Sayın Milletvekili,
Şu anda dünyanın gözleri bizim üzerimizde. Hatta, geçen hafta ülkemizi ziyaret eden ünlü siyaset bilimci Norman Finkelstein'ın deyimiyle, "tarihin gözü Türkiye'nin üzerinde". Bu savaş, eğer çıkarsa, büyük felaketlere, yıkımlara yol açmanın yanı sıra uluslararası hukuk düzenine olan her türlü inancı da ortadan kaldıracak. Tarihi bir dönüm noktasındayız.
Türkiye, konumu nedeniyle bu dönüm noktasında kilit ülke durumunda. TBMM'nin savaşa dair vereceği karar, dünya tarihinin gidişatını belirleyecek nitelikte. Verilmesi istenen karar, Birleşmiş Milletler (BM) kararlarına uyma yolunda önemli adımlar atmış olan Irak'a, bu sürecin işlemesine izin vermeden savaş açma kararıdır.
"Savunma" değil, "saldırı" hazırlığı
Bahsedilen hazırlıklar "saldırı" hazırlıklarıdır, "savunma" hazırlıkları değil. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ve Türkiye Büyük Millet Meclisi, kendi yurttaşlarının ve dünya kamuoyunun toplu muhalefetini hiçe sayarak tarihinin en saldırgan adımlarından birini atmaya karar verirse, temsiliyet özelliğini ve dolayısıyla meşruiyetini kaybedeceği gibi büyük bir yıkımın da baş sorumlusu olacaktır.
Otoriter ve zalim Saddam rejimi şüphesiz ki demokratikleşmelidir. Irak (ve tüm ülkeler) şüphesiz ki kitle imha silahlarından arınmalıdır. Ancak, hepimiz biliyoruz ki bunun yolu savaştan geçmiyor. Bunun yolu güçlendirilmiş bir Birleşmiş Milletler varlığından ve demokratikleşme yolunda yapılacak uluslararası baskılardan geçiyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi uluslararası meşruiyeti olan mekanizmaları kullanmaktan geçiyor. Aynı mekanizmalar Irak'a 20 yıl önce bu silahları veren Amerikan ve İngiliz hükümetlerine karşı da kullanılmalıdır.
Kitle imha silahı tetiklenirse
Madem konu kitle imha silahları, şu soruları da sormamız gerekiyor diye düşünüyorum:
Yerleri bile bilinmeyen kitle imha silahları bombalamalar sırasında tetiklendiklerinde kitlelerin imhasına yol açmayacaklar mı?
Bu durumda kitlelerin ölümünden kim sorumlu olacak?
Kitle imha silahı ne?
Ayrıca "seyreltilmiş uranyum" (depleted uranium) içeren yeni nesil silahlar tonlarca nükleer atığı Irak'ın üzerine boşalttıkları zaman yüzyıllarca etkisini yitirmeyecek radyoaktif kalıntılar "kitle imha silahı" tanımımıza girmiyor mu?
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Britanya'nın daha kapsamlı nükleer silahlar kullanma yolundaki "kararlılıkları" da basına yansıyan haberlerden. Bu tutumun meşruiyeti hangi uluslararası anlaşmadan geliyor?
Kitle imha silahı ne zaman "insanlık suçu" işler?
Kitle imha silahları yalnızca bazı ülkelerin vatandaşları üzerine uygulandıkları zaman mı "insanlık suçu" oluşturuyorlar?
Sayın Milletvekili, Türkiye'yi de etkisi altına alacak bir nükleer holokostun altına imza atmayı göze alıyor musunuz?
Savaşlara dair ağırlıklı olarak strateji ve rakamlar konuşulur. Çoğu zaman şunu unutmaya veya unutturmaya çalışırız: savaşın tanımı öldürmek, yaralamak, parçalamaktır. Savaş öldürür.
"İnsanlık suçu"na ortak olmayın
Teker teker insanları ve tüm canlı hayatı yok eder. Yalnızca bugün Irak'ta yaşayan insanları değil, gelecek nesilleri de zehirleyecek olan bu silahların yaratacağı tahribatın sorumluluğu sizden geçiyor.
TBMM, önümüzdeki günlerde inandığımız tüm uluslar arası değerleri anlamsız kılacak büyük bir insanlık suçuna ortak olmayı seçerse bunun sorumluluğunu bizlerle paylaşmayı beklememelidir.
Vebali yalnızca teker teker savaş yolunda oy verecek milletvekillerinin ve bu tezkereleri meclise getirecek olan hükümetin üzerinde kalacaktır.
"Hayır" deme şansını kullanın
Oysa bir ihtimal daha var! Tüm bunlara "hayır" deme, yani savaş kararı almama, Amerikan askerlerini barındırmama, savaş uçaklarına üsleri açmama seçenegi önünüzde duruyor. Bu adımı attığınız takdirde yurttaşlarınızın %100'e yakın desteği ile hareket ediyor olacaksınız. Barış adına, insanlık adına, temsil ettiğiniz yurttaşlar adına bu adımı atmak zor olmasa gerek.
Geçen hafta Başbakan Yardımcısı Sayın Ertuğrul Yalçınbayır, kendisini ziyaret eden heyetimize şöyle demişti: "Bu kararı verirken insanlığımızı hatırlayacağız."
Hayatı seçin
Kararınızı verirken insanlığınızı, vicdanınızı, kendi yurttaşlarınızın ve dünya yurttaşlarının büyük çoğunluğunun bu savaşa karşı kararlı duruşunu mu hatırlamayı seçeceksiniz yoksa strateji odalarında yapılan yıkım, katliam ve haksız paylaşım planlarını mı? Hepimizin geleceği bu soruya bağlı.
Bir yurttaş olarak sizden bizi temsil etmenizi ve insanlığınızı hatırlamanızı bekliyorum.
Söz konusu tezkereleri açık oturumda tartışmanızı ve hepimiz adına "savaşa hayır!" demenizi bekliyorum.
Saygılarımla,
Ayşe Gül Altınay
Yurttaş
Öğretim Üyesi (AGA/NM)