Mahkeme öncesi "Barışalım" kitabının imza gününde kendi serüvenini anlatan Pınar Selek, "Barışalım" kitabının yazma sürecinde savaş ve barışı sorguladığını söylüyor.
Selek, "Türkiye'deki savaş karşıtı örgütlerin, barış derneklerinin kurumsallaşmasını tartışmaya ihtiyacımız vardı" diyor.
Selek: Savaş aşılmak isteniyorsa anlaşılmalı
Araştırması sırasında öncelikle Türkiye'deki savaşı anlamaya çalıştığını söylüyor Selek.
"Eğer bir savaş aşılmak isteniyorsa önce anlaşılmalıdır diye yazmıştım çalışmamın başına. Dünya da ve Türkiye'de de öyledir. Bir savaş gerçekliği varsa ya da iktidarın bir politikası varsa bunun anlaşılması tartışılmaz. Bu milli güvenlik politikaları ve milliyetçi politikalarla tartışılır. O kadar histerik bir biçimde tartışılır ki, bir adım geri çekilip 'acaba ne oluyor? Bunu değiştirebilir miyiz?' diye bir düşünce olmaz."
Dört barış derneğini inceledi
Dört barış derneğini (Barışseverler Cemiyeti, Barış Derneği, Türkiye Barış Derneği ve İzmir Savaş Karşıtları Derneği) incelediğini söyleyen Selek, çocukluğunun barış konuşmalarının içinde geçtiğini ve babası Alp Selek'in de 1980 sonrası barış davasından yargılandığını ve hapis yattığını söylüyor.
Selek, araştırmasının soru sormaya başlayınca şekillendiğini şöyle anlatıyor.
"Evimizde hep barış koşulurdu ama kavram olarak barışı ve savaşı sorgulamam daha sonraları oldu. Türkiye'de savaş sisteminin özneleri kimlerdi diye sordum. Görünüşte devlet-asker, egemen güçler özne; bizler nesneydik. Nedense varolan toplumsal sorunlara bakarken kendimizi nesnelleştiriyorduk. Biz sanki nesneyizdir, özneler yalnızca egemenlerdir.O egemenler yapar her şeyi. Kafamızda öyle bir algı vardır. Oysa bizlerde özneyizdir.
"Eğer bir savaş sistemi kurumsallaşıyorsa, bizde bunun iştirakçisiyizdir. Sadece baskı gördüğümüz için sessiz kalmıyoruzdur. Başka bir çok nedenden dolayı sessiz oluyoruzdur. Bu yüzden Türkiye'deki savaş örgütünün kurumsallaşmasını tam tersi bir açıdan incelemeye çalıştım: Peki biz ne yaptık? Buna karşı barış mücadelesi, savaş karşıtı mücadele verildi mi? Nasıl verildiğini sorgulamaya çalıştım."
Savaşı ordu bile olumlamaz
Selek, Barışseverler Cemiyeti, Barış Derneği, Türkiye Barış Derneği ve İzmir Savaş Karşıtları Derneği'ni inceleyerek daha genel sonuçlar çıkartmaya çalıştığını açıklıyor.
"Araştırmamın vardığı nokta kötü bir nokta. Ben Türkiye'de barış mücadelesi verilmediğini düşünüyorum. Buna yönelik bir çalışma olmadığını düşünüyorum. Kendini barış derneği olarak tanımlayan derneklerin barış derneği olmadıklarını söylüyorum. Son derece eleştirel bir çalışma. Benimde içinden geldiğim bir geleneği sorguluyorum."
Savaşın hiç kimse tarafından sevilen, onaylanan bir durum olmadığını belirten Selek, ordunun bile savaş karşıtı söylemi olduğuna dikkat çekiyor.
Selek, Türkiye'deki muhalefetin tarihinin, toplumsal mücadele tarihinin; mücadele edenlerin hayatları gibi kırık kırık olduğu kanısında. Kimsenin bir önceki deneyimi bilmediğini söyleyen Selek, bunu da barış örgütlenmelerinin hep travmalar sonrasında oluşmasına bağlıyor.
Barış derneklerinin barışa ilişkin tanımı yok
İlk iki barış derneğinin barışa ya da savaşa ilişkin çok net tanımlamaları olmadığını söyleyen Selek, "sosyalist teoride olan bazı tanımlamalar hatırlatılıyor. Barış üzerine, savaş üzerine çok derinlikli tartışmalar yok. Güncel durum üzerine yapılan tartışmalar var. NATO vs. gibi. Ama barışın ne olduğuna ilişkin yok."
Selek, Barışseverler Derneği'nin Kore Savaşı'na tepki gösterdiğini, ancak dünyadaki ya da Türkiye'deki diğer savaşlara karşı çıkmadığını söylüyor. Örnek olarak Sovyetler Birliği'nin Afganistan savaşını ve Çekoslovakya'nın (bugünün Çek Cumhuriyeti) işgalini gösteriyor.
Savaşı reddetmiyorlar
Barış Derneği'nin söyleminin ise "Kıbrıs konusunda savaşa gerek var" olduğunu söylüyor ve 80 öncesinin barış derneklerinin zihniyetinin bugün de geleneksel olarak sürdüğüne dikkat çekiyor.
"Kimse savaşın iyi olduğunu söylemiyor. Ama barış için savaşın zorunluluğundan yola çıkarak savaşı tanımlıyorlar. Savaş karşıtlığına karşı kurulan dört dernekle ilgili yaptığım araştırmalar da, gördüm ki kimse savaşı sorgulamıyor. İlk iki barış derneğinin Türkiye'de olup bitenlerle ilgisi yok. Adeta Sovyetler Birliği'nin Türkiye diplomatları gibi çalışıyorlar. Savaşı reddetmiyorlar."
Selek, "Savaş karşıtlığı için militarizmi çözümlemek gerek" diyor.(AD)