* Fotoğraf: ÇHD
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Halkın Hukuk Bürosu’ndan (HHB) avukatların yargılandığı davanın üç gün sürecek olan duruşması, Silivri Hapishane Kampüsü Duruşma Salonunda saat 11.00’de başladı.
İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada 22 avukat yargılanıyor. ÇHD Genel Başkanı Avukat Selçuk Kozağaçlı ve üyesi Avukat Barkın Timtik beş yılı aşkın süredir tutuklu.
Bugünkü duruşmada da tahliye edilmediler.
Bir sonraki duruşma 23 Mart 2021'de görülecek.
TIKLAYIN - “Delilsiz davada” tüm avukatlara ceza isteniyor
15 Eylül 2021 tarihinde görülen duruşmada, duruşmadan bir gün önce dosyaya atanan savcı yaklaşık 7 yıldır devam eden dosyada esas hakkında mütalaa sunabileceğini beyan etti, 17 Kasım tarihli duruşmanın hemen öncesinde esas hakkında mütalaa sunuldu. Mütalaada Kozağaçlı’nın “yasadışı örgüt yöneticiliği”nden cezalandırılması talep edildi. Dosyada yargılanan diğer tüm avukatlar hakkında da “yasadışı örgüt üyeliği”nden ceza istendi.
“Deliller” 25 Ocak 2007'den beri hiç açılmadı
Duruşmada yaşananları aktaran Halkın Hukuk Bürosu, “Mahkeme Başkanı dün ikindi vaktinde tartışmalı dijital materyallerin bulunduğunu iddia ediyor” dedi.
“Mahkeme, Emniyet Genel Müdürlüğünün 2007 tarihli yazısında bilgisayar hard disklerinde Hollanda polisinin yaptığı çalışmalar sonucu elde edilen bilgilerin polise teslim edildiği ve dijitallerin emniyete alındığına dair yazıyı okudu. Dijitallerin emanete alındığı 25 Ocak 2007'den beri hiç açılmadığını, Adli Tıp'a gönderileceğini belirtti.”
“Bilirkişiye gönderilmesi gerekiyor”
Ardından söz alan avukat Hasan Fehmi Demir şunları söyledi:
“Daha önce bu materyaller defalarca kez istendi ancak getirtilememişti. Getirildiği iddia edilen materyaller ile ilgili inceleme yöntemine ilişkin taleplerimiz var. Adli Tıp'ta çözümü yapıldıktan, imajları bize verildikten sonra bilirkişiye gönderilmesi gerekiyor.
“İddianamedeki belgelerin dijitallerde olup olmadığı değil; CMK usullerine uygun şekilde incelemeler yapılmış mıdır bu önemli.
“Sizin ve emniyetin orijinal dediği CD orijinal değil. Bu belgeler Belçika Hollanda'da ele geçirildiği iddia edilen belgelerin CD’ye kaydedilmiş halidir. DVD ve CD biçimindeki kayıtlar orijinal olamaz, bunlar Belçika’da bulunduğu söylenen evrakların kopyası.”
“Mahkum etseniz yatacağı süreyi yattı”
“Tutukluluk konusunda, Barkın Timtik zaten mahkum etseniz yatacağı süreyi yatmış durumda. Barkın yönünden fiilen atılı suçlamanın infazı tamamlanmıştır. Selçuk Kozağaçlı yönünden 37 ACM'deki dosyaların içerikleri tamamen aynı ve üstelik soruşturma savcısı da bunu böyle beyan etmiştir.
“Aynı evraklar ile 37 ACM yöneticilikten değil üyelikten ceza veriliyor. Şimdi aynı evraklar ile yöneticilikten ceza isteniyor. Bu daha önceki öngörü ile tamamen hukuksuz olan o eski kararla bile çelişiyor.”
Duruşma savcısı bu savları dikkate almayarak Timtik ve Kozağaçlı’nın tutukluluk hallerinin devamını istedi.
“Dosyadaki tanıklar gerçek kişi değil”
Yargılanan avukat Selçuk Kozağaçlı söz aldı ve şu beyanda bulundu:
“Sayın savcıya sitem etmek istemem ama sekiz yıldır aranan evrakların bulunduğu iddia ediliyor, şimdi CMK uyarınca delil değerlendirilmesi yapılıyor ama savcılık bir taraf olarak bu duruma müdahil olmuyor.
“Gizli tanıklar Ateş, Çelik, Kanarya tutanaklara göre, birden bire emniyete başvurup örgüt hakkında bildiği her şeyi anlatmak istiyor, savcıya gökten tanık yağıyor. Ama kendiliğinden beliren bu tanık duruşma salonuna gelemiyor.
“Getirin Kanarya'yı burada ötsün. Getirin bize söylesin sözlerini. Dilovası mahlaslı bir gizli tanık Ergenekon davasında bizden bahsediyor. Savcılık heyecanla iddianamesine ekliyor. Gelsin, dinleyelim. Çok net söylüyorum bunlar gerçek kişi değil.
