Dergi-gazete, kitap okuyoruz; televizyon, film, tiyatro seyrediyoruz, radyo dinliyoruz. Ama nedense, özellikle kitap fuarları düzenlenen haftalarda "okumayan" bir toplum olduğumuz, okumak yerine artan ölçüde seyretmeyi tercih ettiğimiz tekrarlanır. Yeterince kitap satılmadığından, kültür harcamaları için yeterince gelire sahip olmadığımızdan dem vurulur. Okumak, hep seyretmeye ve dinlemeye göre daha bir yüceltilir.
Kitap okumanın, televizyon ya da film seyretmekten, radyo dinlemekten daha entelektüel bir davranış olduğu illüzyonu, bu vesilelerle yeniden beslenir. Okumak, seyretmeye, dinlemeye niye tercih edilsin? İyi bir TV programı, iyi bir radyo konuşması için ayırdığımız zaman; bir kitabı, bir makaleyi okumaya ayrılan zamana niye tercih edilmesin?
Bana öyle geliyor ki, okumanın faziletli bir eylem gibi algılanması ve takdiminin sürmesi, neredeyse bir slogan haline gelişi, elektronik medyanın icadı öncesine ait. Kitap oku, gazete oku, dergi oku... Sonra? Sonra radyo icad oldu, TV icad oldu, derken internet geldi ve haberi, yorumu, bilgiyi, kağıdın, yazılı mecranın dışında bir de elektronik ortamdan sağlama şansımız ortaya çıktı.
Okumanın dışında seyretme ve dinleme yoluyla habere, bilgiye ulaşma imkanına kavuştuk ve okuma yazma oranımız düşük olduğu ya da pek sürdürme imkanımız olmadığı için, hem de bedava olduğu için önce radyoya, ardından TV'ye, hele ki çok kanallı TV'lere yönelişimiz çok kolay oldu. Elektroniğin, göze hitabı ve aynı zamanda "en ucuz eğlence" olması ile yazılı medyaya, kitaba ilgimiz hepten azalır oldu.
Zaten yazılı medyayı elinde tutan, giderek kitap endüstrisine, hatta mağazacılığına hamle yapan medya sanayicileri de, kağıdın yanına elektroniği eklediler ve okuyandan da, seyredenden de, dinleyenden de para kazanmanın yollarını buldular.
Özet olarak, ister okuyarak, ister seyrederek, ister dinleyerek bilgiye ulaşmak bizim tercihimizdir ve bunlardan hiçbiri diğerine tercih edilir seçenekler değildir. Aslolan alınan bilginin niteliğidir ve bireyin o anki ihtiyaçlarına karşılık bulmasıdır. Doğru olan, birer meta haline getirilmiş iletişim ürünlerini seçerek kullanmaktır. "Tüket, daha çok tüket, oku-daha doğrusu satın al, daha çok satın al" gazına gelmemektir. Her kitabı almak, okumak doğru değildir. Her TV programını, her radyo programını izlemek de doğru değildir.
Öncelikle ruh sağlığımızı korumak açısından iletişim tüketimimizi kontrol etmeliyiz, ömür sayacımızın farkında olmalı, medya obezi olmamalıyız. Onun için diyorum ki, seçerek okuyalım, seçerek seyredelim, seçerek dinleyelim.
Herşeyi okumayalım, herşeyi seyretmeyelim, herşeyi dinlemeyelim...
Okumanın özendirilmesi adı altında, kitap endüstrisinin kitap tüketimini kışkırtma gazına da gelmeyelim. Seçerek okuyalım, ormanlara da yazık olmasın... (MS/BB)