"Kadın, erkek, trans, telekız, genelevde, sokakta, kendi evlerinde, parklarda, kulüplerde çalışan seks işçileri... Bugüne kadar hep bizim adımıza konuşuldu; muhteşem bir politik dile sahip olmak zorunda değiliz ama bu alanın özneleri ve uzmanları biziz."
Beş yıl önce sendikalaşma mücadelesi ekseninde tartışmalar yürüten seks işçileri, aradan geçen zamanın ardından "Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği" adı altında dernek kurdu.
Derneğin Başkanı Kemal Ördek, bianet'in sorularını yanıtladı.
Neden seks işçiliği?
Bu bir meslektir. Toplumda bu konuyla ilgili genelde bir önyargı, saplantı ve korku var. Bunun bir iş kolu olarak görülmesi ahlaksızlığı meşrulaştırır mı tartışması var. Sadece toplumda değil, bu alanda düzenlemeleri yürüten yetkililer de böyle bakıyor.
Biz meslek diyoruz, çünkü bu işi yapanlar 'bugün işe çıkıyorum' diye yapıyor. Çok uzun tartışmalara gerek yok. Bu ortaya artı değer çıkaran, belli bir zaman çalışılan, talep ve sorunları olan bir emek biçimi. O yüzden biz meslek olarak kabul edilmesini talep ediyoruz.
Meslek olarak kabul edildi, ya sonra?
Bizim amacımız seks işçiliği ile ilgili bütün önyargıları bertaraf etmek. Zaten bu olursa diğer tartışmalara da geçilebilir. Hukuk mevzuat, cinsel sağlık, şiddet, ayrımcılık, nefret suçları, toplumsal dışlanma, izolasyon. Ayrıca seks işçilerinin uyuşturucu kullanımı alkolizm, yeraltı örgütleri ile iletişimi. Çünkü çok güvenliksiz bir alan. Ama temel konu bütün tabuların yok edilmesi.
Seks işçiliğine toplumun farklı kesimlerinden farklı yaklaşımlar var.
Alana inilerek, seks işçilerinin ihtiyaçları ve talepleri ile paralel şekilde söylem üretilmeli. Bir kadın grubu "kadın bedenine yönelik sömürü, yok edilmeli", hükümet kanadından muhafazakar bir kesim "genelevleri kapatmak istiyorum, devlet kadın sattırıyor dedirtmem" bir başkası "evet suç olmaktan çıkarılmalı ama idealize de edilmeli" diyebilir.
Amacımız bu konuyu tartışılabilir hale getirmek. Seks işçilerinin ağzından sorunları ve talepleri dinlemek; çünkü bugüne kadar hep bizim adımıza konuşuldu. Bu konunun uzmanları seks işçileridir; muhteşem bir politik dile sahip olmak zorunda da değiliz ama bu alanın özneleri ve uzmanları biziz. Bu alanı bize bırakın, biz konuşalım ve politika üretelim; yeter ki bizi görmezden gelmeyin, dinleyin.
Dernek hangi kesimlerle ilgilenecek?
Hep seks işçiliği kadınlarla eşleştiriliyor ama erkek seks işçileri de var. Kadın, erkek, trans ayrımı yapmıyoruz, bütün seks işçileri ile ilgileniyoruz; genelevde, sokakta, kendi evlerinde, parklarda, kulüplerde, telekızlar. Yani bilinmeyen bir sürü grup var; bu yüzden de farklı grupların farklı sorunları var.
Genelevdekilerin sorunları ne?
Türkiye'nin her yerinde artan kapatılma meselesi…Genelevlerde görüştüklerimiz; "Burası işyerimiz, şiddete maruz kalmıyoruz, cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı korunuyoruz, maaşlı çalışıyoruz, sosyal güvencemiz var, ssk yatıyor. İş yerlerimiz kapatılırsa sokağa düşüp şiddete maruz kalacağız" diyor. Şimdilik en belirgin sorunları bu.
En çok sıkıntı yaşayan gruplardan biri trans seks işçileri olsa gerek.