“Aleyhimize delili mahkemeye getirmeye çalışıyoruz”
“2012/2 mahlaslı tanık tek Ankaralı tanık, ben 30 yıldır Ankara'da yaşıyorum tek Ankaralı tanık. Getirseniz ya onu. Biz aleyhimize delili mahkeme salonuna getirmeye çalışıyoruz. Dünyada böyle sanıklık yoktur.
“Öyle üstü kapatılarak hareket edilemez. Savcılık, tanıkları dinlemekten vazgeçecek sebebini belirtecek sonra diyecek özür dilerim seni 8 yıl oyaladım 6 yıl tutuklu tuttum diye öyle susarak vazgeçme olmaz.
“Yüzleşme isimli tanık var, bunun da ismi güzel. Gelsin burada yüzleşelim. Bunlar talep değil bunlar kanunun amir hükmüdür.
“İddianame savcısı Adem Özcan'ın mal varlığına el kondu geçen hafta. Bu iddianameyi Adem'den başka kimse yazamaz, fikri mülkiyet hakkıdır. Sizin bu iddianameyi Varlık Fonu'na devretmeniz lazım.”
“Biz sorgumuzu vereli 8 yıl 3 ay oldu”
“Siyasi ceza davası avukatlığı en meşakkatlisidir avukatlığın. 23. ACM kapatılmasaydı, hakkımızda onlar hüküm kuracaktı. Tensipte demiş ki 2013'te; gizli tanıkların dinlenmesi hususunun sanık sorgularının alınmasından sonraya bırakılması...
“Biz sorgumuzu vereli 8 yıl 3 ay oldu. Bu ara kararı yerine getirin. Tensibi alışkanlıkla oluşturmuşlar, tanıklar dinlensin, yazı yazılsın. Hakimin kulağına birisi ‘o tanıklar yok’ demezse bu ara kararları kurar.
“Elinizde bant kaydı, tutanak yok”
“Bu ara kararlar kurulduğunda Aziz Ermiş, açık cezaevindeymiş. Dosyada dinlenen tek tanık. 19 Eylül 2013'te dinlenmiş Edirne'de. Avukatımız Aycan Çiçek gitmiş istinabe mahkemesine.
“Ne demiş tanık? Ben Selçuk'un ÇHD genel başkanı olması gerektiğini bilirim ben İstanbul'da yargılandım, beraat ettim, ama ben örgüt üyesiydim, Selçuk’la eşi de örgüt üyeliği yapar İstanbul’da.
“13 tanık bize 13 olay anlatmalı. Bizim dosyadaki tanıklar ne diyor, bu kişi DHKP-C üyesidir. Böyle tanıklık olmaz, bize ceza vermek istiyorsanız olguya dayalı değil olaya dayalı tanıklar bulmalısınız. Bant kaydı olurdu elinizde, tutanak olurdu. Bunlar yok.”
“Kanunen o tanıklar getirtilecek, dinletilecek”
“Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 210. maddesi bu tip şarlatanlıkları, hukuksuzlukları, sahte delil üretmeyi imkansız hale getiren amir hüküm. O tanıklar getirtilecek, dinletilecek. Bu tanıklar dinlenmeden hüküm kurulamaz.
“Şimdi diyeceksiniz ki Yargıtay Hollanda-Belçika Belgeleri kullanılabilir demiş. Bunu diyenlerin tamamı sahte delil dosyalarını onaylamaktan ihraç edildi, tutuklandı. Bir kısmı benimle aynı hapishanede. Ciddiye almayın bunların kararlarını.
“Mehmet Ekici yan hücremde kalıyordu, Mehmet'le çok konuşurduk bu işleri. Kullandırtmamak gerekir kendimizi, polise ya da başka kimseye kullandırtmamak gerekir.”
“Tanıklar gerçek insanlarsa getirin konuşsunlar”
Tutuklu avukat Barkın Timtik de beyanında şunları dile getirdi:
“2005'ten beri adli emanette olduğu iddia edilen belgelerin şimdi getirilmesi üzerinize bir yük yüklüyor. Şimdiye kadar bunları sürüncemede bırakanlar hakkında suç duyurusunda bulunmak gerekiyor.
“Bugün açlık grevindeyim, 5. günündeyim. Sibel Balaç 19 Aralık'tan beri ölüm orucunda. Gökhan Yıldırım süresiz açlık grevi eyleminde. Onların talepleriyle Ebru Ablamın [Timtik] talepleri de aynıydı. İki sanatçı hayatını kaybetti aynı taleplerle. Gencecik Mustafa [Koçak] hayatını kaybetti.
“Yeni başlayan bu ölüm orucu eylemini engellemek mümkün, ben içerdeyim ve sadece açlığımla bunu engellemeye çalışıyorum. Dışarıda daha başka pek çok şey yapılabilir. Taleplere ses olunması gerekiyor.
“Bu ölüm orucunun bazı talepleri var biri dijital deliller biri gizli tanık beyanları ve bizim dosyamızda da tam da bunlar var. Bu ölüm orucu ve açlık grevleri eylemleri talepleri nedeniyle yargıyı çok yakından ilgilendiriyor.
“Tanık dinleyeceksiniz, tanığın buraya getirilmesini istiyoruz, onların yüzlerini görmek istiyoruz. Gerçek insanlarsa getirin konuşsunlar.
