Bir de o yazının yazıldığı şehrin, gelecek başbakanı beklerken yaptığı hazırlıklara ilişkin çalışmalar var. Başbakanın ikinci kez ertelenen ve gerçekleşmeyen gezisine rağmen neler yaşandı? Bari onlar araya gitmesin?
Son bir aydır başbakanın 13 Şubat'ta Diyarbakır'da olacağı konuşuluyor, biliniyor ve ona göre hazırlıklar yapılıyordu. En yoğun çalışmalar da son haftaya girildiğinde başlamıştı. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) il başkanlığı Diyarbakırlı yatırımcıları kentte yatırıma davet ediyordu. İl Valisi dahil tüm kamu kurum ve kuruluş yöneticileri ciddi bir teftiş öncesi son hazırlıklarını yapıyorlardı. Başbakanın açılışını yapacağı iki fabrika bizzat Vali tarafından denetlenip eksikliklere dikkat çekiliyordu.
Ve en önemlisi de kentin yazarları başbakana sunulmak üzere bir aydın bildirisi hazırlıyorlardı. Sonuçta Diyarbakır'a gelişine iki gün kala Tsunami bölgesine önemli bir gezi düzenleyen başbakan, Diyarbakır'a gelemeyeceğini ve gezisinin ileriki bir tarihe ertelendiğini bildiriyordu. Bütün hazırlıklar yapılmış olmakla kalıyordu. Aydınlar ise, gelemeyen başbakana hazırladıkları metinlerini basın aracılığıyla deklere ediyorlardı. İstiyorum ki, o aydın bildirisini paylaşayım.
Sayın, "Recep Tayip ERDOĞAN" sözleriyle, Türkçe ve Kürtçe; Diyarbakır'a hoş geldiniz; (Hûn bixêr hatin Diyarbekirê) diye başlıyordu bildiri. Ve şöyle devam ediyordu:
"Anadolu'da birbirinden farklı medeniyetler ve halklar binlerce yıl bir arada yaşamış, birbirlerinin farklılıklarını yok saymadan, tarihteki rollerini üstlenmişlerdir. Anadolu'da yaşayan farklı etnik kökene ait halkların birlikteliklerinin ve barış ortamının zedelenmesi, bu etnik kültürlerin, diğer etnik kültürler tarafından yok sayılması ve inkar edilmesi ile başlamıştır. Tarihte yaşanan bu acı tecrübelerin bir daha tekerrür etmemesi, çok dilli, çok kültürlü mozaiği oluşturan Anadolu'nun sahip olduğu kültürel mirası binlerce yıl daha koruyabilmesi ve zenginleştirebilmesi şansını yakaladığımız anlardan birini daha yaşıyoruz.
Yakın zamanda hükümetinizin demokratikleşme ve insan hakları açısından yaptığı olumlu yasal ve idari düzenlemeler, Anadolu kültürlerinin birleştirilmesine katkı sunmuştur. Türkiye'nin uygar, insan haklarına saygılı, güvenilir çağdaş medeniyetler çizgisine gün be gün yaklaştığı bu dönemde hâlâ çözülemeyen ve kangren haline gelen Kürt Sorunu'nun çözülmesi aciliyetini korumaktadır.
Anadolu'da yaşayan birbirinden farklı ve renkli kültürlerin tanımlanması ve yaşatılması gerekmektedir. Birbirinden kopamayacak derecede birbirine yakınlaşan bu kültürlerin uzun yıllar realite olarak kabul görmediği ise üzücü bir gerçektir. Bu etnik kimliklerden biri olan Kürtler, kendilerini sosyal ve kültürel alanlarda ifade etme hakkından yoksun bırakılmış, tarihin nerdeyse her döneminde ciddi haksızlıklara maruz kalmışlardır.
Ülkemizde son yirmi yıldır yaşanan çatışma ortamı, ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel alanda büyük tahribatlara neden olmuştur. Tüm bunlar kuşkusuz toplumlar tarihine mal olmuştur. Son birkaç yıldır bölgemizde çatışmaların azalmasından dolayı bölge halkı ve aydınları soluk alabilmiş, özlediği sosyal hayatına kavuşmuştur.
Türkiye'de kalıcı barışın tesisi ve barış kültürünün yerleşmesi bakımından; Kürt sorununun demokratik tartışma zemini yaratılarak acilen çözülmesi gerekmektedir. Bunun için de öncelikle şiddeti tümden yöntem dışına çıkaracak koşulların, acilen yaratılması gerekmektedir.
Bugün bu coğrafyada yaşayan aydınlar olarak çok iyi biliyoruz ki; çağdaş ve demokratik toplumlar, çatışma yerine tartışma ve diyalogu tercih ederler. Ülkemizde acil çözüm bekleyen bizim kendi Kürt sorunumuz dururken, komşu ülkelerin Kürt sorununu tehlike görerek müdahil olunmasını, doğrusu uluslararası hukuk kuralları ve teamülleri açısından anlaşılır bulmamaktayız.
Türkiye toplumunu oluşturan tüm farklı kesimlerin, eşitlik temelinde birbirlerinin haklarına saygı göstermesi ve yeni toplumsal mutabakatın yaratılması gerekmektedir. Ortadoğu'nun yeniden yapılandırılması sürecinde iyi komşuluk ilişkileri ve diplomatik teamüllerin dikkate alınarak politika geliştirilmesi bölge halklarını da rahatlatacaktır.
Bizler aşağıda imzası bulunan aydınlar, 13 Şubat 2005' de Diyarbakır'a yapacağınız ziyaretin önemli ve anlamlı olduğunu, bu ziyaretinizin Kürt Sorununun çözümüne önemli katkılar sunabileceğine inanıyoruz. Ülkemizin en önemli sorunu olan ve yüzyıllardır çözülemeyen Kürt Sorununun demokratik çözümüne ilişkin yapacağınız açıklamalar bölge halkını ciddi ölçüde rahatlatacak, barış rüzgarlarının esmesine katkı sunacaktır."
"Saygılarımızla" diye biten aydın inisiyatifi metni 60 imzadan oluşuyordu.
Geriye dönüp baktığımda muhatabını bulamamış bir metin ve ziyaretçisi ile buluşamamış bir dolu hazırlık. Bir başka sefere inşallah! (ŞD/BB)