Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Cezaevleri İnceleme ve İzleme Komisyonu’ndan Malatay Milletvekili Veli Ağbaba, Muğla Milletvekili Nurettin Demir ve Manisa Milletvekili Özgür Özel tutuklu vekillerle ilgili bir rapor hazırladı.
Bugün açıklanan 52 sayfalık rapor için görüşülen tutuklu vekiller şöyle: Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Van Milletvekili Kemal Aktaş, Urfa Milletvekili İbrahim Ayhan, Diyarbakır Milletvekili Hatip Dicle, Şırnak Milletvekili Selma Irmak, Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım; Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Mustafa Balbay ile karar duruşmasında tahliye edilen Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal; Balyoz davasından aldığı ceza Yargıtay’ca onanan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) İstanbul Milletvekili Engin Alan.
“Türkiye Büyük Milletvekili Cezaevi, İradesi Hapsolmuş Bir Ülkenin Çığlığı” başlıklı raporun önsözünü de tutuklu vekil Balbay yazdı.
“Dicle’nin durumu hukuksuzluk”
Raporda, tutuklu dokuz vekilden biri olan ve Ergenekon Davası’ndan 12 yıl 6 ay hapis cezası alan Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden 4 yıl 3 ay 18 günlük süre gözetilerek 5 Ağustos’ta tahliye edildi.
BDP Diyarbakır Milletvekili Hatip Dicle’nin de 2011 seçimlerinden önce Yüksek Seçim Kurulu tarafından adaylığı önceden onaylanmış olmasına rağmen milletvekilliği seçim sonucunda kurul kararı ile düşürüldü.
Dicle’nin durumu raporda, “açık bir hukuksuzluk örneği” olarak tanımlandı.
Dicle, özellikle KCK Davasından yargılananların, Karadeniz Bölgesi’ndeki cezaevlerine sürgün gönderildiğini belirterek bunun, aileleri zor durumda bıraktığını ifade etti.
“Okumayı-yazmayı bırakacağım”
MHP İstanbul Milletvekili Engin Alan da 26 Şubat 2010’da Balyoz davası kapsamında tutuklandı, hakkında 18 yıl hapis cezası verildi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin 9 Ekim kararıyla da cezası onandı. Karar Meclis’te okuduğunda vekilliği düşecek. Alan, şimdi kaldığı Sincan Cezaevi’nin koşullarının Silivri’den daha iyi olduğunu söylerken, cezaevindeki 10 kitap sınırlamasına da tepkili, “Okumayı-yazmayı bırakacağım” diyor.
Cezavindeki diğer vekillerle ilgili raporda şunlar yer alıyor:
“Kelepçeyi çıkarmıyorlar”
Diyarbakır D Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan Kemal Aktaş, CHP’li vekillerle görüşmesinde, “milletvekili olduğu halde muayeneye, hastaneye ve duruşmaya kelepçe ile götürülmesini onursuz olduğunu” söyledi.
Aktaş, kalp kapakçığında sorun, bel fıtığı, hipertansiyon, troid bezlerinin yetersizliği ve ileri derecede siyatik hastalığı ile varis probleminin olduğunu da anlattı.
“Urfa için uyarmıştım”
İbrahim Ayhan, tutuklu bulunduğu Urfa E Tipi Cezaevi’nde sağlık hizmetlerinin yetersiz olduğunu söyledi: “Bir doktor var, 1000’den fazla insana bakıyor. Doktorun tutumu iyi ancak bir doktor yeterli değil.”
Urfa Cezaevinde yaşanan yangın ile ilgili de “Hapishanede bu tarz olaylar yazın oluyor. Bu konuyla ilgili olarak daha önce defalarca yazdım. Acil müdahale edilmesi gerektiğini belirttim ancak kale alınmadı” dedi.
“İnsani olmayan kalabalıkla tecrit yan yana”
Mustafa Balbay Sincan L Tipi Cezaevi’nde tek kişilik hücrede tutuluyor. Balbay, “Yeni tip cezaevleri tamamen beton ve demirden. Bir tek ağaç, toprak veya doğaya ait hiçbir şey yok” diyor.
İletişim olanaklarından en alt düzeyde yararlandırıldığını söyleyen Balbay, koğuşlarda bilgisayar olmadığı gibi daktilo ve benzeri hiçbir yazıcıya izin verilmediğini ifade etti.
Hücre sisteminin yalnızlaştırmaya neden olduğunu sözlerine ekleyen Balbay, diğer yandan AB standartlarına göre yedi kişilik olması gereken koğuşa, 28 kişinin konmasıyla cezaevlerinde insani olmayan olağanüstü kalabalık ortamların yaratıldığını söylüyor.
“Yerlerde, masada yattık”
Selma Irmak, Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde yaşadıkları sorunları söyle anlattı:
“Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde kaldığımız ilk günden bugüne yaşadığımız en temel sorunların başında yer sorunu gelmektedir. Bir yıl boyunca 8 kişilik koğuşta 27 kişi, 22 kişilik koğuşta 45 kişi kaldık.”
“Yerlerde, aralarda, mutfak masanın üstünde dahi yatmak zorunda kaldık. Bunu kendim bizzat Adalet Bakanlığı’na defalarca yazmama rağmen çözüm getirilmedi.”
“Hastane sevklerimiz ayları buldu. Doğru dürüst bir tedavi uygulanmadığı gibi çoğu zaman ağrı kesici ilaçlarla geri gönderildik.”
“Mahkemeler de ayrı işkence”
Faysal Sarıyıldız Diyarbakır D Tipi Cezaevi'ni şöyle anlattı:
“İlkel esir kampı koşullarını aratmayan Mardin Cezaevi’nde kaldığım 3,5 yıl boyunca her türlü gayri insani dayatma ile karşılaştık.”
“16 kişilik koğuşlarda 40’a yakın insan tutulunca kimi koğuşlarda merdiven altında, lavaboda, mutfak masası üzerinde yatmak zorunda kalınırken kimi koğuşlarda da vardiya halinde yatmak zorunda kalınıyordu.”
“Cezaevi ringlerinin standartlara göre olmayışı, 50’e yakın tutuklu veya hükümlünün her seferinde neredeyse üst üste yığılarak taşınması, en önemlisi de mahkeme günü boyunca ellerimiz kelepçeli olarak tutulduğumuz Adliye Binasındaki hücrelerin havasız, kirli ve dar olması mahkemeleri de açık bir işkenceye dönüştürüyor.”
32 kişiye iki tuvalet
Mardin Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Gülser Yıldırım da “Cezaevinde 32 kişi kalıyoruz. Sadece iki tuvalet ve iki banyo var. 2006’da 4,5 ay cezaevinde kaldım, o zaman su problemi yoktu” diyor. (AS)
* Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.