Uluslararası Şeffaflık Derneği, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde finansman şeffaflığına dair kampanyası kapsamında medya atölyesi gerçekleştirdi.
Atölyede konuşan Şeffaflık Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Oya Özaraslan, siyasetin en önemli risklerinden birinin partilerin finansmanları olduğuna dikkat çekerek bunun mutlaka halkın denetimine açık olması gerektiğini belirtti.
Özaraslan, Türkiye'nin Birleşmiş Milletler'in Yolsuzluğa Karşı Sözleşmesi'ni 2004'te imzaladığını hatırlattı ancak Avrupa Birliği 2013 İlerleme raporu dahil bütün raporlarda Türkiye'nin bu sözleşmedeki yükümlülükleri yerine getirmediğine dikkat çekildiğini belirtti.
Adayların aileleri de mal varlıklarını açıklamalı
Üç cumhurbaşkanı adayının mal varlığını, Selahattin Demirtaş ile Ekmeleddin İhsanoğlu'nun ayrıca bağışları açıkladığını hatırlatan Özaraslan, bunun iyi bir adım olduğunu seçim boyunca yapılan tüm bağış ve harcamaların şeffaf bir şekilde takip edilmesi gerektiğini ifade etti.
Gazeteci Nedim Şener, Cumhurbaşkanı adaylarının birinci derece akrabalarıyla birlikte mal varlıklarını açıkladıklarında bir anlamı olacağına dikkat çekti.
YSK denetimi yetersiz
Gazeteci Çiğdem Toker, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kamu kaynaklarının kullanılmasının denetlenemediğini söyleyerek Başbakan'ın seçimlere devlet envanterinde yer alan uçakla gitmesini örnek gösterdi.
Toker, adaylara yapılan bağışları ve harcamaları denetlemenin YSK'nın sorumluluğunda olduğunu ancak YSK'nin bağımsızlığı, iş yükü ve yasal boşluklar nedeniyle bunu ne kadar sağlıklı bir şekilde yerine getireceğinin kuşkulu olduğunu belirtti.
Dünyadan örnekler
Şeffaflık Örgütü'nden Bercis Mani Sipal ise şeffaflık konusunda medya ve sivil toplum işbirliğinin önemine dikkat çekerek dünyadaki örneklere değindi.
Mesela 2007'de Şeffaflık Derneği'nin seçim finansmanını denetlemesinin ardından oluşan rapor muhalefetin Anayasa Mahkemesi'nde delil olarak sunuluyor.
2009'da Lübnan'da, 60 ila 3 bin dolar arasında değişen miktarlarla oy satın alındığı ortaya çıkartılıyor.
Yine Arjantin'de La Nocion gazetesi ile derneğin yaptığı ortak çalışma ile iktidardaki Kircher ailesinin mal varlığı 2003 ila 2011 yıllar arasında denetleniyor. Bu süre zarfında 1,7 milyon olan mal varlığının 20 milyon dolara yükseldiği tespit ediliyor.
Halkın katılımının en yoğun olduğu diğer bir örnek ise Ukrayna'da. 40 sivil toplum örgütü birleşerek bir site açıyor ve siyasileri mal varlıkları ile hayat tarzı ve harcamalarını karşılaştırıyor. Sıradan bir vatandaş yolda lüks arabası ile gezen bir siyasetçiyi siteye bildirebiliyor. Bunda siyasilerin mal varlıklarını bildirmelerinin zorunlu olması denetlemeyi kolaylaştırıyor. (NV)