Fotoğraf: AA
Türk Eğitim Derneği'nin (TEDMEM) KONDA ile birlikte yürüttüğü "Seçimin kaderi eğitim vaatlerine mi bağlı?" başlıklı rapor bugün açıklandı. Raporu TEDMEM Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu ve TEDMEM Koordinatörü Sabiha Sunar İstanbul Feriye Boğaz Salonu'nda basın toplantısı ile duyurdu.
Eğitimin seçmen üzerinde belirleyici olup olmadığından yola çıkarak seçim vaatlerinin nasıl şekillenmesi gerektiğine cevap arayan rapor, 29 il, 94 ilçe ve 148 mahalleden 3000 kişiyle yapılan anket sonuçlarına ve derneğin 18 genel seçim dönemi vaatlerini incelediği araştırmaya dayanıyor.
Raporda 18-24 yaş arasındaki kişilerin eğitim beklentilerini, duruşlarını ve görüşlerini anlayabilmek için bu yaş grubuna ağırlık verildi.
Sabiha Sunar eğitim ve siyaset arasındaki ilişkiyi inceleyebilmek amacıyla Türkiye ve dünyada eğitim vaatlerinin incelenmesinin yanı sıra söylem analizi de yaptıklarını belirtti.
Rapor için 3000 kişi içinde öne çıkan seçmen profillerinden oluşan 30 katılımcı ile derinlemesine röportajlar yapıldı. Türkiye'deki örneklem 1950-2018 yılları arasında, toplam 18 genel seçim dönemine ait eğitim vaatlerinin incelenmesinden oluşuyor.
Sunar, ABD, Birleşik Krallık ve Kanada'da eğitim vaatlerinin pedagojik kaynağını araştıran, sınırları belirlenmiş ve somut göstergelere dayandığını belirtiyor.
Ayrıca seçilen ülkelerde siyasilerin verdiği sözleri tutup tutmadıklarını izleyen mekanizmalar da mevcut.
Eğitim vaatleri söylemden eyleme geçemiyor
Sunar, Türkiye için bir polimetre hazırladıklarını ve dünya örneklerine kıyasla eğitim vaatlerinin söylemden eyleme geçemediğini belirtti. Bulgu, 1950-2018 yılları arasında eğitim vaatlerinin gerçekleşme oranlarının resmi belgeler ve istatistiklerinin incelenmesi ile ortaya çıktı.
Sunar şöyle devam etti:
"Türkiye'de ise eğitim vaatleri geneli kapsayan, sınırları belirlenmemiş, popülist ve pedagojik yaklaşımdan yoksun eğitim vaatlerinden oluşuyor. Örnek vermek gerekirse sınavların kaldırılması her seçim döneminde verilen vaatlerden bir tanesi fakat bunun için ön koşul olan okullar arası başarı farklılıklarının azaltılması seçim vaatlerinde yer almıyor. Benzer şekilde orta öğretim ve yükseköğretim arasındaki organik bağın kurulmasına ilişkin sınırlı sayıda vaat var ya da hiç yok diyebiliriz.
"Popülist ve sınırları belli olmadığı için bu vaatlerin yerine getirilip getirilmediğini izleyebilmemiz mümkün değil. Tekrarlanan eğitim vaatlerini ortaya koyduk ve eğitimde fırsat eşitliği, YÖK'ün kaldırılması, sınavların kaldırılması gibi konular en az 2 parti tarafından her seçim döneminde vaat verilen noktalar. Eğitimle ilgili önemli bir yol kat etmiş olsak bile eğitimde fırsat eşitliğine yönelik aydınlık bir gelecek göremiyoruz."
Siyasetçiler neye öncelik versin?
Raporda öne çıkan noktaları değerlendiren Pehlivanoğlu, raporun ana sorusu olan "Seçmen vaatlerle oy değiştirebilir mi?"ye yüksek oranda "değiştirir" cevabını veriyor.
Pehlivanoğlu ana başlıklarla raporuu şöyle değerlendirdi:
10 gençten 7'si eğitimin kötü/çok kötü olduğunu söylüyor
Seçmenin vaatler sayesinde oy değiştirme oranı: "Taraftar, liderci ve ideolojik seçmende de oy değiştirme eğiliminin olduğu gördük. Bu, toplumun umuda ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Temel sorumuz olan 'Seçmen vaatle oy değiştirir mi?'nin cevabı değiştireceğini gösteriyor.
Türkiye'de toplumun yüzde 56'sı gençlerin ise yüzde 67'si eğitimi değiştireceğine inandığı siyasetçi için oyunu değiştireceğini söylüyor. Her 10 gençten 7'si eğitimin kötü/çok kötü olduğunu söylüyor. Seçimin kaderini belirleyecek 18-24 yaş grubu eğitim konusunda memnuniyetsiz.
