Talat Türkoğlu’nun 20 yıl önce gözaltında kaybedilmesiyle ilgili dosya zamanaşımı kararıyla kapatıldı.
Cumhuriyet'in haberine göre Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi, “Türkoğlu’nun sağ mı ölü mü olduğunun tespit edilemediğini”, olayla ilgili hiçbir şüphelinin bulunamadığını belirtti.
Türkoğlu ailesi ise insanlığa karşı suçlarda zaman aşımının uygulanamayacağını belirterek karara itiraz etti.
1 Nisan 1996'dan beri kendisinden haber alınamayan Türkoğlu ile ilgili, 1997'de JİTEM elemanı Kasım Açık itirafta bulunmuş, Türkoğlu'nun Çadırkent'te bir grup polis, asker ve itirafçı tarafından sorgulandığını, öldürülüp Meriç Nehri'ne atıldığını söylemişti.
TIKLAYIN - MÜNİBE TÜRKOĞLU: NE YAPTINIZ BİLMEK İSTİYORUM, YANIT İSTİYORUM
Olaya karışanların isimleri verilmişti
Açık, olaya katılanların da isimlerini vermişti.
Bunun üzerine yeniden başlatılan soruşturmayı Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı ise 14 Nisan 2016’da, zaman aşımı nedeniyle kapattı.
Kararda, Edirne’deki faili meçhul cesetlerle ilgili otopsi tutanaklarının incelendiği, Türkoğlu’nun cesedine rastlanmadığı belirtildi.
Savcılık, olaya karışan Murat Demir ve Murat İpek'in isimlerini veren Kasım Açık'ın öldürüldüğünü, bu nedenle beyanlarının doğruluğunun araştıralamadığını belirtti.
Türkoğlu ailesinin avukatı Gülizar Tuncer ise savcılığa, Demir ve İpek’in o tarihlerde Metris Cezaevi’nde kaldıklarını bildirdiklerini, bu iki ismin ifadesi alınmadan dosyanın kapatıldığını belirtti.
Aynı şekilde olayın baş sorumluları olan ve isimleri açıkça belirtilmiş olan jandarma komutanları ve Edirne emniyetinden komiserlerin de ifadelerinin alınmadığını belirten Tuncer karara itiraz etti.
Talat Türkoğlu nasıl kaybedildi?Sosyalist kimliğiyle bilinen, bu nedenle defalarca gözaltına alınan, yıllarca cezaevinde kalan 45 yaşındaki Talat Türkoğlu, polis takibi altındaydı. Son olarak 26 Mart 1996 tarihinde yargılandığı İstanbul 2 No’lu DGM hakkında 3 yıl, 9 ay ceza vermişti. 29 Mart 1996 tarihinde Edirne'deki annesini ziyaret etmek üzere İstanbul'dan otobüse bindi. Bindiği otobüs yolda bir otomobil tarafından durduruldu ve otomobilde bulunanlardan bir kişi otobüse bindi. Edirne'ye yaklaşınca aynı otomobil tekrar otobüsü durdurdu ve daha önce otobüse binen kişiyi aldı. Bu otomobil Talat Türkoğlu'nu annesinin evine gidene kadar takip etti. Ziyaretini tamamlayan Talat Türkoğlu, 1 Nisan 1996 tarihinde İstanbul’a dönmek üzere Edirne’den yola çıktı ve bir daha kendisinden haber alınamadı. Türkoğlu ailesi ve İnsan Hakları Derneği, dönemin bütün devlet yetkililerine yazılı başvuru yaptı. Hukuki girişimlerde bulundu. Kamuoyu yaratmak için eylemler yaptı. Soru önergeleriyle konu Meclis'e taşındı. Af Örgütü acil eylem çağrısı yaparak uluslararası kamuoyunu harekete geçirdi. Ama hükümet yetkilileri ailenin iddialarının asılsız olduğunu söyledi. Talat Türkoğlu'nun gözaltına alındığı inkar edildi. 1997 yılında Talat Türkoğlu’nun eşkal ve giysi bilgilerini eksiksiz veren JİTEM mensubu Kasım Açık, Talat Türkoğlu’nun Edirne yakınlarında bulunan Çadırkent’te polisler, askerler ve itirafçılardan oluşan bir ekip tarafından sorgulandığını itiraf etti. Talat Türkoğlu'nun öldürülerek cesedinin Meriç Nehri’ne atıldığını söyledi. Olay yerinin krokisini çizdi. Olaya katılanların isimlerini verdi. Tüm bunları detaylı bir biçimde yazılı ve imzalı olarak beyan etti. Türkoğlu ailesi Kasım Açık’ın ifadesine dayanarak ek bir soruşturma yapılması için savcılığa başvuru yaptı. Ama etkin bir soruşturma yürütülmedi; kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilerek dosya kapatıldı. İç hukuktan sonuç alınamayınca dava AİHM'e taşındı. Türkiye AİHM'de etkili bir soruşturma yapmadığı, Talat Türkoğlu’nun yaşama hakkını korumaya yönelik yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçesiyle mahkum oldu. |
(EA)