bianet'in görüştüğü Ercan'a göre Meclis'e hangi partilerin gireceği pek bir şey fark ettirmeyecek, çünkü kapitalizmin yapısal, sınıfsal mantığı, siyasetin alanını fazlasıyla daraltmış durumda.
Ercan "AKP, CHP, MHP, piyasanın talep ettiği rekabetten, eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik politikalarından bahsediyor. Bu siyasi alan daralması, maalesef bağımsız adayların diline de yansıdı" diyor.
Anketlere göre, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) tek başına iktidar olması, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) grup kurmalarına yetecek sayıda milletvekili çıkarması ve 30'dan fazla bağımsız adayın Meclis'e girmesi muhtemel.
Sosyal haklar alanı daha da radikalleşecek
Ercan'ın seçim sonrasına dair ana saptaması, "herhangi bir sınıfsal değişiklikten çok, sermaye politikalarının çok daha sıkılaşacak, artacak olması." Bunu şöyle açıklıyor:
"Bir ülkede görece artık değerin, yani nitelikli üretimin başladığı yerde, devlet eğitime, sağlığa doğrudan müdahale eder. Sermayenin otoriter devleti olur. Eskiden fabrikada işverene karşı politik mücadeleyi rahatlıkla veren bir yapı vardı. Ama şimdi sermayenin toplumsal olana tahakküm ettiği bir yapı var. Kapitalizm konut, eğitim, sağlık alanlarını hızla sermayeleştiriyor."
Seçim sonrasında bunun yaşanacağı başlıca alanlar şunlar Ercan'a göre:
* Nitelikli işçi üzerine politikalar
* Tarımdaki yapısal dönüşüm
* Sosyal güvenlik politikaları
* Kentsel dönüşüm
Bu durumdan en çok etkilenecek, çelişkiyi en kuvvetli yaşayacak olan kesimleri de şöyle sıralıyor:
* Kırdan kente gelip kentte barınma, istihdam, eğitim ve sağlık sorunları yaşayanlar.
* Köyde kalıp kente de gelemeyenler.
"Sosyal haklar" alanının sermayeleştirilmesinden söz eden, dolayısıyla olguların en çok bu alanda radikalleşeceğini söyleyen Ercan "AKP Özal'ın başlattığını yüzde 70 oranda başardıysa, şimdi bunu çok daha artıracaklar. İktidara kim gelirse gelsin fark etmeyecek" diyor.
Ercan: Sol sosyal haklarla sermayenin belirlediği siyaset sınırlarını aşabilir
Ercan sermayenin siyasetin alanını daraltmasının sonucunun "siyasi olanın siyasette yer almaması" olduğunu söylüyor:
"Sermaye 'popülizm' vurgusuyla, yeniden bölüşümcü politikaların önünü kesiyor. Bir de sermayenin 'tek parti isteği' var. Özelleştirmelere karşı sendikaların dili bile bir tür ulusalcılığa kayıyor. Konut, eğitim, sağlık sorunu yaşayan sınıfların kendi taleplerini ifade edecek yapılar bu dile kaybediliyor. Sonuçta siyasetin alanı sembolik dünyaya kayıyor."
Ercan solun siyasi alanı sosyal haklar üzerinden genişletebileceğini, gelişmeleri politikaya çevirebileceğini söylüyor.
"Siyaseti kendileri için varolma sorunu olarak yaşayan kesimlerden söz ediyoruz. Neye karşı çıkılacağı, kaybedilen alanlarda belli olacak: Barınma, eğitim, sağlık, iş, politika yapma, kimlik, insanların kendilerini ifade etme hakları." (TK)