Bağımsız çalışan trans seks işçilerinin en belirgin sorunları fiziksel, psikolojik ve kurumsal şiddet; yani polis şiddeti. Fuhuş yaptıkları gerekçesiyle evleri basılıp sokağa atılıyorlar. Bu hukuksuz ve keyfi bir şekilde barınma hakkının gaspıdır. Sokakta yine aynı şekilde çok yüksek para cezaları kesiliyor. Herhangi bir şiddete maruz kaldıklarında adalete erişimde sıkıntılar yaşıyorlar. Etkin soruşturma yürütülmüyor ve suçlular yakalanmıyor. Cinsel yolla bulaşan hastalıklar için de önlem alınmalı.
Bakanlıklarla ilişkiler nasıl olacak?
Kapıları aşındıracağız bizi kabul etmeyebilirler ama dertleri anlatacağız. Cinsel yolla bulaşan hastalıklar için Sağlık Bakanlığı ile çalışılması gerek. Şiddet meselesi içinde Adalet ve İçişleri Bakanlığı birincil muhatabımız. Alanda çalışarak hazırladığımız raporları ileteceğiz. Polis ve savcıların eğitilmesinde bakanlıkların etkin rol oynaması gerekiyor. Ama bunlarla sınırlı değil; bu politik bir mesele, kamuoyunda tartışma ortamı yaratılması gerekiyor.
Dünyada seks işçiliği nasıl?
Ortak bir yaklaşım yok. Her ülkenin kendine özgü mevzuatları var. Mesela Hollanda'da seks işçiliği devlet gözetiminde belli alanlarda yasal. İsveç ve Norveç'te müşterileri cezalandıran bir sistem var. ABD'de cinsel hizmet almak da vermek de suç.
Türkiye'nin özgünlüğü içinde seks işçileri bir araya gelip değerlendirmeli. En iyi örnek Yeni Zelanda. Ne çalışanlar, ne müşterileri ne de aracılara ceza öngörüyor. Hukuki mevzuatında şiddet engelleniyor. Yeni Zelanda'da polis size seks işçiliği yaptığınız için dokunamıyor; çünkü fuhuş suç değil. Tecavüze uğradığınızda o yüzden polise rahatlıkla başvurabiliyorsunuz ve gerekli önlemleri alıyorlar. Ayrıca cinsel sağlık problemleri de olduğunda hastaneye rahatlıkla gidebiliyorlar. Türkiye'de de seks işçiliği için suç olmaktan çıkarıcı bir mevzuat olmalı. Suç olmaktan çıkarmak yasal haline getirmek değil ama cezalandırmamak demek.
Türkiye'de daha çok genelevde mi yoksa sokakta mı çalışmak tercih ediliyor?
Dünyanın en ileri medeniyetinde dahi seks işçileri damgalanma ile karşılaşıyor. Sonuçta başka iş yapan var, çocukları olanlar var. Çoğu seks işçisi bu yüzden kayıtlı çalışmak istemiyor. Ama bu hem cinsiyet anlamında hem de farklı nedenlerle değişiyor. Bazıları "bizi bir yere kapatmayın, kendi belirlediğimiz alanlarda güvenli çalışalım ama kayıt altına alınmayalım" diyor. Bir kısmı "kayıt altına da alınalım, vergimizi ödeyelim, sigortamız olsun, cinsel sağlık kontrollerimiz olsun" da diyebilir. Ya da ajanslar üzerinden bağımsız şirket gibi çalışalım da denebilir. Bunların hepsi bir araya gelinerek tartışılmalı.
Sendikalaşma gündeminizde var mı, sendikalar bu konuda ne düşünüyor?
Önyargı var ama beş yıl öncesine kıyasla şimdi en azından muhatap alabiliyorlar. Yüzde yüz iş kolu olarak kabul ediyorlar demiyorum. Çünkü en ilerici insanlar bile seks işçiliği olunca uzak duruyor, "işçilik değil sömürü biçimidir" diyor. Sendikalar da böyle düşünüyor ama şu anda birebir görüşülmedi; görüşmek gerekiyor. (NV)