Bir odada bir kadın, makyajını yapıyor, uzun tuvaletleri giyip çıkarıyor. Kimi zaman dans ediyor, sessizce ya da yüksek tonda şarkılar söylüyor bazen. Karşımızdaki kadın 90'lı yılların kodlarına işlemiş bir isim: Şebnem Dönmez.
İzlediğimiz şey, ne sinema filmi ne televizyon dizisi. Hele Sabah Şekerleri hiç değil.
Sakıp Sabancı Müzesi'ndeki Marina Abramoviç sergisi kapsamında devam eden 16 sanatçının performansından sadece biri Şebnem Dönmez'inki.
TIKLAYIN - Performans Sanatının Divası Abramoviç İstanbul'da: Hareket ve Hareketsizlik İç İçe
Kolay değil, sabah 12'den akşam 20.00'ye kadar sekiz saat aralıksız bir performans sergiliyor. İşin adı "Bayan Kontür."
24 yıl öncesinden bir meydan okuma bu. Henüz 22 yaşındayken büyük bütçelerle hazırlanan televizyon işi "Cumartesi Gecesi Ateşi" programının 24 yıl sonraki bir yansıması izlediğimiz. Arkada eski görüntüler akarken Dönmez sahnede 24 yıl öncesine bir kontür çekiyor gibi.
"Bu beden kendine sadık kalanların ülkesi. Sınırları var ve sınırları yok" diyor Dönmez. Performansında da bu sınırların nereye kadar olduğunu sorguluyor biraz da. Odanın içinde koşturup dans ederken, bedeninin yorgunluğu bazen izleyene de geçiyor.
Şebnem Dönmez, performansı öncesi bianet'in sorularını yanıtladı.
"İlk büyük başarısızlığım"
1996 yılında üç Hollywood yıldızı; Rita Hayworth, Marily Monroe ve Liza Minelli performanslarını televizyon ekranlarından izlemiştik. "O benim ilk büyük başarısızlığımdı" diyor Dönmez.
"22 yaşında Sabah Şekerlerinde çok ünlü olduktan sonra büyük sponsorlarla, milyon dolarlık, Aydın Boysan ve Tarık Minkari gibi ustaların da olduğu bir projeydi bu. 'Kocaman kocaman' bir projeydi. Ve yani olmadı, tutmadı. Çünkü zamanın çok önündeydi. Bugün bile fazla önünde bence. Ben de o zaman çok küçüğüm ve ilk defa büyük bir başarısızlık yaşadım ve o zaman yaşadığım ülke hakkında çok düşündüm, çok sorguladım. Başarı üzerine de çok düşündüm, hâlâ da düşünüyorum, başarı ne diye."
Aradan 24 yıl geçiyor ve Marina Abramoviç hayranı olan Dönmez sanatçının İstanbul'a geleceğini öğreniyor. Performans için açılan açık çağrıya bu projesini yolluyor.
24 yıl önceden bugüne atılan ağ
"İlk olarak 2012'de 'Artist is Present'i izlemiştim. Marina'nın bu dünyaya vermek istediği şey aslında entelektüel değil, sezgisel olarak çok dokundu bana. Anladım, sezdim, bildim onun vermek istediğini. Ve kabul edildim.
"Benim yıllar önce başarısızlık olarak yaşadığım şey, her ne kadar zamanın önünde olsa da, beklemesi gerekiyormuş. Aradan 24 sene sonra benim hayranı olduğum Marina Abramoviç'in ekibi beni gördü. Ve zaten benim hayattaki en önemli dertlerimden biri görülememek. Tam olarak. 24 yıl sonra benim o başarısızlık olarak gördüğüm şeyi Marina Abramoviç görüyor ve bir örümcek ağı gibi, bugüne bir ağ atılıyor. Sadece bedenden ibaret olmak, sadece güzel olmak zorunda olma halini alıp onlara bir proje olarak sundum ve beğendiler."
Kadın vücudunun metalaştırılması, güzellik ve yaşlanmaya ilişkin sosyal normlarla sahneden yüzleşiyor bu performansında Dönmez.
