Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Demokratik Partisi’nde içinde yer aldığı çok sayıda kurum 12 Haziran’da PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan görüş yasağını protesto etmek için "Tecrit Siyasetine Karşı Özgürlüğü Savunmak İçin Gemlik’e Yürüyoruz" sloganıyla Türkiye’nin birçok kentinde eylem yaptı.
Bu yürüyüşten beş gün sonra 17 Haziran’da Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi, “Öcalan’a görüş izni verilecek” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Selvi, yazıda “Öcalan’a yakında bir yakınıyla görüş izni verileceğini” söyledi.
HDP’nin yürüyüşüne de değinen Selvi, “Her nedense son zamanlarda Öcalan’a tecridin kaldırılması için eylem yapıyorlar.
“DBP’li Salihe Aydeniz’in polise tokat attığı Kadıköy’deki eylemde olduğu gibi gerilime neden oluyorlar. Öcalan yaklaşık 2 yıldır yakınlarıyla görüştürülmüyor. Kulislerden edindiğim izlenime göre Öcalan’ın yakında bir yakınıyla görüşmesine izin verilecek.
“Bu isim kardeşi Mehmet Öcalan da olabilir, halen HDP Şanlıurfa Milletvekili olan Ömer Öcalan da İmralı’ya gidebilir. Öcalan’ın görüşmesine bir defalığına mı izin verilecek yoksa bu belirli aralıklarla devam mı edecek, orasını bilmiyorum. Ama önemli olan bu görüşmeden ne çıkacak? Öcalan, Kandil’e ve HDP’ye bir mesaj gönderecek mi?”
“Öcalan’la görüşme konusunu yazınca hemen AK Parti yeni bir çözüm süreci mi başlatıyor şeklinde tartışmalar başlatılabilir. Ama peşin olarak söyleyeyim ki öyle bir çalışma da yok, ben de öyle bir izlenim edinmedim. Öcalan’a tecrit uygulandığı iddiasıyla PKK-HDP’nin yarattığı gerginliğe son vermek için ailesinden birisiyle görüşmesine izin verileceği söyleniyor" dedi.
Selvi, “Yeni bir çözüm süreci mi başlatılıyor” başlıklı bugünkü yazısında ise; “yeni çözüm sürecinin gündemde olmadığını” belirtti fakat “Mehmet Öcalan ya da Ömer Öcalan’ın, Abdullah Öcalan ile görüştürüleceği” sözlerini tekrarladı.
TIKLAYIN-"Yeni süreçte eski yöntemler denenmeyecek, oldukça sert olacak"
"Selvi tecridi itiraf ediyor"
Selvi’nin her iki yazıda ismini geçirdiği HDP Urfa Milletvekili Ömer Öcalan’a, “Öcalan ile görüşeceğine dair bilgi iletip-iletilmediğini” sorduk.
Ömer Öcalan, konuşmasına Selvi'nin yazısını değerlendirerek başladı ve "Abdülkadir Selvi bir tecridin var olduğunu itiraf ediyor. Her iki yazısında da 'iki yıldır Sayın Öcalan ile kimsenin görüştürülmediğini" söylüyor. Bunun üzerinde durmak gerekiyor, bu tecridin açık itirafıdır" dedi.
"Bize gelen bir bilgi yok"
Kendisine ve babası Mehmet Öcalan'a "şu ana kadar görüşmeye dair herhangi bir bilgi gelmediğini" belirten Öcalan, "Abdullah Öcalan ile görüşme yapılacağına" dair söylemleri basından takip ettiklerini söyledi: "Kamuoyuna yansıdığı kadar biliyoruz. Bunun dışında bir bilgimiz yok. Bilginin olmadığı yerde yorumumuz da olamaz. Gerçek olan şu dur; iki yıldır İmralı Adası’na giden kimse yok, tecrit ağır bir şekilde devam ediyor."
TIKLAYIN-"CHP projelerini daha açık ve net ortaya koymalı"
"Taleplerimiz cevapsız bırakılıyor"
Abdullah Öcalan ile görüşme yapmak için sıklıkla başvuru yaptıklarını ifade eden Ömer Öcalan, başvuruların cevapsız bırakıldığını belirtti:
"Biz görüşmek istiyoruz, başvurularımızı rutin bir şekilde yapıyoruz, hem aile adına hem de ben milletvekili olarak başvuru yapıyorum. Fakat başvurularımıza hiçbir şekilde yanıt verilmiyor, cevapsız bırakılıyor. Kamu Denetçiliği Kurumuna da başvurduk. Oradan da yanıt alamadık, Adalet Bakanlığı ve ilgili Cumhuriyet Savcılıkları hiçbir şekilde yanıt vermiyor.
