Türkiye çapında "Aziz Paul İncil'i bulundu", "Tonlarca altın çıktı", "Hz. Musa'nın 2 bin 600 yıldır kayıp sandukası aranıyor", "Kral Dakyanus'un hazinesi bulundu", "Yeraltı şehrine ulaşıldı" şeklinde uzayan bir listedeki şehir efsanelerine konu olan Tarsus kazısı tüm gizemini korumaya devam ediyor.
Yaklaşık bir yıldır Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve özel harekat polislerinin koruması altında sürdürülen kazıyla ilgili önceki gün açıklanan resmi rapordaki "1 adet bronz sikke, kırık sütun parçası, etütlük durumda seramik parçaları bulundu" şeklindeki ifadeler, gizemi daha da büyüttü.
Arkeolojik kazı ile ilgili rutin prosedürün nasıl işlediğini ve bu kazıyla ilgili neyin 'tuhaf' olduğunu Prehistorya Uzmanı Doç. Dr. Necmi Karul, Arkeoloji Derneği İstanbul Şubesi'nden Yiğit Özay ve kazı alanına alınmayan CHP Mersin Milletvekili Prof. Dr. Aytuğ Atıcı bianet'e anlattı.
Atıcı: Beni Vatikan'dan aradılar
Kazıya altı kez girmeyi deneyen ancak alana alınmayan CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ise son açıklamanın dikkat dağıtmak için yapıldığını kaydederken, "MİT'in uzun namlululu silahlarla koruduğu, drone ile görüntü alınmasın diye brandalar gerindiği bir kazıdan bahsediyoruz, buradan 1 sikke çıktığı inandırıcı geliyor mu?" dedi ve ekledi:
"Kazıda aslında Aziz Paul'e ait incilin arandığını ve bu çalışmanın Vatikan ile yapıldığı yönünde iddialar vardı. Bu iddiaları dile getirdikten sonra Vatikan'dan aradılar.
"Vatikan'daki yetkililer böyle bir çalışmaya katılmadıklarını söylediler. Ancak ben burada uluslararası ilişkileri zedeleyebilecek bir şey söylüyorum ve hükümetten hiçbir yalanlama açıklaması gelmiyor. Bu durumu da tuhaf buluyoruz" dedi.
"Belki de arkeolojik kazı demek büyük hata"
İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Prehistorya Anabilim Dalı'ndan Doç. Dr. Necmi Karul, konuşulan kazıyla ilgili "Herkes bize arkeolojik kazı olduğunu söylüyor ama arkeolojik kazının saklanacak bir tarafı yok" şeklinde konuştu ve ekledi:
"Türkiye'de resmi makamlarca bu kadar gizlilik içerisinde yürütülen bir arkeolojik çalışma duymadık. Bilmiyoruz. Dolayısıyla burada bir arkeolojik kazı yapılıp yapılmadığını, yoksa ne amaçla alana girişin engellendiğini bilmiyoruz.
"Bu durumda konuyu bir arkeolojik çalışmayla ilişkilendirmek belki de ciddi bir hata."
"Bu güvenlik ve gizlilik alışılmış değil"
Arkeoloji Derneği İstanbul Şubesi Üyesi Arkeolog Yiğit Özar ise "Tarsus örneğindeki gibi bir güvenlik ve gizlilik alışılmış değildir" vurgusu yaptı.
Özar, "Arkeolojik kazı sonuçlarının bu gizliliğe ihtiyacı yoktur, aksine topluma açık olmalıdır. Bu derece gizlilik yapılan araştırmanın arkeolojik bir kazı olmadığını ancak alanın 3. Derece arkeolojik SİT alanı içinde kalmasından dolayı ilgili müzenin araştırmaya dahil edilmiş olabileceğini düşündürüyor" dedi ve ekledi:
"Halkı defineciliğe özendiriyorlar"
"Eğer burada yapılan bir arkeolojik kazıysa güvenliğin ötesinde sonuçlarının bu kadar gizli tutulması doğru değildir. Kamuoyunun yeterli düzeyde bilgilendirilmemiş olması, pek çok şehir efsanesini ortaya çıkaran bir zemin oluşturuyor ki, bu bilgi kirliliğini bir yandan da halkı defineciliğe özendiriyor." (PT/EKN)