"Hep güzel olmak zorunda olmak, hep genç kalmak... Ve metalaştırılmak. Fiziksel olarak bir baskı var. Bu sessiz bir baskı. Güzel olmalısın diye sessiz bir baskı var. Soyut olarak da var. Akıllı, başarılı olacaksın. Başarı ne ki zaten? Çok karmaşık duygular gelip gidiyor performans sırasında. O hali göstermek önemli. Her zaman güzel olmayabiliyorsun. Soyut olarak da her zaman güzel olmayabiliyorsun. Benim çok ilgilendiğim bir konu bu. Yani çirkin taraflarımı da sevebiliyor muyum. Ya da yaşlanıyorum. Herkes bana yaşınızı göstermiyorsunuz diyor. Şimdilik böyle. Ama 70 yaşında ne olacak? Bir gün yaşlanacağım. Bugün 25 yaşında gibi gözükmeye çalışmak da çok saçma. Sadece şunu hissediyorum; kendi bedeniyle barışık bir kadınım. Ama böyle hisseden kişi sayısı az.
"Patriyarkın öğüttüğü ruhlar"
"Bu üç oyuncu kadın; Monroe, Haywort ve Minelli, biraz patriyarkın öğüttükleri ruhlar. Bir ikon haline geliyorsun. 90'lı yılların kodlarında varım ben. 90'lı yıllardan sonra doğanları dışında bırakıyorum, onlar beni bilmiyorlar ama senin formun her yerde, tanınıyorsun ama gerçekten görünmüyorsun. Çünkü içerisi çok güzel aslında. Dışarısı zaten eskiyor ve ölecek. Ama içeriyi kimsenin gördüğü yok. Marilyn o yüzden kendini öldürdü, diğeri de unutmak için Alzaymır oldu.
"Gerçekten görünmediğimi hissediyorum"
"Ben de bu kadınlar gibi görünmediğimi hissediyorum, metalaştırıldığımı, nesneleştirildiğimi hissediyorum ve sadece gösteri dünyasındaki bir kadın değil dünya üzerinde yaşayan her kadın nesneleştiriliyor. Bu duyguyu yaşamayan tek bir kadın yoktur. Ben akıştayım aslında. Kimseye de bir şey göstermeye çalışmıyorum."
İşin doğası gereği insanlar girip çıkıyor odaya, fotoğraf çekenler, kucağında bebeğiyle gelenler... Kimi heyecanlanıp alkışlıyor aralarda. Ve bu süre boyunca Dönmez hep hareket halinde, kimi zaman dinginleşip sandalyeye oturuyor ve odaklanıyor.
Peki, 8 saat sahnede durmadan hareket halinde olmak nasıl bir duygu, yorulmuyor mu?
"Bittim, şu an çok yorgunum" diyor Şebnem Dönmez.
"24 yıl önce yaptığım şey akan, editlenmiş video görüntüsüydü ve televizyon içinde. Ama burada sekiz saat boyunca tek seferde canlı olarak sergiliyorum performansı. Gerçekten bu iki gün boyunca çok yorulduğumu hissediyorum. Bir buçuk aydır dans için hazırlanıyorum. Özellikle Liza Minelli'de şöyle bir durum var; sonuçta ben 45 yaşındayım ama yaşla da ilgisi yok. Herkes sürekli hareket ederse yorulur. Nefes nefese kalıyorum bazen ama devam ediyorum yine de.
"İşte ben buyum, bu bitik halde..."
Çarşamba günkü performansın sonunda makyajını silip, ışığın altına sandalyeyi çekip oturduğunu anlatıyor:
"Saat 7'ye geliyormuş sanırım. Makyajımı sildim. Ama durum sadece makyajsızlık değil, onca saat sonunda o yamulmuş suratımmla görmelerini istedim beni. Sandalyeyi ışığın altına getirip oturdum altına. Ve görmelerini istedim beni. Ve kendimi sergiledim, 'bu işte, ben buyum'dedim.
"Ben biraz da orada kendi içimdeyim. Performansta biraz da benim bir maceramı izliyorsunuz. Makyajı silip o sandalyeye oturmak... Odanın içi dolu ve ben o sırada bitmiş vaziyetteyim, çok yorgunum. Yarım saat yerde de yatabilirim, hiçbir zorunluluğum yok, sözüm yok. Ama öyle bir enerji geliyor ki orada da şu çıkıyor ortaya. 'Benim hayatım böyle bak, görüyor musun bir şeyler isteniyor sürekli ve ben hep yapmak zorunda hissediyorum.'"
İlk romanı yoldaBen aynı zamanda bir roman yazıyorum, projelerim bittiği zaman ona ağırlık vereceğim. 40 sayfa bitti. Kasımda çıkmasını planlıyorum. İlk olduğu için otobiyografik bir roman olacak. Buradaki performans deneyimi de çok şey katacaktır eminim. |
*"Bayan Kontür" bugün, 22 ve 23 Şubat'ta 12.00-20.00 saatleri arası Sakıp Sabancı Müzesi'nde izlenebilir.
(AÖ)