"Bizler derin bir tecridin olduğunu söylerken bunu anlatmaya çalışıyoruz. Hukuk hiçe sayılıyor, Anayasa’ya hiçe sayılıyor. Fakat karşınızdaki kim olursa olsun hukuk kurallarını uygulamak zorundasınız. Bu ülkenin Anayasasını Sayın Öcalan için de uygulanması gerekiyor."
"CHP tecride dair söz söylemeli"
Öcalan, muhalefetin tutumunu eleştirdi ve "Muhalefet de Sayın Öcalan'a uygulanan tecride dair söz söylemeli" dedi:
"Biz tecrit nedeniyle muhalefeti de eleştiriyoruz. Bu durumdan ürkmenin kimseye faydası yok. Muhalefet bu noktada cesur olmalı ve Anayasa’nın uygulanması gerektiğini söyleyebilmeli.
Bir ayrıcalık talep edilmiyor ki, Türkiye’nin infaz kanununda ağırlaştırılmış müebbet cezası alan bir mahpusun 15 günden bir ailesiyle görüşebileceği, telefon hakkına sahip olduğu yer alıyor. bu durum Sayın Öcalan'ı da kapsıyor.
"Kendini muhalif olarak görenler, ‘bu yasa Öcalan’a neden uygulanmıyor’ diye tavır göstermelidir. Sayın Öcalan’a yaklaşımınız çok farklı olabilir, düşüncesine katılmak zorunda değilsiniz ama yasaların uygulanmasını istemek zorundasınız."
TIKLAYIN-"AKP ile uzlaşma anlamına gelecek bir girişimde olmayız"
"Kürtler, AKP ile çözüme nasıl bakıyor?"
Ömer Öcalan’ın “Öcalan ile görüşme yapılacağı” iddialarıyla birlikte gündeme gelen “yeni bir çözüm süreci” tartışmasına da değindi.
“Kürtler, AKP ile bir çözüm sürecine nasıl bakar?” sorusuna yanıtı şöyle oldu:
“Sayın Abdullah Öcalan'ın Kürt seçimini üzerinde Kürt tabanı üzerinde yüzde yüz bir etkisi vardır. Bunu net olarak söylüyorum, gittiğim her yerde görüyorum.
"Biz çözüm noktasındayız, çözüme kim gelirse biz orada oluruz. Her gün onlarca genç yaşamını yitiriyor. Bu basına yansımıyor ama dört Rojava’da, Güney Kürdistan her yerde kan dökülüyor.
"Savaşa milyonlar harcanıyor. Biz çözüm noktasındayız ve bu bizim için çok kıymetli. İmralı’nın kapıları açılırsa, Sayın Öcalan Kürt halkı ile temas kurabilirse bu kısır döngü değişebilir."
"Kürt sorunu iktidara gidiş yolunun aracı değil"
Öcalan, son olarak, "CHP’nin artık bir şey söylemesi gerekiyor, Kürt sorunu ile ilgili çözümü nedir açıklamalı?" dedi ve ekledi:
"Bizler artık ‘Kürt Mehmet nöbete’ anlayışını kabul etmiyoruz. Bunu yapan CHP de olsa AKP de olsa kabul etmiyoruz, halkımız da böyle düşünüyor.
"CHP Kürtlerle ilgili ne düşünüyor? Ana dille ilgili ne düşünüyor? Onlarca belediyemize kayyum atanmış, ne düşünüyor? Halkımız tutuklanmış, ne düşünüyor? Genel af düşünüyor mu? Binlerce Kürt adli kontrol nedeniyle her gün imza veriyor, binlerce Kürt sürgünde yaşıyor, ne yapmayı düşünüyor bunlarla ilgili?
‘Kürt sorunu ateşten gömlek, kızgın sactır’ yani ciddi bir meseledir, yarın iktidar değişse bile iktidara talip olanlar da Kürt sorununa demokratik bir pencere açmak zorundadır.
"Kürt sorunu ‘birileri muhalefette kalsın birileri iktidara gelsin’ anlayışının aracı değil, bu herkesin iyi kavraması gerekiyor. İnsanlar ölüyor, biz insanların ölümlerinin üzerinden siyaset yapmayız, böylesi bir siyasete alet de olmayız.
"AKP iktidarda kalmak için bu noktada hamleler yapabilir, cesur da görünebilir fakat burada önemli olan CHP’nin, ana muhalefetin rolüdür. Muhalefetin söz kurması gerekiyor, bu kadar ürkeklik herkese kaybettirir."
(RT)