TBMM'nin daveti üzerine cumhurbaşkanı ve milletvekili genel seçimlerini 40 kişilik bir parlamenter heyetiyle gözlemleyen Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'nin (AKPM), konuya ilişkin nihai raporu bugün genel kurulda tartışmaya açıldı.
Rapor ve rapora dayandırılan tavsiyeler, genel kuruldaki görüşmenin ardından kuruluşun internet sitesinde yayımlandı.
Rapor, heyet başkanı da olan Sosyalistler, Demokratlar ve Yeşiller Grubu'ndan (SOC) parlamenter Frank Schwabe tarafından hazırlandı.
"Kampanya, kutuplaştırıcı ve kışkırtıcı tonda yapıldı"
AKPM'nin Fransa'nın Strasbourg kentinde bugün düzenlenecek genel kurul oturumunda tartışılacak raporda "Kampanya dönemi, karşılıklı terörizm suçlamaları ve aşırılık yanlısı görüşlerin desteklenmesi ile oldukça kutuplaşmış ve genellikle olumsuz ve kışkırtıcı bir tonda gerçekleşmiştir" denildi.
LGBTİ+'lar ve mülteciler hedef gösterildi
Raporda, "Bazı üst düzey yetkililer, LGBTİ+ topluluğuna ilişkin ayrımcı açıklamalarda bulunmuş ve ana muhalefet ittifakını bu toplulukla ilişkilendirmiştir. Mültecilere yönelik suçlayıcı söylemler de dahil olmak üzere kışkırtıcı ve ayrımcı bir dille karakterize edildi" ifadeleri yer aldı.
"Yanlı medya, haksız avantaj yarattı"
Seçim barajının %10'dan %7'ye düşürülmesinin övüldüğü raporunda devamı özetle şöyle: "Seçimlerde, görevdeki cumhurbaşkanı ve iktidar partileri, yanlı medya yayınları da dahil olmak üzere haksız bir avantaj elde etmiştir. Toplanma, örgütlenme ve ifade özgürlüklerine yönelik devam eden kısıtlamalar, bazı muhalif siyasetçilerin ve partilerin, sivil toplumun ve bağımsız medyanın seçim sürecine katılımını engellemiştir.
Yeşil Sol Parti, destekçilerine yönelik yaygın baskı, sindirme ve tutuklamalarla karşı karşıya kalmış ve bu durum kampanya fırsatlarının eşitliği önünde önemli bir engel teşkil etmiştir.
YSK'ye "şeffaflık ve iletişim eksikliği" eleştirisi
"YSK, son depremlerin yarattığı zorluklara rağmen, hazırlıkları etkin bir şekilde ve büyük ölçüde yasal süreler içinde gerçekleştirmiştir. Ancak, özellikle oy verme ve sayım sırasında bazı prosedürlerin eksik uygulandığı durumlar kaydedilmiştir. Şeffaflık ve gerçek iletişim eksikliğinin yanı sıra bağımsızlığı konusunda da endişeler vardı."
"Yasal zorunluluğa rağmen YSK kararlarının çoğunu yayınlamamıştır. Seçim idaresinin tüm kademelerindeki şikayetlerin ele alınma süreci şeffaflıktan yoksundu ve yayınlanan YSK kararları genellikle yeterince gerekçeli değildi."
"Sayımı takip eden saatlerde YSK'dan resmi bir bilgi gelmemesi üzerine medya sonuçları duyurmaya başlamış, Anadolu Ajansı ve ANKA Ajansı çelişkili sonuçlar açıklayarak belirsizliğe yol açmıştır."
Kadın temsiliyeti ve görünürlüğü
"Kadınların kampanyadaki görünürlüğü sınırlı kalmış ve sadece bazı partiler kadın eşitliği ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadeleye ilişkin mesajlarla kampanya yürütmüştür. Bazı kadın siyasetçiler kampanya sırasında toplumsal cinsiyete dayalı tacize uğradıklarını veya taciz korkusu yaşadıklarını bildirmiştir."
