Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki (KKTC) muhalefet partilerinden Toplumcu Demokrasi Partisi'nin (TDP) Genel Başkanı Mehmet Çakıcı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Kıbrıs'la ilgili açıklamalarını ve Kıbrıs ziyareti sırasında yaşanan gerginliği bianet'e değerlendirdi.
50 sandalyeli KKTC Cumhuriyet Meclisi'nde üç temsilcisi bulunan TDP'nin lideri, "Saygı görmediğimizi düşünüyoruz" dedi.
Başbakan Erdoğan'ın ziyareti öncesi ve şu anda Kıbrıs'ta nasıl bir ortam var?
Kıbrıs'ta ortam şu anda çok gergin. Anladığım kadarıyla Kıbrıs'taki Türk halkının toplumsal varoluşu doğru algılanmıyor. Bu konuda Başbakan Erdoğan'a doğru bilgiler verilmiyor.
Bugün saat 14:00'de kendisiyle heyet olarak 40 dakikalık bir görüşme yaptık. Kıbrıs'ta 250 bin araba olduğunu ve Kıbrıs'ta halkın refah içinde olduğunu söyledi.
Demek ki KKTC Başbakanı bu bilgiyi vererek kendi halkını Erdoğan'a şikayet etmiş. Ama Kıbrıs'ta toplu taşımacılık yok. Bir yerden bir yere gitmek için arabadan başka araç yok. Durum budur. Ayrıca verilen rakamda traktör ve motosikletler de sayılmış.
Öte yandan Kıbrıs'ta müthiş bir işsizlik var. Yüzde 30'a dayanmış. Üç gençten biri işsiz. Esnaf iş yapamıyor, kepenk kapatıyor. Bunları Başbakan Erdoğan'a aktardık. "Adada açılan ihaleleri Türk işadamları alıyor" dedik. İşadamları, esnaf çöküntüye gittiği, işsizlik oranı giderek yükseldiği için gösteriler yapılıyor.
Bunları söylediğimizde KKTC hükümeti, "Ben karar vermiyorum, Ankara karar veriyor" diyor. İtfaiye ve polisi bile yönetemeyen bir hükümet var. Bunlar askere bağlı.
Hem kendi kendini yönetemezken, hem de ekonomik çöküntü içindeyken bir iki pankart açıldığında yanlış bir algı doğuyor. Yanlış bilgiler, Kıbrıs halkına yönelik, en büyük sendikalara yönelik, muhalefet yönelik yanlış bir algı doğuruyor.
Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası'na, Kıbrıs Türk Havayolları önündeki çadırın çevresinde gösteri yapanlara çok sert müdahaleler oldu. Darp edilenler, tutuklananlar var. Alışık olduğunuz bir durum mu bu?
Kendi demokrasimizde, zaten herkes birbirini tanıyor, kimse kimseye saldırmıyor. Başbakan Erdoğan'ın gelişiyle müthiş güvenlik önlemleri alındı, saldırılar yapıldı.
Sanki terör eylemi varmış gibi pankart indirildi. Hiç alışık olduğumuz bir tutum değil. Bu kadar saldırgan polis, genç kızları yumruklamalar, hastanelik etmeler, saldırmak üzere gelmelere ilk kez tanık olduk. Ve askerin yönetiminde geldiler.
Türkiye şehit verdi, evet, ama biz de verdik. Buraya gelirken bedeller ödendi. Bugün nasıl algılandığımızla ilgili olarak, saygı görmediğimizi düşünüyoruz.
Başbakan Erdoğan'ın Kıbrıs'la ilgili açıklamaları konusunda ne düşünüyorsunuz? Kıbrıs Cumhuriyeti diye bir devlet olmadığı söyledi.
"Kıbrıs Cumhuriyeti diye bir devlet yoktur" diyor. Öyleyse Beşiktaş neden gelip AEK ile maç yapıyor? Trabzonspor neden gelip Anorthosis Famagusto ile maç yapıyor? Mevlüt Çavuşoğlu'nun Avrupa Konseyi Başkanı olduğu dönemde neden Kıbrıs Cumhuriyeti'nden gelen temsilcilerin de katıldığı toplantılar yapıyorlar?
Neden Avrupa Birliği toplantıları için Kıbrıs Cumhuriyeti'nden temsilciler İstanbul'a davet ediliyor? Kıbrıs Cumhuriyeti yoksa, tanımamanın gereklerini yerine getirirsiniz. Aynı ortamlarda bulunmazsınız. Kıbrıs Rumları bir işgal yaptı. Kıbrıs Cumhuriyeti'ndeki toplumsal haklarımızı işgal etmiş bulunuyorlar.
Bu hakların geri alınması için Kıbrıs Türk halkı Annan Planı'na yüzde 65 evet dedi. Bu Türkiye'den Sayın Erdoğan'ın oyu değildi. Buradaki insanların oylarıydı. Şimdi o "evet"in arkasına saklanıyoruz ya. Dolayısıyla böyle bir süreçtir yaşanan. Ve bu çatışmalar 20 Temmuz'da da bol şatafatlı törenleri etkilemiş ve şekillendirmiştir. (ŞA)