Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) yeniden kurulmasının ardından ilk genel kurulunu yaptı.
“Kapitalizmin Krizi, Krizin Hukuku” ana başlığı ile gerçekleşen 18-19 Ocak 2020 tarihli genel kurulda Silivri Cezaevinde tutuklu bulunan Selçuk Kozağaçlı da yeniden genel başkan seçildi.
Kozağaçlı, genel kurula gönderdiği mektubunda, “Zor zamanlardayız. Hapishanelerde açlık grevleri ve ölüm oruçlarıyla örülmüş bir direniş yılı geliyor. ÇHD kurulduğu günden bu yana yaşamlarını ortaya koyarak adalet arayanları hiç yalnız bırakmadı, önümüzdeki günlerde de bırakmayacağınızdan eminim” dedi.
Merkez Yürütme Kurulu da şu isimlerden oluştu: Ümit Büyükdağ (Genel Başkan Yardımcısı/2. Başkan), Nergiz Tuba Aslan (Genel Sekreter), Rıza Karaman (Sayman), Üyeler: Ahmet Ergin Sözen, Didem Baydar Ünsal, Diren Yeşil, Furkan Açıkgöz, Halime Şenli Bilgin, Nazan Betül Vangölü Kozağaçlı, Seher Dursun, Şerife Ceren Uysal, Tünay Cengiz.
ÇHD’li avukatlardan Behiç Aşçı, Aytaç Ünsal, Aycan Çiçek, Ebru Timtik, Barkın Timtik, Oya Aslan, Ayşegül Çağatay ve Engin Gökoğlu da halen tutuklu bulunuyor.
“Başka bir avukatlık pratiği mümkün”
Genel kurulun sonuç bildirgesinde toplumsal muhalefetin gündemleri konu edildi. Bildirgeden öne çıkanlar şöyle:
“2016 yılında Derneğimiz siyasal iktidar eliyle kapatıldığında bu kararı tanımadığımızı ilan etmiştik. Dernek binalarımız talan edilip, kapılarımıza mühür vurulduğunda, ‘ÇHD dört duvardan ibaret değildir’ demiştik. Geçirdiğimiz bu zorlu sürecin muhasebesini yaptığımızda, bu sözümüzün arkasında durabildiğimizi görmenin gururunu yaşıyoruz.
“Bu süreçte çok değerli üyelerimiz tutsak edildi, işkencelerden geçirildi, haklarında on yılları bulan hükümler kuruldu, ama el birliği ile dosta, düşmana, Türkiye'ye ve dünyaya başka bir avukatlık pratiğinin mümkün olduğunu ve ÇHD'nin bu pratikten asla ve asla geri durmayacağını ilan ettik.
“ÇHD, işçi sınıfına yönelen tüm saldırılar karşısında sınıfın ve emeğin yanında saf tutmaya devam edecektir. Krizin faturasının işçi sınıfına değil, kapitalistlere kesilmesi gerektiği çok açıktır.
“ÇHD, işçi sınıfı mücadelesini kanunlara ve mahkeme salonlarına indirgemeksizin işçi sınıfının tüm hak arama mücadelesinin meşruiyetine inanır, işçi sınıfı ile bu temelde dayanışma içinde olur, birlikte mücadele eder.
“Emek sömürüsünün yarattığı Soma ve Ermenek katliamlarında adalet arayışında, 3. Havalimanı, Greif direnişi, metal süreci ve tüm direniş alanlarında, grev yasaklarına karşı mücadelelerde, KHK ihraçlarında, güvenlik soruşturmaları eliyle sınıfa yönelik tüm saldırılarda, işçi sınıfının kalbinin attığı, işçi sınıfının canının yandığı, işçi sınıfının ayağa kalktığı her yerde, onlarla omuz omuza olmaya devam edecektir.
“Ülke genelinde yaşanan intiharlar, ÇHD'nin gündemidir. ÇHD, intiharlara münferit vakalar olarak yaklaşmamakta, kapitalizmin krizi nedeniyle daha fazla insanımızın kendi yaşamına kıymasına engel olabilecek tek şeyin anti-kapitalist bir mücadele hattı örmek olduğunu bilmektedir.
“Türkiye'de yargı yoktur. Ceza yargılamaları doğrudan talimatla yürütülmekte, on binlerce insan adil yargılanma hakkından yoksun bırakılmakta, savunma hakları da kısıtlanarak tutsak edilmektedir. Adalet saraylarının adalet sağlamaktan yoksun kaldığı bu dönemde, ezilenlerin, baskı altında tutulanların, haksızlığa uğrayanların adalet mücadelesinde saf tutmak ÇHD'nin görevidir.” (AS)