiği müzikli yaşamında Türkiye içi ve dışında konserler verdi, Tuncel Kurtiz'le birlikte "Şeyh Bedreddin Destanı"nı yorumladı.
1989'da kurduğu Taksim grubuyla "İstanbul'u dinliyorum", "Sihir-Zauber", "Hommage in İstanbul" CD'lerini çıkardı. 5. Sokak Tiyatrosu Mustafa Avkıran rejisinde Murathan Mungan'ın yazdığı Dumrul ile Azrail'de ve Neos kosmos projesinde yer aldı. 2003 İstanbul Müzik festivalinde ilahiler ve Nefesler"i Avrupalı müzisyenlerle seslendirdi.
"Çok uzaklardan Geliyoruz", "İstanbul'u dinliyorum", "Şeyh Bedreddin Destanı", "Anılarda İstanbul", "21 Donnerollen", "Lost goddess 3 try out", "Sihir" ile "Gülnihal" cd'leri vardır.
Sema, Mart ayında Yasemin Göksu ve Aynur Doğan ile birlikte Anadolu dillerinde aşk şarkıları söyleyecek. (BA)
* Konser 26 Şubat 2004, Perşembe, saat 21:30, Babylon'da
* * Efsane hanımlarla ilgili bilgiler için Kalan Müzik web sitesi, Mürşide Hanım'ın oğlu Yener Gürmen ve Cemal Ünlü'nün derlediği bilgilerden yararlanıldı.