"Kamu yayıncıları, iktidarı destekledi"
"Kamu yayıncıları, tarafsızlığa ilişkin anayasal güvencelere rağmen açıkça iktidar partilerini ve adaylarını desteklemiştir. Denetlenen özel medyanın bir kısmı haberlerinde muhalefeti veya iktidar partisini desteklerken, diğerleri adaylara daha çeşitli yer vermiştir. RTÜK, düzenleyici rolüne rağmen, tarafsız yayın yapılmadığı ve ücretli yayın süresine erişim sağlanmadığı iddiasıyla kamu yayıncısı aleyhine yapılan bu şikayetleri yeterince ele almamıştır."
Erdoğan'a "parti" ve "devlet" ayrımı eleştirisi
"Delegasyonumuz, bu kampanyanın her şeyden önce eşit olmayan bir oyun alanı ile karakterize edildiği sonucuna varmıştır: İdari kaynakların kötüye kullanılması ve görevdeki Cumhurbaşkanı, görevdeki bakanlar ve iktidar partileri tarafından kampanya döneminde açılış etkinlikleri yasağının ihlal edilmesi, haksız avantajlara yol açmış ve parti ile Devlet arasındaki çizgiyi bulanıklaştırmıştır."
İfade özgürlüğü ve medya
"Seçim döneminde gazetecilere yönelik tutuklama ve kovuşturma vakaları ile ifade ve basın özgürlüklerine getirilen kısıtlamalar, gazetecilerin oto-sansürü, medyada yer alan haberlerin etkili bir şekilde denetlenmemesi ve ihlallerin hızlı bir şekilde giderilmemesi, seçmenlerin bilinçli bir seçim yapma fırsatını ciddi şekilde baltalamasa da sınırlandırmıştır."
Baskı ortamı
"Muhalefete yönelik genel baskıcı ortam, bu eşit olmayan oyun alanını daha da kötüleştirmiştir: delegasyonumuz, muhalefet üyelerine ve muhalefet partilerine yönelik sindirme, taciz, zulüm veya mahkumiyetlerin, AKPM'nin çeşitli raporlarında da vurgulandığı üzere, muhalefet partilerinin kampanya ve siyasi faaliyet yürütme kabiliyetlerini genel olarak etkilediğini vurgulamıştır. Toplanma, örgütlenme ve ifade özgürlüklerine yönelik devam eden kısıtlamalar, bazı muhalif siyasetçi ve partilerin yanı sıra sivil toplum ve bağımsız medyanın katılımını engellemiştir."
"Türkiye gerekli temel ilkeleri yerine getirmedi"
"Sonuç olarak, Türkiye demokratik bir seçimin gerçekleştirilmesi için gerekli temel ilkeleri yerine getirmemiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarından sonra bile kilit siyasi ve sosyal figürlerin cezaevinde olduğunu, medya özgürlüğünün ciddi şekilde kısıtlandığını ve Türkiye'nin adil seçim kampanyası koşulları yaratmaktan çok uzak olduğunu hatırlatırız."
Demirtaş ve Kavala çağrısı
"Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin tüm kararlarının uygulanması tam demokratik koşulların yeniden tesis edilmesine katkıda bulunacaktır; bu nedenle Türk makamlarını bir kez daha eski HDP lideri Selahattin Demirtaş'ın yanı sıra Osman Kavala'yı da serbest bırakmaya çağırıyoruz."
AKPM Heyeti hakkında
AKPM heyeti, 14 Mayıs seçimlerini 18 gruba ayrılarak Ankara ve çevresinin yanı sıra İstanbul, İzmir, Samsun, Antep ve Diyarbakır'da; 28 Mayıs seçimlerini ise Ankara, İstanbul ve Diyarbakır'a gönderdiği 10 heyetle gözlemlemişti.
(NT)