Toplum düzgün, nitelikli ve iyi bir eğitimin iyi bir ekonomi doğuracağını ve toplumsal kalkınmayı sağlayacağını söylüyor."
Gençlerin yüzde 84'ü yurtdışında eğitim almak istiyor
Yurtdışında eğitim almak isteyenler: "Toplumun yüzde 67'si, gençlerin ise yüzde 84'ü imkânı olursa eğitimi yurtdışında almak istiyor. Bu bir ülkenin eğitim niteliğinin ortaya çıkması için önemli ve ülkenin bekası için çok tehlikeli bir orandır. Aynı şekilde toplumun yüzde 85'i çocuğunun iyi eğitim alabilmesi için her türlü fedakârlığı yapabileceğini söylüyor."
25 yılda 12 bakan değişti
Eğitim sisteminin sorunları: "Eğitimde 18-24 yaş arası gençlerin sorun olarak gördüğü şeylerin başında sınav, eğitimcilerin niteliği ve eğitimin siyasetin kontrolünde olması geliyor. Sınavlardan kaynaklı sorunları çözmek için 15 sınav sistemi değişimine gittik. Son 25 yılda 12 bakan görevlendirildi. Bakıldığında Bakanlıkta da çok hızlı bir sirkülasyon var."
En sorunlu eğitim kademeleri: "Eğitimde sorunlu olan kademelerden lise ve üniversite başta geliyor. Bugün Türkiye'de lisenin işlevi üniversite sınavına girme pasaportu vermesidir. Geçen sene açık öğretim liselerine geçen öğrenci oranı 6 kat artarak 55bin 875'ten 306 bin 968'e ulaştı. Bu istatistik Türkiye'de en büyük lise türünün açık lise olacağını gösteriyor. Bu, adaletsizliği getiriyor çünkü okul barajını tutturmak bu liselerde çok basit."
Toplumun en önemli bulduğu vaatler: "Eğitimde fırsat eşitliği, mesleki eğitim ve 21. Yüzyıl becerileri alanlarında toplumun en çok önem verdiği 7 nokta var. Bunlar eğitimin ücretsiz olması, kız çocuklarının eğitime katılımında teşvik, ebeveyn gelirinden bağımsız nitelikli eğitim, güçlü mesleki eğitim, öğrencileri iş dünyasına hazırlama, eleştirel düşünmenin öğretilmesi ve teknoloji eğitiminin sağlanması olarak belirlendi."
Kız çocuklarının eğitime katılımı: "Kız çocuklarının eğitime katılımı 'çocuk gelin' konusunun önüne geçme konusunda önemli bir veriydi. Tüm Türkiye'de neredeyse yüzde 100'e yakın oranda talep edilen şeylerden birisinin kız çocuklarının okuması olduğunu gördük. Ebeveynler kızlarının kendilerinin yaşadığı hayatı yaşamaması için uğraşıyor."
Mesleki eğitim: "Toplumun yüzde 93'ü, gençlerin ise yüzde 94'ü mesleki eğitimin güçlendirilmesini önemli buluyor. Meslek liselerinde ise kendi alanlarında devam etme oranı yüzde 1'i geçmiyor. Bulgulara göre ara eleman ihtiyacını karşılamada kaldıraç görevi görmesi gereken mesleki eğitim toplumun beklentilerini karşılamıyor."
Eğitimi iyileştirmek için neler yapılmalı?
Siyaset nasıl bir eğitim söylemiyle gelmeli?: "Eğitim politikalarının nokta atışı ve ikna edici noktalara değinmesi gerekir. Siyasetin, eğitim konusunda plan yapması, planlarını gerçekleştirememesi durumunda istifa etmesi ve hesap vermesi gerekiyor."
Okulun kıymetli olması için ne yapılmalı?
"Okul öncesinden başlayarak müfredat, ders yapısı ve süreçleri tamamen değiştirmek zorundayız. Müfredatı zihinsel soykırım olan ezberden arındırmak gerekiyor. Sosyal adaleti sağlamak için buna mecburuz."
Sosyal adaletsizlik
Pehlivanoğlu, son olarak şu bilgiyi paylaştı:
"Sekizinci sınıfın sonunda Türkçe, Fen ve Matematik alanlarında derslerin 100 puan üzerinden en az 80 olması şartı getirilmeli. Okul başarı puanı yoksul aileler için bir bariyerdir çünkü kolejlerde okuyan çocukları Türkiye ortalamasına tabi tutuyoruz. Bu sosyal adaletsizliği getiriyor. Aynı eğitimi verebilmek için pozitif ayrımcılık yaparak okul içerisinde sıralama yapmanız gerekiyor."
(MD/AÖ)