Ankara Üniversitesi'nin 2012-2013 akademik yılı açılışına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın davet edilmesini eleştiren Eğitim Sen 5'nolu şube üyesi akademisyenler bugün saat 10.00'da Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde (SBF) alternatif bir açılış dersi düzenledi.
"İfade Özgürlüğü ve Üniversiteler" konulu derse konuşmacı olarak Sosyolog İsmail Beşikçi, Antropolog Müge Tuzcuoğlu ve gazeteciler Banu Güven ile İrfan Aktan katıldı.
Fakültenin Aziz Köklü Salonu'nda gerçekleştirilen dersin açılış konuşmasını yapan SBF öğretim üyesi Kerem Altıparmak "Bu kadar öğrencinin hapiste olduğu bir ülkede YÖK Kanunu içerisinde ifade özgürlüğü kendine yer bulamıyor" dedi.
Beşikçi: Üniversiteler resmi ideolojiden yana
Hiçbir rektörün adaylık sürecinde ifade özgürlüğünün gelişmesi için çalışmalar yapmayı kendine dert edinmediğini söyleyen Beşikçi, "Üniversiteler her zaman resmi ideolojiden yana tavır alıyor" dedi.
"YÖK olduğu için mi ifade özgürlüğü kısıtlanmaktadır?" diye soran Beşikçi sözlerine şu şekilde devam etti:
"YÖK'ten önce de üniversiteler ifade özgürlüğü anlamında varlık göstermiyordu. Eğer Türkiye'de gerçek anlamda üniversiteler olsaydı YÖK olmazdı. Hatta darbeler de olmazdı."
Güven: Demokrasi bütünlük, tutarlılık gerektirir
"Türkiye'de gerçek anlamda üniversiteler olsaydı Beşikçi Hoca'yı da amfilerde dinlerdik" diyen Banu Güven resmi ideolojinin hayatımızın her alanında etkili olduğunu söyledi.
Hükümetin, demokrasi kavramını kısmi şekilde ele aldığını belirten Güven "Demokrasi bütünlük, tutarlılık gerektirir" diye konuştu.
"Gazeteciler, akademisyenler cezaevlerine gönderiliyor. Bununla topluma bir sindirme mesajı veriliyor ve korku tüneli yaratılmaya çalışılıyor."
Medyadan, üniversitelere, güzel sanatlardan aile planlamasına, cinsel yönelimden, dünya görüşüne kadar doğrunun ne olduğunun insanlara anlatıldığını söyleyen Güven "Burada bulunanlar bu duruma 'Razı değiliz' diyorlar" dedi.
Tuzcuoğlu: Önemli olan hakikati aramak
"Kadınlar, çocuklar ve yoksullar için buraya geldim" diyen Tuzcuoğlu önemli olanın hakikati aramak olduğunu dile getirdi.
"Özgürlüğü yaratan duvarın bir yanı değil. Özgürlük başka bir yerde. Burası o büyük 'güç' karşısında nefes aldırıyor. Bu nefes her yerde devir daim olsun."
Aktan: Gördüklerimizi birbirimize haber etmeliyiz
En büyük tehlikenin otosansür olduğunu ifade eden Aktan ise "Sansür uygulandığında buna karşı çıkabilirsiniz; ama kendinize sansür uyguladığınızda her şey bitmiştir" dedi.
Hakikate ulaşmak için toplumsal bir mücadele yürütülmesi gerektiğini belirten Aktan "İfade özgürlüğü için bedel ödemeye hazır mıyız?" diye sordu.
"Bir gazeteci haber yaptığı için içeriye atıldığında 'Beni de alın' diyor muyuz? İnsanları hapsederek bu savaşı ve hak ihlallerini görünmez kılamayacaklar. Okulda, kantinde, çarşıda yaşamın her alanında gördüklerimizi birbirimize haber etmeliyiz."
Kocaeli Üniversitesi Öğretim üyeleri de açılış dersini kutlamak için bir not gönderdi. Notta "Düşüncelerin ve bedenlerin özgür olduğu bir ülkede bilim üretmek umuduyla yeni akademik yılınızın açılışını kutluyoruz" dendi.
Erdem: Başbakan'ın yaptığı açılış kabul edilemez
Ders öncesi Cebeci Kampüsü önünde Eğitim Sen 5 No'lu şube bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasını okuyan SBF Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nilgün Erdem Başbakan'ın bugün katıldığı toplantıyı Ankara Üniversitesi'nin resmi açılış töreni olarak görmediklerini belirtti.
"Özgür düşüncenin baskılanmaya çalışıldığı, yaşanan tüm haksızlıklara ve baskıya karşı ses çıkaranların, 'dokunanların yandığı' bir ortamda, özgür ve bilimsel düşünceyi, ifade özgürlüğünü sonuna kadar savunması gereken kurumlar olarak üniversiteler, tüm bu dayatmaların ve baskıların karşısında yer almak zorundadır.
"Dolayısıyla tüm bu yaşananların sorumlusu olan bir hükümetin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Ankara Üniversitesi'nin açılışını yapması da ekonomik özgürlüğü ilke edinmiş demokratik bir üniversite ideali açısından kabul edilemez." (SK/HK)