Bir köşeye çekilmiş içini çeke çeke ağlıyor. Annesi işe gitti. Onu bakılsın diye her gün buraya bırakıyor. Okuduğu kitaba renkli kalemlerle resim yapmak istedi diye eline eline vurdu bakıcısı.
Öyle acıdı ki.. Yalnız, itilmiş, ürkmüş, ağlıyor Bakıcı ise kızgın ve uzak. Çocuğu disipline etmek gerek. Eğer baştan önlemini almazsa tepesine çıkar yoksa.
70 bin kayıtlı bakıcı
Bugüne kadar bakıcılar ailenin iznini almak kaydı ile çocuklara hafifçe (*) vurabiliyorlardı. İngilterede 70,000 kayıtlı bakıcı var. Yeni yasa bu bakıcıların da tıpkı ana okullarındaki, ilk ve orta okullardaki diğer bakıcılarda olduğu gibi sekiz yaşın altındaki çocuklara vurmalarını yasakladı.
İki yıl öncesinin Milli Eğitim Bakanı David Blunkett bakıcıların çocuklara ancak ailelerin izni ile vurulabileceğini buyurmuştu. Böylece ülkedeki bakıcılar saltanatını yıkmayı amaçladığını söylüyordu.
Gerçi ailelerin topu topu yüzde 4ü bakıcılara bu izni vermişti (bu rakam geçtiğimiz yıl yüzde 1e düştü) ama Çocuklara Eziyeti Önleme Derneği (NSPCC) yine de durumdan memnun değildi.
BMden İngiltereye kınama
Çocuklara vurmak bağışlanamaz bir davranıştır. Ne ailelerin ne bakıcıların çocuklara vurmasına hiçbir şekilde izin vermemek gerekir diyordu. Geçtiğimiz yıl da Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Komisyonu İngiltereyi ailelerin çocuklarını vurarak cezalandırmasını yasaklamadığı için kınamıştı.
İngiltere çocuk cezalandırma konusunda en geri kalmış Avrupa ülkelerinden biri. NSPCCnin bildirdiğine göre çocuklara vurmak son 30 yıl içinde tam 12 Avrupa ülkesinde yasaklanmış. İsveçte bu öyle büyük
boyutlara taşınmış ki, çocuğa en ufak bir zarar gelmesi halinde aileler tutuklanabiliyormuş.
Kraliçe Viktoryadan beri
İngilterede çocuklarda karakter geliştirmek için sakıncalı görülmeyen fiziksel cezalandırmanın (corporal punishment) geçmişi Kraliçe Viktorya dönemine kadar uzanıyor.
1860ta çıkarılan bir yasa ile çocuklara vurmak serbest bırakılmıştı. Ve bu vurmanın ölçüsü cetvelle parmak uçlarını, avuçları, enseyi dağlamaktan, değnekle bileklere, kollara, bacaklara ve hatta pantolonunu indirip kabalarına kıyasıya vurmaya kadar uzanabiliyordu.
O dönemde son derece normal görünen bu tür cezalar günümüzde rahatlıkla çocuk tacizine girebilirdi.
Çocuğa makul şiddet
1933te görülen Regina ve Hopley davasında çocuklara makul bir şekilde fiziksel ceza verilmesinin çocukların gelişiminde yeri olduğu söylenmiş, çocukların gelişimine katkıda bulunan bakıcı ve akrabaları da aileleri kadar çocuklara ceza uygulayabilme yetkisi kazanmışlardı.
Ancak makul sözcüğünün kavramı kişilere göre değiştiği için çocuk cezalandırmaları çoğu kez ailelerin, bakıcıların insafına kalıyordu. 1994te bir adam üvey oğlunu değnekle dövüp bacaklarını mosmor etmiş, mahkeme ise adamı makul cezalandırma kapsamına alarak serbest bırakmıştı.
Çocuğun avukatları davayı Avrupa Mahkemesine taşımış, Hiçbir insan işkence, insanlık dışı ya da aşağılayıcı muameleye tabi tutulamaz diyen İnsan Hakları Avrupa Konvansiyonu 3. Maddesi uyarınca İngiliz mahkemesi kusurlu bulunmuştu.
16 yaş altına kafaya vurmak yasak
1998de alınan bu karara göre İngiliz yasaları çocuğu yeterince koruyamıyordu. Bunun karar doğrultusunda İngiliz yasalarında değişiklik yapmak zorunluluğu doğmuştu. İskoç mahkemesi 16 yaşın altındaki çocukların kafasına vurma, onları sarsma, herhangi bir aletle vurmayı yasakladı.
İngiltere ve Gallerin de İskoçyayı takip etmesi beklenirken böyle olmadı. Garip bir yol izleyip, Ulusal İstatistik Enstitüsüne bir anket düzenletip insanlara Makul sözcüğünü tanımlatmaya giriştiler.
Anket sonuçlarına göre katılanların yüzde 99u çocuğun bedeninde birkaç günde geçmeyen morluklar oluşturan cezalandırmayı makul görmüyordu. yüzde 98ine göre kafaya, yüzde 94üne göre de beş yaşın altındakilere değnekle vurulmamalıydı.
Kısacası ankete katılan herkes elle vurmayı makul kabul ediyordu.
Tokat öldürebilir
Bakıcıların çocukların önünde sigara içmesini de yasaklayan son karar her ne kadar çocuk haklarını korumaya yönelik gibi görünüyorsa da Çocuklara Vurulmaz Birliği adına konuşan Baroness Walmsley Çocuklara vurmak hiçbir şekilde kabul edilemez. Yasalar çocuklara vurulmasını tümden engelleyecek hale getirilinceye kadar kampanyamızı sürdüreceğiz diyerek atılan adımın pek de büyük bir adım olmadığını vurguladı.
Lady Walmsley, şiddetten kaynaklanan her çocuk ölümünün bir tokatla başladığını söylüyor, bu tür olayları önlemek için Tokat öldürebilir kampanyası başlatıyordu.
Buna karşılık ailenin çocuğu disipline etme hakkı olduğunu savunan bazı gruplar da çocuk hakları savunucularını aşırıya kaçmakla suçluyorlardı. Aile Önde Gelir Grubu sözcüsü Norman Wells kararı çocukların yetiştirilmesinde aile faktörünü yok edecek bir karar olduğunu, çocukların artık yasaların elinde olduğunu söylüyordu.
Ailelere de yasak
Sağlık Bakanı Alan Milburn ise böyle bir şeye niyetleri olmadığını söylüyor Bizim yapmaya çalıştığımız ailelere çocuğun nasıl yetiştirilmesi gerektiğini söylemek falan değil. Biz yalnızca çocuğu korumaya çalışıyoruz. Çalışan kadın sayısının çoğalması ile gitgide daha küçük yaşta çocuklar bakıcıya bırakılıyor. Bu çocukların bir şekilde koruma altına alınması gerekir diyordu.
Tartışmalar sürerken yasağın ailelere de uygulanacağı gün sabırsızlıkla bekleniyor. (EG/NM)
(*) Burada sözü edilen vurma Smacking sözcüğü ile tanımlanıyor. Hafif tokatlar olarak tanımlayabileceğimiz Smacking yüze değil genellikle ele ya da kaba etlere vurulan tokatları ifade ediyor. Ancak bu da tıpkı diğer ceza türleri gibi şiddeti ya da uygulandığı yer uygulayana göre değişen bir ceza türü olduğu için, çocuğun yaralanmasına ve hatta ölümüne yol açan çok ağır şekillere dönüşebiliyor.