“Beni hukuken tahliye etmek zorundasınız”
“Benim tutukluluğumun uzamasının nedeninin hakkımda itirafçılar yaratılmaya çalışılması olduğunu düşünüyorum.
“Yoksa dosya Yargıtay'da bozulduğunda tahliye edilmem gerekirdi. Ben her celse söylüyorum size; siz beni tahliye etmek zorundasınız, hukuken zorunlusunuz.”
“Biz bunlara sessiz mi kalalım? Kalmayız”
Tutuklu avukat Oya Aslan beyanında, “Bu celseyi şaşkınlıkla karşıladım, delillerin peşine düştüğünüzü gördük salondaki meslektaşlarımıza saygılı söz veren bir tutumla karşılaştık. Bu tutumun meslektaşlarımızın tahliyesine karar verme gücüne de sahip olmayı kapsaması gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Tutuklu avukat Özgür Yılmaz da şunları söyledi:
“Savcı diyor ki daha önce verdiğimiz yazılı mütalaayı tekrar ediyoruz. Ben mütalaayı görmeden bana ceza istiyorsunuz. Önce bana mütalaayı bir okuyun sonra benden savunma isteyin. Böyle şekli şeyleri bile yerine getirmiyorsunuz. Biz bunlara sessiz mi kalalım? Kalmayız, bizim Ebrumuza sözümüz var, Ebru'nun bu dosyada kanı var.
“Ben bana 1994 yılında işkence yapanların peşini bırakmadım, yargılandılar 20 sene sonra ceza aldılar. Bizim hafızamız çok kuvvetli. Mehmet Ağar'ın hapis cezası almasını sağladık. Akın Gürlek'in de Süleyman Soylu'nun da yargılanmasını sağlayacağız, cezalandırılmalarını sağlayacağız.”
Beyanlardan sonra tutukluluk durumuna dair ara karar vermek üzere duruşmaya ara veren Mahkeme aranın ardından Timtik ve Kozağaçlı’nın tutukluluk hallerinin devamına karar verdiklerini açıkladı.
Mahkeme bilirkişi raporunu "görmüyor" |
ÇHD davasında Selçuk Kozağaçlı’nın başvurusuyla yapılan bilirkişi incelemesinde, davanın dayandığı dijital delillerin “hukuki delil olarak kabul edilemeyeceği ve hükme esas alınamayacağı” ifade edildi. TIKLAYIN - "Varolmayan delille" avukatlara 159 yıl ceza Dosyada bulunmayan “dijital delillerle” ilgili polisin verdiği bilgiye göre, delil incelemesi el konulduktan 167 gün sonra başladı. Bilirkişi raporunda, bu geçen sürede ekleme-çıkarma yapılıp yapılmadığının bilinemeyeceği belirtildi. TIKLAYIN - 3 dakikada “yaratılan” dijital delillerde 167 gün “kayıp” Mahkeme ise alanında uzman ve yargının bilirkişi olarak kabul ettiği uzmanların hazırladığı iki raporu da görmezden geldi. |
Tanıktan "psikolojim bozuk" dilekçesi |
Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuruda, bianet’in gündeme taşıdığı “kadrolu tanık” İ.Ö. ile gizli tanık Derya Altın ve diğer tanıklardan B.E.’nin de “psikolojik olarak ifade vermeye elverişli olmadığı” belirtildi: TIKLAYIN - “Kadrolu tanık”: Psikolojim bozuk, beyanlarımı dikkate almayın “Örneğin, İ.Ö.’nün 10 yaşından bu yana istihbarat elemanı olarak çalıştığı şeklindeki tamamen kurgusal ifadeleri ve B.E.’nin savcılığa gönderdiği mektup, resmi tıbbi rapora rağmen, mahkumiyet kararına esas alınmıştır. “İ.Ö. daha önce yalan tanıklıktan ceza almış olmasına rağmen, bu dosyaya ilişkin bilgiler, talep edilmesine rağmen, savunma ile paylaşılmamıştır. Tanıkların kimliklerinin neden gizli tutulduğuna dair tatmin edici bir açıklama yapılmamıştır. “Tanık ifadelerinin çoğu zaman polis zoru ya da kişilerin kendi haklarındaki ceza tehdidinden kurtulmak için verildiği, başvurucular hakkındaki soruşturma ile eş zamanlı yürütülen bir başka soruşturmada açığa çıkmıştır.” Ebru Timtik’in hayatını kaybetmeden önce yaptığı Yargıtay başvurusunda da bu konuyla ilgili şu haberlerin fotokopisi dilekçe eki olarak Yargıtay’a sunuldu: TIKLAYIN - “10 Yaşında Muhbirliğe Başladım” TIKLAYIN - Babasını da İhbar Eden Kadrolu Muhbir İ.Ö. Hapishanede “Kayboldu” TIKLAYIN - Emniyet, Kadrolu Tanığın İfadesini Doğrulamadı: Bahsettiği Görüntü Bizde Yok TIKLAYIN - Kadrolu Tanık, Polisin Polisi Tehdidinde de Kullanıldı |
(AS)